top of page

  HİDROJENİN ÖYKÜSÜ

 

"Biz ikimiz.." dedi kız, erkeğe, "..neyiz sence?"

Erkek, gecenin parlattığı gökyüzüne baktı, derin derin iç çekti: "Sen, benim âşık olduğumsun..."

Kız da gözlerini yıldızlara dikti: "Sense, benim sahip olmak istediğimsin, sence bu da aşk mıdır?"

Erkek, gözleri hala karanlığa kilitli şekilde cevapladı: "Aşk dediğin somut değil ki, tarifi olsun.. Ama bence sen de kendine göre âşıksın..."

Kız muzipçe güldü: "Ne yani, soyutun tarifi olmaz mı?"

Erkek tebessümünü esirgemedi: "Olur da, hiç aynı şekilde tarif edilemez soyut dediğin.. Mesela bence aşk sensin, ama başka kim böyle söyler, bilemem..."

"Haklısın galiba" dedi kız, "Peki, sence biz âşık mıyız, sevgili miyiz? Bilenler, soranlara nasıl anlatırlar bizi?"

"Aşığız desek, hercaiyiz, serseriyiz, aptalız, körüz, ve tabi kavuşamıyoruz diye anlarlar... Sevgiliyiz desek, birbirimize tahammül etmekten öteye gidemiyoruz zannederler, hem aramızdaki sevgiden öte bence, ben sana tapıyorum..."

"Abartma ama, o kadar acımasızsın ki, sanki senin için sevmek kötü birşeymiş gibi düşünmeye başlayacağım .."

"Öyle aslında.. Bence sevmek, tahammül etmektir, aşksa her daim hoşgörmektir.. Ama iki aşığın birlikteliğini ben de adlandıramam, özellikle şu an.."

"Ya.. Ama sevgililik dediğinde mantıklılık var, anlaşmak var, birlikte olmak var, bence bu da aşk kadar güçlü!"

"Aşk, bence gücü Tanrı'ya denk tek kavram.."

Kız, erkeğin bu lafı üzerine iyice şüphe etmeye başladı aşkından; "Bak seen..."

"Tabi, ne yani, sen şimdi, sana âşık olduğum için en güçlü olduğuma inanmıyor musun?"

"Elbette inanmıyorum, aşkın benimle sınırlı, neyi değiştirebilirsin ki benden başka? Ha tabi kendin hariç?"

"Herşeyi... Ama anladığın anlamda değil, şu gördüğün dünyada değil... Çünkü bu gördüklerin somut şeyler, ama aşkı göremezsin ki.."

"E hani ben senin aşkındım? Ben somut değil miyim yani?"

Erkek kızardı: "Öyle demek istemedim.."

"Çevirme lafı, demek ki ya bana olan aşkın gerçek değil, ya da ben gerçek değilim.."

"Soyut da gerçektir, ama duyuyla değil, hisle algılanır.. Sen de gerçeksin, aşkım da; tek fark, o soyut, ve somut olan sende, vücut buluyor.."

Kız içinden güldü: 'İyi kıvırdı şaka maka..'

Erkek, gözleri karanlıkta devam etti: "Benim anlatmaya çalıştığım da böyle bir şey işte.. Bence evrende somut ve soyut birbirleriyle savaşmazlar, aksine işbirliği yaparlar. Somut hep başka bir somutla, soyut da yine başka bir soyutla mücadele eder.."

Kız, ikna edilmeyi bekleyen bir alacaklı gibi "İlgiinç.." dedi.

Erkek, "Sen benim gücüme inanmıyorsun... Ama diyorum sana, ben somutu değiştiremeyebilirim, evet masa hep masa, ayna hep ayna, para hep para kalacak, dünya da aynı dünya... ama bizim için ne ifade ettiklerini değiştirebilirim ben, elimde çok soyut bir güç var, hem de en güçlüsünden..."

Kız, erkeğin kelime oyunlarından etkilenmişe benziyordu, yakınlaştı ve sordu: "İnsanların içini değiştir, dışı aynı kalsın.. Cisimlerin isimlerini değiştir, resimleri sabit kalsın... Herşeyin anlamını değiştir, aşkımız baki kalsın.. Nereye kadar gücün yeter aşkım, nereye kadar?..."

Erkek başını ilk kez kıza çevirdi karanlıktan: "Yani 'sen kimsin ki' diyorsun bana... Peki aşkım, haklısın..." kızın yanına iyice sokuldu ve koluna girdi, "Yıldızlar ne kadar güzeller değil mi?"

Kız, haklı çıktığı için sevinsin mi, yoksa aşığının aşkını güçsüz kıldığına üzülsün mü bilemeden cevapladı: "Güzeller, ama karanlıkta çok küçükler... Tıpkı bizim gibi.. Biz neyiz sence? O kadar küçük ve önemsiziz ki, aşkıma, yaşadığıma sevinemiyorum bile... Bizim aşkımızın ne önemi var?.."

