Uşak Sportif 2014-15 Sezonu İncelemesi
- thegevshek
- Dec 7, 2014
- 8 min read
UŞAK SPORTİF
Chris Warren - Justin Carter - Courtney Fells - Eric Buckner - Miha Zupan - Sertaç Şanlı - Orhan Hacıyeva - İbrahim Yıldırım - Uluğ Kaçaniku - Tuğberk Gedikli - Erdinç Balto - Ayberk Köse - Rahim Rızvanoğlu şeklinde bir ekiple geliniyor yeni sezona. Uşak'a dair sezon öncesi beklentilerimiz, geçen seneki muazzam başarının üzerine koyarak devam edilmesi ve ana kadronun muhafazasının sağlanması yönündeydi; üstelik bu sene Eurochallenge'da mücadele edecek olmaları da onların hedef yükseltip vites büyütmelerini gerektiriyordu. Gelgelelim, kadronun çekirdeği korunsa da, sonuç, ilk haftalarda beklenenin tam tersi oldu. Evvela, geçen seneki ekibin kilit parçalarından Alper Saruhan ve Eli Holman kadrodan ayrıldı, yerlerine ise Eric Buckman ve Courtney Fells takviyeleri yapıldı. Bu değişiklik, Buckner'ın uyumsuzluğunu, Warren'ın ise Carter ile aynı tip oyun oynamasını beraberinde getirdi. Geçen seneki ekipte, ana parçalar dışarıda Carter ve içeride Orhan ile Zupan iken, bu sene başında Carter'ın bu görevi Carter ve Warren arasında pay edilince, Carter'ın verimliliği bir hayli düştü. Dahası, Orhan'ın henüz sakatlıktan tamamen dönememiş olması sebebiyle de, uzun ve hareketli oyunculardan gelmesi gereken dış ve orta mesafeli şut katkısı yalnızca Zupan'ın omuzlarında kalıyor. Bu yüzden, 5 numaraya Sertaç Şanlı monte edildi ve Zupan daha ziyade bir 4 numara gibi değerlendirilmeye başlandı.
Peki, yanlış giden şeyler nasıl düzeltildi? İşin ve sürecin politik kısmı bir yana, özetle, geçen seneki koç Ozan Bulkaz'ın, bu sene yardımcı antrenör olarak görev almaya başladığı organizasyonun yine koç olarak başına geçmesi ile, takım biraz toparlandı. Geçen yıl takım, sete set hücumları bile ziyadesiyle hareketli, yüksek tempolu ve geçiş hücumuna dayalı şekilde oynayan, patlayıcı özelliği ve sistemdeki hücumların evvelden kestirilemezliği yüksek bir ekipti. 4 numarada çakılı oynayan ve dış şut tehdidi arz etmeyen bir uzunun yanına sürekli hareket eden, motion offense yapan 3 kısa ve bir pivot yerleştirilerek, iç-dış dengesi, daha önce pek alışılmamış bir biçimde sağlanıyordu. Savunmada Zupan'ın aksadığı vakitlerde bile, boş adama hemen kapanan, çabuk geri koşan, verimli bir şekilde yardım savunması üreten kadro, takımın sürpriz galibiyetler almasında başrolü oynuyordu. Şimdi yine aynı tarz bir oyun oynanırken, Orhan'ın henüz kadroya dönememesi ve Alper'in yaptığı katkının kimden geleceğinin kesinleşmemesi, oyun sistemini biraz sekteye uğratmış durumda. Orhan'ın yerine oynayan Fells, tarz ve kalite olarak Orhan'a benzese de, nitelik ve sezgiler bakımından farklı bir oyuncu ve aynı verimliliği verdiğini söylemek zor. Holman'ın yerine gelen Buckman ise, double-double makinesi gibi oynayan, sistemin istediği özellikleri barındıran ve fakat henüz oyun kimliğine uyum sürecini tamamlayamamış bir isim. Zamanın ilerlemesi ve başantrenör Mehmet Kabaran'ın yerini yine Ozan Bulkaz'a bırakması, gidişatı değiştirecektir kuşkusuz. Dahası, Carter, Orhan, Warren gibi çok yönlü oyuncuların birkaç pozisyonu birden kotarabilmeleri sayesinde, sistemin tıkır tıkır işlemesi halinde takımın yine çok canlar yakacağını öngörebiliriz.
