KARMA KIRIŞIK (Gece'den savrulanlar)
Boşlukları hayatla dolduranın hikâyesidir okuyacaklarınız.. Gece'nin kaderini paylaşmaya niyetliyseniz, ayrıntılara göğüs gerin; ve bilin ki, meselenize özen ve düzen değildir bu özel kelâmlar. Çünkü, verecek ışığı olmayana, 'Gece' hep zifiri karanlıktır...
İLETİŞİM İÇİN:
Yazarın diğer eserleri:
GERİLERE BAKAKALMIŞIM
Öncelikle müjdeli haberi vereyim: Şarap açmayı öğrendimmm! Bu sefer ucuz olmayan, hafif mayhoş bir tada sahip olan şarabımı yudumlarken, aldım kalemi elime. Her zamanki gibi, ne yazacağımı bilmiyorum. Her zamanki gibi kendimle, düşüncelerimle, o sinyalleri bozuk epileptik beynimle baş başayım. Gece’deyim Ben’deyim. Bu aralar pek yalnız kalmak istemiyorum. Galiba yalnız kalmaktan da korkuyorum. Düşüncelerimle baş başa kalmak istemediğimden olsa gerek. Yine araftayım bu aralar. Mutlu hiç değilim, ama mutsuz da değilim. Gelecek ile yine bir alakam yok. Hala geçmişteyim. Önüme bakmaya çalışıyorum ama yüzüm arkaya dönük.
Yine derinlerde yüzüyorum bu aralar. Bir süre sevdim, sevildim. Şimdi ise, sonrasını yaşıyorum. Pişman değilim. Yaşandı, bitti. Sadece sonrasındaki o kara delikle boğuşuyorum. Saçma sapan şeyler yapıyorum, onlardan da pişman olmuyorum. Yalnızlıktan, kendinden kaçabilir mi insan? Kaçamaz, ama ben kaçıyorum. Sonsuza dek sürecek bir kısır döngü... Elbet O beni yakalayacak, elbet ben de o’nu yakalayacağım.
Sorun şu ki kendim, beni çok olmadık zamanlarda yakalıyor. En savunmasız anlarda tutuyor, bırakmıyor. Biliyorum, siz de kaçıyorsunuz kendinizden. Gündüzleri daha kolay, ama ya “Gece” olduğunda...
Bu arada, hala hayatım boyunca yanlış zaman diliminde yaşıyormuş hissini yaşıyorum. Bitik değilim. Ölmüyorum da. Öyle ya da böyle, yaşıyorum. 22 yaşımı doldurdum, 50 yıl yaşadım. Onca şey yaşadım, atlattım. Belki hala atlatıyorum.
Şu aralar “babama 7 kala” zaman dilimindeyim. 17 Kasım gelecek, ve ben o günü farklı kılan babamı anımsamaya çalışacağım. 11 yıl oldu... diyeceğim. Eksi 1 daha acıyacak belki kalbim. Ses tonunu hayal edeceğim, bana “Kamil” derkenki ses tonunu hatırlayıp gülümseyeceğim. Yine o’na sormamın imkansız olduğu soruları soracağım. Yine sessizlik...
Baba nasıl bir şeydir, bunu bilmezken, babamın yokluğuna üzülüyor olmam da ironik tabi. Ama hayatımın ilk erkeğinin sevgisini biliyordum en azından. Çok seviyordu beni. Benim o’nu hiç sevmediğim, sevemediğim kadar, sevmek istemelerim kadar çok seviyordu. İçimdeki çocuk hayaletlere inanıyor. Bence buradalar, benim olmam gereken zaman dilimindeler.
Ben ise, “yanlış zaman-doğru insan”, “doğru zaman-yanlış insan” kavramının içinde boğuluyorum.
Önceki yazılarıma bakıyorum da, ben bir kez aşık olmuşum. Tabi ki çok yanlış zamanda, belki de yanlış insana. Aşk istememiştim ben, sadece sevgiydi isteğim. Beni kollarına alıp, korumasını istemiştim. Bir baba gibi sahip çıksın istemiştim. Babasını kaybeden herkes bilir, baba sevgisi eksikliğinden kalan sevgi boşluğunu..
Yine de bakıyorum da şöyle geriye dönüp, bunca şey yaşamasaymışım, ben, “ben” olamazmışım. “Gece” olamazmışım. Geriye dönüp öyle bir bakmışım ki, “bakakalmışım”.
Yine hava kış kokuyor, yine soğuk, yine hüzünlü...
Yine ben yaz’da kaldım...
- Gece (10.11.2015)
Birileri, 'paylaşmak' mı dedi demin?