top of page

KUŞ

 

Cin olmadan adam çarpmaya çalışmanın hikayesidir.

 

“Hoş geldin, Kuş.” dedi.

 

“Her kuşun eti yenmez.” dedi içim –  başka bir deyişle Türk örf ve adetleri -  “Bayağılığın anlamı yok.” dedi beynim, “Çağırdın, geldik.” dedi oradan bir ağır abla, hepsini acilen susturarak  “Hoş bulduk” dedi dilim. Hoş da bulmuştum aslında. Gözlerimi gözlerine dikip gülümsedim, bana taktığı lakabın hoşuma gittiğini sandı.

 

Hava karanlık, saati gelince kararıyor, doğal bir şey. Kendimi güneşsizliğin karasıyla kuşatıp gelmiştim buluşma mekânımıza. Ne erken, ne geç, zamanında orada olmalıydım çünkü zaman önemli, akıp gidiyor, tutamıyorsun; bu yüzden vaktinden evvel ve vaktinden sonralara, sen bana geç ben sana erkenlere inat “tam vaktinde”ydim.

 

Sarıldık, parfümünün tanıdık kokusu çarptı burnuma. Markasını sormuştum, ben kokuyormuş, hâlbuki ben kokmaktan fersahlarca uzaktı, daha sadece öpüşmüştük. Hiç de hayal etmediğim bir şekilde üstelik. Ayaklarımın yerden kesileceğini zannediyordum, hiçbir şey hissetmedim, hurafeler işte. Bu arada evet benim de kendimce birtakım romantik hayallerim var ama çağımızda böyle şeyler saftiriklik olarak adlandırıldığı için kendime saklıyorum. Bunlar hep o Türk filmleri yüzünden, küçüklükten kafalarımızı abuk sabuk şeylerle dolduruyorlar, güzel bir şeylerin olabileceğine inanıyoruz, hâlbuki ne adamlar Kadir İnanır ne biz Türkan Şoray’ız ne de sevda o kadar kutsal bir olgu. Kutsal olmalı ama değil, çıkarlar var çünkü, para var, dış güzellik var, makam mevki var. Samanlık seyran olmuyor, kimse sözleri ve gözleri kaale almıyor.  İlk öpüşmemizin bir bar masasında olmasını istemediğimi de bu yüzden belli etmedim, “Biz neler gördük” kılıfımı giydim hemen. Beni çok yanlış tandı haliyle. Gerçi “iyi kız” olduğumu sonunda anladı, - iyi kız ne demekse; bir kız hiçbir zaman iyi değildir sadece daha yaşanmamışlıkları vardır, masumdur, sonra o da biter – bence, durumu iyi idare etmiştim ki görüşmeye devam ediyorduk. Neredeyse benimseyecektim varlığını. Benimsemek dedim çünkü sevmek ve âşık olmak bende çok farklı şeyler. Hayatımda hiçbir zaman olmayacak adamlar o kategoriye giriyor mesela. Yani aslında onu sevmemiştim. Yeni haber, sevmeyince daha acımasız ve cesur oluyorum. Sevince o elalemin adamı çok değerli oluyor çünkü ona hiçbir şey olmasın istiyorum, iyi olsun istiyorum. Kendine iyi bak diyorum, dikkatli ol diyorum hep, o zaman da anaç oluyorum, hâlbuki ben o sırada sevdiğimi söylüyorum. Kaybetmek kelimesine aşina olduğumdan beri korumacıyım elimde değil. Sıkıcıysam da sıkıcıyım, bugüne kadar kimse uzun vadede ı harfini i harfine çevirmenin bir hayrını görmemiş. Şimdi “Madem öyle ne işin vardı o adamla senin prensiplerine ters değil mi bu yaptıkların, ikiyüzlü olmadın mı sen de eleştirdiklerin gibi?” diye soracaksın, acilen belamı arıyordum, başıma bir şeyler getiresim vardı, geçti sonra, sonunu düşündüğümden kahramanlığı başkalarına bıraktım. Bu arada parfüm demişken, ben öyle başkasına işleyecek kadar çok parfüm kullanmam ayrıca. İz bırakmayı sevmiyorum, unutsunlar beni, hatta ben bile unutayım kendimi.

 

Duygusal olarak bağlanmamış olsam bile anlamıştım, vardı bir sıkıntısı, hep bir sıkıntıları olur zaten. Anlat, dedim. Sizin cinsiyetten çok çektim, dedi. Söylediklerinden ikna olmadım, gözlerinden derinlerine indim sözlerinin. Elini tuttum anlattıklarından korkmasın diye. Koskoca adam bir anda erkek çocuğu oldu. Yara bandı değil cerrah lazımdı ona, ben daha pratisyen bile değildim. Ya benim de zararım dokunursa diye sordum. Bana güveniyormuş. Güvenini boşa çıkarmamak lazımdı, sırrını saklamadım, unuttum o yüzden. Hep anlattı ondan sonra, çıktık oradan; yürüdük, konuştuk, yürüdük, konuştuk…. Aynı hayatta değilmişiz gibi yaşamanın zor olduğundan bahsetti. Yine ufaklık muameleleri…

 

Sonra sözler bitti. Evi oralara çok yakınmış. Evinin yerini sormadım o yüzden gel diyemedi. Sormadığıma göre tek başına dönmek de müstahaktı haliyle. İlk toplu taşıma aracıyla uzaklaştım ondan. Dolmuş bomboştu ama onun bakış açısı kadar boş değildi.

 

Bir daha görüşmedik.

 

Son.

 

 

 

- Can (24.06.2014) 

Yazıyorum, Öyleyse, Varım! (Can'dan inciler)

  • Wix Google+ page

Can'dan incileri paylaştığımız bu sayfada, bir mucizenin kelimelerle raksına rastlamamak mümkün değil!

İLETİŞİM İÇİN:

Your details were sent successfully!

Yazarın diğer eserleri:

Birileri, 'paylaşmak' mı dedi demin?

OLASI TAKİPLER İÇİN

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2013 by İmlâcı (Orhan E. Özenç) Tüm hakları saklıdır.

bottom of page