top of page

KARMA KIRIŞIK (Gece'den savrulanlar)

 

Boşlukları hayatla dolduranın hikâyesidir okuyacaklarınız.. Gece'nin kaderini paylaşmaya niyetliyseniz, ayrıntılara göğüs gerin; ve bilin ki, meselenize özen ve düzen değildir bu özel kelâmlar. Çünkü, verecek ışığı olmayana, 'Gece' hep zifiri karanlıktır...

İLETİŞİM İÇİN:

  • Wix Google+ page

Yazarın diğer eserleri:

DENEYİM, DENEMİYİM

 

 

Nereden başlayacağımı bilemediğimden, direkt konuya bodoslama dalmaya karar verdim. Yazın güneşlendikten sonra, denize girerken ‘ay çok soğuk, ay alışmam lazım’ olaylarını da pek sevmediğimden, direkt atlarım. Bir kerede olsun bitsin. Değil mi ama? Taksit taksit acı çekeceğime bir kere acırım daha iyi. Ben öyle düşünüyorum en azından.

 

Gelelim geçenlerde yaşadığım bir deneyime... Herkesin vardır karanlık bir tarafı. Kimisi bilip de görmezden gelir; kimisi de bihaberdir. Ben içimdeki öteki ben’i hep bildim, kabullendim. Günlük hayatımdaki ben’e “kedi”, karanlık taraftaki evrim geçirmiş ben’e ise “kaplan” diyorum. Kendisinin ne zaman ortaya çıkacağı belli olmuyor hiç. Bir aşk’ta, bir kavgada veya bambaşka, hiç beklenmeyen durumlarda bile çıkabiliyor ortalığa. Karanlık tarafım diyorum, çünkü o biraz daha dayanıklı, biraz daha acımasız, daha öfkeli, daha sadist daha mazoşist, daha daha... Daha her şey. Ama ortak noktaları aynı yürek. İkisinin de kocamaaaan bir kalbi var. İkisi de sever. Biri daha naif, biri daha sert.

 

Hepimizin vardır duvarları. Ben kendimi çok açık etmeyi sevmem mesela. Pek çok insan öyledir. Kendimi açtığım insanlar pek azdır. Ama biri olur, göz göze geldiğiniz an aklınızı okuduğunu bilirsiniz. Yakalanmışsınızdır. Kaçmak da istemezsiniz işin kötüsü. Hoşunuza gider yakalanmış olmak. Öyle herkes yakalayamaz sonuçta. Daha önce de bahsetmiştim, çok gülmekten bile rahatsız olduğumu.. Açık vermekten korktuğumu... Öyle bir gece geldi ki, değil açık vermekten korkmak, direkt çırılçıplaktım. Her şeye, herkese karşı tamamen duvarsız, çizgisiz... Ellerim bağlıydı, istediğim hiçbir şey yapamıyordum. Zevk veriyordu tutsak olmak. Kendi karanlığıma mecbur olmak. Kendimde hiç görmediğim şeyleri gördüm o gece. Ellerim bağlıydı, yalnız değildim ama özgürdüm! Bir kelepçe hiç kimseyi bu kadar özgürleştirmemiştir, kimseyi kendine bu kadar tutsak etmemiştir. Bilinçaltım biliyordu, izleniyordum. Beynim unutmayı istemiş, unutmuştu.

 

Oradaydılar. Yoktular. Ben vardım. Kedi ve kaplan vardı. Dans ediyorduk. Bedenimde kaybolmuştuk. Öylesine özgür, öylesine huzurluyduk ki... Çalan parçalar bazen orada olduğumu hatırlatıyor, bazen de orada olduğumu unutturuyordu. Parçalarsa... Unuttum! Kendimi unuttum, her şeyi unuttum. Geçmişi unuttum, geleceği zaten düşünmüyordum. O “an” içindeydim ama orada değil, aradaydım. Kendi arafımdaydım. Başkası düşürmemişti beni, ben taksit taksit gireceğime, birden atlamıştım oraya. Kimse arkadan itmedi, ıslatmadı. Ben atladım. Şahitlerim var! (:

 

Karanlık tarafımın gün ışığından aldığı enerjiyle, geceleri beni aydınlattığını gördüm. Kelepçe fantezim hep vardı ama bu deneyimi kendi kendime yaşayacağımı hiç düşünmemiştim. Kendi kendime değildim gerçi. Kedi vardı, kaplan vardı... Aaa, bir de, seyirciler! Unutmuşum (: Bir bakıma kendimle seviştim diyebilirim. Her şeyimi sevdim o an. Bedenimi, saçlarımın vücuduma değişini, kıvraklığımı, kaplanı...

 

Yine de can dostumun söylediği cümle o katilin söylediği bir cümleyle can buldu.

 

“Sen’de çok daha fazlası var”. Katil gördü, söyledi ama öldürmedi. İnsanoğlu işte... Hep daha fazlasını istiyor. İstemek suç değil ki? Hep yanlış timeline’daysam ben ne yapayım? Hep demişimdir bunu. Yanlış zamanda doğru yerde, doğru zamanda yanlış yerde ya da yanlış zamanda yanlış yerdeyim, diye. Sonuç olarak bir yerdeyim ama nerdeyim?

 

Bana zaman ayırmak lazım. Ben kendime ayırdım. Kayboldum. Su çok güzel, gelsene... (:

 

 

   - Gece (11.03.2016)

Mesajınız başarıyla iletildi!

Birileri, 'paylaşmak' mı dedi demin?

OLASI TAKİPLER İÇİN

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2013 by İmlâcı (Orhan E. Özenç) Tüm hakları saklıdır.

bottom of page