Erkek, kararlıca kızın gözlerine baktı: "Herşeyden önemli aşk..."

Kız, erkeğe sırtını döndü: "Sen aşkınla, evrenden daha mı önemlisin yani?.. Yine başladın yalanlara..."

Erkek, istifini bozmadı, ama yüreği burkulmuştu; "Asıl acımasız olan sensin! Evren ile yıldızlar birdir, biz de öyleyiz.. Bence evren, aşkın görünmeyen yüzüdür, karanlıktadır, merak uyandırır, korkutur; yıldızlar ise görünen kısımdır, aydınlıktır, aydınlatır, ısıtır, hayat verir... Ve her ikisi de insandan ve dünyadan kat be kat büyüktür... Aşka sahip olamayan, insanlığın küçüklüğünde tıkılıp boğulur gider, ama aşka sahip olan, evrene sahip olur, insanın aklının ermediği her şeyi anlayabilir.."

Kız, hala kızgındı, ama çok etkilenmişti, içinden 'Tanrım, ne güzel konuşuyor... ama yine boş bu sözler!' diye geçirdi, erkeğe döndü ve haykırdı: "İSPATLA!"

 

Erkeğin gözleri doldu. "Madem soyutluğun örneğini somut olarak istiyorsun, pekala.. İmkânsızı başarıp ispatlayacağım..." Gözlerini yine karanlığa dikti, bir anlık sessizlikten sonra, kız da gökyüzüne bakarken konuştu: "Sana bir hikaye anlatacağım, ama dikkatle dinle ve lütfen dalga geçme 'hikaye' diye.."

"İyi peki.."

Erkek derin bir nefes aldı ve aşkını püskürmeye başladı: "Cisimlerin yapıtaşı nedir?"

"Madde.."

"Doğru.. peki maddenin yapıtaşı?"

"Atom sanırım.."

"Aynen. Atomlar ne kadar küçüklerdir bilirsin, peki en küçüğü hangisi?"

"Nerden biliyim ben?... Ha, dur sanırım...hidrojendi, evet evet hidrojen."

"Tebrikler.. Hidrojen, tek bir elektronu bulunan, en küçük atomdur.. Düşünsene, bize küçük diyorsun bir de, ya o ne yapsın? Renksiz, kokusuz, tatsız birşeydir. Buna rağmen şu koskoca evrenin yüzde doksanına yakın bir kısmını o oluşturur.. Tüm evren, tüm hayat, hidrojenin oluşmasıyla olmuştur.. Evren dediğin ortaya çıktığında, ilkin hidrojen olmuş.. Ve düşün, evrenin genişlemesine inat, azmetmiş, aşkla çabalamış ve o kadar elementin yanında önemini asla yitirmemiş, aksine hep sayıca en fazlası ve en önemlisi olmuş.."

"Yaaa.. Oksijenden bile önemli mi?.."

"Elbette aşkım, oksijen de hidrojen sayesinde oluşmuştur.."

"Nasıl ya? Atma istersen.."

"Oksijen de, pek çok element gibi, o yıldızların içindeki tepkimelerle oluşur. Peki, o tepkimeleri ne sağlar? Hidrojen.."

"İlginçmiş.. ee?"

"Hidrojen de, insanlar gibi pek yalnız dolaşmaz ömrü boyunca biliyor musun? Hep H2 haline gelmiştir neredeyse, yani kendisi gibi biriyle birleşerek daha güçlü ve kalıcı olmuştur.."

"Yani?"

"Yanisi şu: Sence hidrojene tüm bunları yaptıran güç nedir?"

"Hidrojeni güçlü kılanın kendisi, Tanrı..."

"Bir bakıma evet, hidrojenin küçüklüğüne ters orantılı bir gücü var, ve bu da Tanrı'nın bir imzası, ben buna 'aşk' diyorum, başka bir motivasyon yetersiz kalıyor.. İşte o motivasyon, soyuttan somut yaratıyor, işte bu yüzden en güçlü!"

Kız, tebessüm etti: "Pek ikna olmadım desem?.."

"Tamam, başka bir yönünü anlatayım.. Küçükler bir araya geldi, büyük oldu.. Ama bir başka durum daha var: Enerji.."

"Nedir enerji?"

"İş yapabilme yeteneğidir, güçtür! Bizi işler hale getiren enerjidir, yoksa yerimizden kalkmayı bırak, nefes bile alamazdık..."

"O zaman hidrojenden de önemli!"

"Şöyle düşün, hidrojen herşeye karşın somuttur, ama enerji soyuttur değil mi?"

"Bak bunu inkâr edemem..."

Erkek kendini kaptırdı: "Peki, evrendeki enerji nasıl oluşur?"

"Bilemem.."

"Yıldızların tepkimelerinden! Yani yine hidrojenden!"

"Taktın sen de şu hidrojene.."