Oyun kurucu pozisyonunda, görünürde Rahim Rızvanoğlu, Tuğberk Gedikli ve Galatasaray altyapısından yetişen, çok yönlülüğü ve atmaktan önce asisti düşünen yapısıyla bilinen Uşak doğumlu genç Ayberk Köse var. Görünürde diyoruz, çünkü bildiğimiz gibi buranın asıl sahibi, 1 ve 2 numaraları oynayabilen 'Speedy Gonzalez' Chris Warren ile swingmen'likle combo guard'lığı bir arada yapabilen Justin Carter oluyor. Zaten Uşak'ın rakipleri yıkan sistemi de bu tercih üzerine kurulu. Öyle ki, başta saydığımız üç ismin, Ozan Bulkaz yönetiminde bile rotasyonda süre bulması sürpriz olur. Ne Warren'ın ne de Carter'ın üst düzey birer savunmacı olmadığı malum, fakat takım savunması ve çabuklukları ile belirli ölçüde bu açığı kapatabiliyorlar. Yine de, savunmada en çok sayıyı bu iki oyuncunun tuttuğu rakip kısalardan yemeleri ziyadesiyle olası. Warren, topu sağına vurarak başladığı dribbling'lerini ölümcül bir hızla penetreye ve oradan da turnikeye veya akılcı bir asiste dönüştürmesiyle meşhur, disiplinli ve çalışkan bir oyuncu. Geçen seneki tamamlayıcı oyuncu görevini üstlenmeye başladıktan sonra hem o'nun hem de Carter'ın verimliliği daha çok arttı. Hemen her oyuncunun sistemdeki rolü denk gibi görünse de, bu takım geçen seneden beridir, Carter'ın çok yönlülüğü ve saha vizyonunun üzerine kurulu. Her an her yerde her işi yapabilen Carter, (skora gitmek için ilk tercihi bu yönde olsa da) birebirleri çok kolay geçip rakip uzunlar üzerinden pozisyonu yüksek yüzdeyle bitirmek haricinde kendisinden görev beklenen her alanda başarılı bir oyuncu. Tüm pozisyonları kendisi bitirmeye çalışmadığı için, tüm hücumlarda her top en az bir kez onun eline değse de, rakip savunmanın bütün yoğunluğu sadece o'na odaklanamıyor. Zaten aksi halde bu kadar verimli oynayamazdı. Bu asli görevini Warren ile paylaşması, bu sezon takımın ilk haftalarda paspas edilmesinin de baş nedeniydi. Ozan Bulkaz ile durum eskisine dönecektir, ve o zaman geçen seneki sürpriz galibiyetler, artık istikrarlı bir biçimde Uşak'ın hanesine yazılacaktır. Genç Warren, geçen sene, Nanterre ve Cedevita'daki halinden bile çok daha iyi bir basketbol oynadı, zira bu sistem onun gibi bir oyuncu için biçilmiş kaftan. Aynısı hatta daha fazlası, 3 senedir takımın baş aktörü olan Carter için de geçerli. Orta mesafe şutlarında fırtına gibi esen fayda timsali Carter'ın tek zayıf noktası, serbest atışlar (halen daha). Ayberk bu sisteme uygun, fakat Rahim ve Tuğberk, bu takımın aradığı tarzda oyuncular değiller; yine de, işler ters gittiğinde alternatif planlar için devreye sokulabilirler. O vakte kadar, fazla süre bulamayacaklardır.
