KARMA KIRIŞIK (Gece'den savrulanlar)
Boşlukları hayatla dolduranın hikâyesidir okuyacaklarınız.. Gece'nin kaderini paylaşmaya niyetliyseniz, ayrıntılara göğüs gerin; ve bilin ki, meselenize özen ve düzen değildir bu özel kelâmlar. Çünkü, verecek ışığı olmayana, 'Gece' hep zifiri karanlıktır...
İLETİŞİM İÇİN:
Yazarın diğer eserleri:
GECENİN KEDİSİ
Dün gece kollarımda ölü bir kedi taşıdım. İçim parçalandı. Herkes bilir kedi sevgimi. Hayvan sevgimi. Çok severim ben. Birini severken de öyleyim. Canımdan, içten, derin severim. “Gecenin Kedisi”ne sessizce fısıldadım, hiç görmemiştim, hiç sevmemiştim onu ama, toprağa koyarken yürüdüğüm kısa mesafede ben onu çok sevdim.
Bunu niye anlattım kısmına geleyim; o kısa sürede sevdim ya gecenin kedisini, gerçek sevdim. Demem o ki, gerçek severim ben. Sahte olanı hissedince saklarım yumuşak bedenimi, sert kabuğuma. Yalandan öpmeler, yalandan sevmeler bana göre değil. Yalandan öpmeyin beni! Yalandan sarılmayın bana! Biliyorum, ben sarılınca ruhumla sarılıyorum, bu da sizi özel hissettiriyor, ama ben de özelim, ruhum var benim. Yalanı yaşayacaksak baştan kartları açık oynayalım da ben de koz çekeyim. Bir parçacık mutluluğuma da göz koymayın. Ben o minicik parçadan ne mutluluklar yaratıyorum bir bilseniz, kendinizden utanırsınız. Sadece kendime de saklamıyorum. Etrafıma da saçıyorum neşemi. Ben zaten paylaşıyorum, siz de bir zahmet çalmayın be arkadaş! Telafisi olmayan yalanlarınızın üstü kalsın (: Her şeyden vazgeçerim. Bu aralar siyah pantolonumdan vazgeçemiyorum o ayrı (: Siz siyah pantolon değilsiniz, doğrularım içindeki yalansınız. Yatsıya kadar sönersiniz. Mum bile söner, ben gece de kalırım. Mum bile aşık geceye. Ben de kendi dünya’mın yalnızıyım. Dünya’mı ben yarattım, henüz de kimseyi almadım içeri. Benim dünya’mın güneşi yok. Ay aydınlatıyor geceyi... Gecenin kedileri de orada. Ben ve kendim oradayız. Annem de orada, e tabi babam da orada..
Artık eskisi gibi yazamıyorum. Beyin dalgalarım gerçek dünya’ya (hani yalanlarla kaplı alan) adapte edildiği için, eskisi gibi milyon tane kelimem üşüşmüyor. Tane tane geliyorlar. Daha mı iyi, daha mı kötü? Ihmm, bilimiyorum. En azından bir gülüp, bir ağlamıyorum. İnsanların sesini müzik sesiyle daha kolay bastırabiliyorum. Daha az ağlıyorum, diplerdeyim ama en dibe de vurmuyorum. Getirileri gibi, götürüleri de var tabi. Evrenin işleyişine karşı gelemiyor insan, ama mutluluğum da çok uçlarda değil artık. Yine sonsuzum da, kelimelerim daha kayıp. Kalemin götürdüğü yerdeyim. Öylesine değil ama, bilinçli de değil.
Niyeyse hayatıma kaza süsü verilmiş gibi hissediyorum. Bulutun arkasında kalmış yıldız gibi... Yine de biliyorum, oradayım. Bir süre daha buralardayım, henüz laciverte de kaçmadım (:
- Gece (10.11.2015)
Birileri, 'paylaşmak' mı dedi demin?