Erkek duymazdan gelerek devam etti: "Bu enerji başlıca, hidrojenin, helyuma dönüşmesiyle olur.."

"Helyum... sanırım 2. elementti.."

"Doğru aşkım, doğru.. Bilim denilen olgu, bu tepkimenin aynısını yapabilecek duruma gelecek bir gün, ama düşün, ortada daha bilim yokken, insan yokken, hidrojeni helyuma dönüştürüp enerji yapan güç ne olabilir?"

"Hımmm... Anlattığın kadarıyla, hidrojenin kendisi.."

"Haklısın aşkım.. Normalde, durduk yere hidrojen, helyuma dönüşmez.. Ki emin ol, normalde 2 hidrojen biraraya gelip helyum üretemezler, yapıları buna uymaz, birbirlerinden çok farklıdırlar.."

"Niye, biri diğerinden oluşmuyor mu sonuçta?"

"İnsanlar da öyle oluşuyor, ama farklılar değil mi?.. Helyum dediğin, tepkimeye girmez, ölü gibi birşeydir, ama herşeyi dengede tutar, hidrojeni bile.."

"Off, kafam bulanıyor bu bilimsel konuşmalardan.."

"Sabret aşkım.. İşte, sonuçta hidrojeni dengeleyen yine kendisidir. O yıldızların dağılmasını önleyen de bu dengedir, ama herşeyin sonu olduğu gibi, hidrojenin de sonu vardır. İşte, aşk da böyledir.. Herşeyi, ama herşeyi dengede tutar, sona erer, ama yok olmaz, tekrar, tekrar doğar, neden biliyor musun?

"Bayılacağım şimdi, neden?"

"Çünkü aşk, bize Tanrı'nın imzasıdır, yani hidrojenin, helyuma dönüşürken bize bıraktığı mirastır. O küçüçük atom parçası, kendini feda ederek enerjiyi, hayatı üretir, ama onun canı yoksa, bunu nasıl yapar?"

"Nasıl, aşkla mı?

"Aynen aşkım.. Hidrojenin imkansızlığa duyduğu o aşk, bizleri yarattı ve yaşatıyor.." Erkek birden kızın omuzlarını tuttu ve devam etti: "İşte bu yüzden aşk, en büyük güçtür... işte bu yüzden aşk, herşeyi yapabilmektir... işte bu yüzden aşk, Tanrı'ya denktir... İşte bu aşk, benim aşkım, içinde gereken herşeyi, cesareti, azmi, fedakarlığı, sevgiyi, hırsı, doğallığı, herşeyi, herşeyi barındırır..." Kızı hararetle öptü, ve ekledi: "İşte bu yüzden, seni sadece sevmiyorum, sana AŞIĞIM!...."

 

Kız, en sonunda anlamıştı.. Somut bile, soyutla ispatlanabilirdi... Aşk gerçekti, kendisi gibi.. Aşk güçlüydü, aşığı da.. Ama hala bir konu vardı kafasını kurcalayan.. "Peki, biz neyiz sence?.."

Erkek, gözünü bir an bile kızınkilerden ayırmadı: "Biz, aşkımızın yarattığı o muhteşem evrenimizdeki Tanrı'yız.. Bir aradayız, güçlüyüz, yaratırız, yok ederiz, çünkü aşığız..."

Bu sefer öpen, kız oldu: "Haklısın aşkım... bu sefer sen haklısın... o zaman bizi anlatanlar, sevgili demesinler, aşık da demesinler, Tanrı desinler!..."

Erkek, içinden geçirdi: 'Ah, şu kadınımın güç ihtirası! İşte bu yüzden aşığım!..', kıza döndü ve O'nu kollarına aldı: "Haklısın Tanrıçam... İkimiz, en güçlüyüz, aşka sahibiz, evrenin her yüzü bizim... Ve inan, evren kaybolana dek hidrojen nasıl yok olmazsa, aşkımız da yok olmayacak.. Belki gün gelecek, sadece isim, veya cisim değiştirecek... Ama bil ki, sonsuzum olmasan bile, son sözüm sen olacaksın aşkım..."

Kız, artık şüphelerini yenmişti, erkeği ile birdi, onunla anlamlıydı, O'na aşıktı...

 

 

Yine de.. kız içinden geçirmeden edemedi: "Biz ikimiz, neyiz acaba?...."

 

- İmlâcı 02.12.2013

Efran Teferruat (İmlâcI'dan, sOzlere)

Sadece Karo Kızı değil derdi; mütebessimliğine katkıda bulunan her şeyle, burada, eşlikçinizdir İmlâcı...

Yazarın diğer eserleri:

İLETİŞİM İÇİN:

  • Wix Google+ page

Your details were sent successfully!

Birileri, 'paylaşmak' mı dedi demin?

OLASI TAKİPLER İÇİN

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2013 by İmlâcı (Orhan E. Özenç) Tüm hakları saklıdır.

bottom of page