İki numarada da Warren ve Carter'ın yanı sıra, geçen senenin kilit bench oyuncularından genç İbrahim Yıldırım ve bir diğer swingmen Courtney Fells yer alıyor. Warren da Carter da kalburüstü şutörler; Fells ve İbrahim ise onların bir tık altında şut kabiliyetine sahipler, lakin bu sisteme de gayet uygun oyuncular. İbrahim, görece daha iyi bir savunmacı olmasıyla birlikte, kenardan gelerek katkı yaptığı için, çabucak faul problemine girmesi büyük sıkıntılar doğurmuyor. Fells, iyi bir savunmacı olmasa da, atletizmi ve zamanlamada kusur yaratmayan refleksleriyle iyi bir top çalma ortalamasına sahip; çok etkili bir ribauntçu olması da cabası. O'nun tek eksiği, basketbol IQ'su çok ileri düzeyde olmadığı için, hücumda tercih hataları ve top kayıplarına fazlaca imza atması. Takımın ana parçalarından biri olacaksa, Hapoel Jerusalem'deki macerasından dersler çıkarmak zorunda. Bu takım, rakibe göre yaptığı tahlillerini sistemine iyi oturtan ve oyun disiplininden kopmadan yüksek tempoda sete set oynayıp hücumda topu dolaştıran bir kimliğe sahip. Fells de, özellikle 3 numarada Orhan'ın rolünde oynarken bu oyun anlayışına ve disiplinine çok şey katabilecek bir isim. Doğru bir transfer olduğu aşikar.
3 numarada, Carter ve Fells ile birlikte, geçen senenin en kritik oyuncusu Orhan Hacıyeva, 1. Lig ile 2. Lig arasında asansör oyuncu olan Uluğ Kaçaniku ve 2, 3 ve 4 numarayı oynayabilen, benchin gediklisi genç Erdinç Balto bulunuyor. Orhan, hem 3 hem de gerektiğinde 4 numara oynayabilen, hızlı, çabuk ve bilhassa ribaunt sezgileri (boyuna ve fiziğine oranla) çok gelişmiş bir oyuncu. Senelerdir oynadığı takımların ribaunt yükünü çekmesi ve rakibe hep ters eşleşme yaratmasıyla nam saldı. Savunmasının sertliği dışındaki tek sorun, sakatlıktan henüz dönememiş olması. Eksikliğini evvela Eurochallenge maçlarında göreceklerdir. Onun yokluğunu Fells ile kapatabilirler, fakat her ikisi de çok yönlü ve bu sisteme uygun oyuncular olsa bile, Uluğ'un fazla yavaş, Erdinç'in de fundamental ve fizik yönünden fazla zayıf olması sebebiyle, süreklilik sıkıntısı çekebilirler, çünkü benchin derinliğinden ziyade verimliliği şu an beklenenin altında kalıyor. Savunma yönünde de Fells dışında sadece Uluğ bir nebze bir katkı yaratabilir, fakat yine de takım savunmasından daha güvenilir bir birebir savunmacı bulunmuyor bu mevkide. Erdinç'in insanüstü atletizmini olumlu kullanabilirlerse, bu bölgeden de fark yaratabilirler.
Uzun forvet, takımın, tıpkı bu yılki Telekom veya Royal Halı G.Antep gibi safi dış şuta dayalı oynamasının önündeki tek 'olumlu' engeli olduğu için, iki senedir bu pozisyon boyalı alanı domine edecek çakılı, sabit bir double-double makinesi ile donatılıyor. Bu sene, İstanbul BŞB'den gelen genç Erick Buckman'ın bol bol boyalı alan şölenine şahit olacağız. Çünkü o varken diğer gezgin oyunculara daha fazla alan kalıyor ve o gezginler savunmayı dışarıya çekip dağıttıkça da Buckman'a pota altında daha kolay birebir pozisyonları, asistler veya ribaunt üzerinden takip sayıları imkanı doğuyor. Her iki tarafa da muazzam yararlı bir anlayış olduğu kesin. Serbest atış yüzdesi ve faul problemine çok çabuk girebilmesi, Buckman'ın zayıf yanları; ayrıca savunmada sert değil. Buna mukabil, blok, atletizm, çabukluk, denge ve top çalma alanlarında, takımı geçen seneden ötesine götürebilecek ve Avrupa'da da ekibi sırtlayıp sorumluluk alabilecek bir oyuncu Buckman. Bu yüzden, kimi maçlarda takımın ayakta kalan tek ismi Buckman olacaktır; zira kendisi, bu yetenekleri ve mekanik yapısıyla, takımın oyun anlayışının çökmesinden en az etkilenecek oyuncu durumunda. Ayrıca savunmada takımın, daha doğrusu takım savunmasının da son ve en etkili adamı o. Yine de, geçen sene bu görevi üstlenen Eli Holman ile henüz aynı seviyeye gelebilmiş değil, çünkü uyum sorununu şu ana dek atlatamadı. Onun safi bir yedeği olmadığı için, Zupan, Buckner'ın kenarda olduğu dakikalarda 5 numaradan buraya kaydırılacak ve sistem, birazcık değiştirilecek (yani artık 4 numara değil, 5 numara çakılı oynayacak, 4 numara ise gezgin ve dış şut ağırlıklı oynayacak). Bu şekilde değişen yapı, Zupan'ın daha çok işine gelir, çünkü Zupan, faydalı bir savunmacı olsa da, sert ve caydırıcı bir uzun olmaktan çok çok uzak ve cebelleşeceği rakipler açısından bakarsak, 4 numarada yer alması, onu daha az yıpratıp dış şutlarda daha etkin kılacaktır. Zupan ve Sertaç pivot oynadığında ise, kimi zaman Orhan da uzun forvete çekilerek ribaunt ve sertlik katkısı verebilir, çünkü Orhan hem içeriden hem de hareketli şekilde dışarıdan aynı derecede etkili oynayabilecek kapasiteye sahip olduğunu defalarca bizlere gösterdi. Savunma yapmayı çok sevmiyor ve atletizmini savunmada pek kullanmıyor, ama ayaklarıyla doğru, etkili ve akıllı bir savunma yaparak fizik eksikliğini kapatmaya çalışıyor. Bu şekilde de Uşak'a istediğini verecektir 4 numarada Orhan.
Bu bağlamda, pivotlara geçelim. Zupan'ın geçen sene ne kadar etkili kullanıldığı tartışılır, ama Zupan, kendisi gibi oynayamasa bile, o oyun anlayışında da sırıtmayacak kadar komple bir uzun. Arkasında ise, genç yerli uzunlar içerisinde ligimizdeki en potansiyelli fakat en acemi isim olan 2.14'lük Sertaç Şanlı bulunuyor. Galatasaray'da yeterince kalıplı ve sert olmadığı için süre bulamayan ve bu eksikliğini Antep'te de kapatamayan Sertaç, şu ana kadar gösterdiği performansla Uşak'ta bu sorunları bir bir aşmaya başladığını gösterdi. Kat edeceği daha çok mesafe olduğu kesin, fakat o boyda o kadar yumuşak bir bileğe sahip olması kadar, iyi bir serbest atıcı olması ve uzun rotasyonunun darlığı yüzünden de bu sene bol bol süre bulacaktır. Orta mesafe şutu çok etkili, fakat sırtı dönük hücumunu, savunmasını ve ribauntçuluğunu daha yeni yeni geliştirmeye başladı. Kendisi bu konuda Efes'li Emircan'a fazlasıyla benziyor açıkçası. Emircan gibi o da aynı şekilde fizik açığını kapatırsa, uzun yıllar ligi domine etmesi kaçınılmaz hale gelir. Böyle tipte bir uzun, Uşak'a da çok faydalı olur. Yerli olması da elbette ayrı bir avantaj. Yine de, Zupan 4 numarada iken, Sertaç'ın daha çakılı oynayacağını da hatırlatalım. Uşak'ın o'ndan muhakkak faydalanması ve o'nu geliştirmesi gerekiyor.
Neticede, Ozan Bulkaz'ın gelişiyle takımın oyun kimliği geçen senekine dönmüş durumda. Hücumda ve savunmada tam ve olgun bir takım oyunu oynayarak bireysel eksiklikleri kapatacak ve bireysel yetenekleri ve kondisyon verimini tavan yaptıracak kadar tesirli oluyorlar. Yüksek tempodaki setlerin ivmesi ve geçiş hücumlarındaki etkililikleri de, oyun disiplininden kolay kolay şaşmamaları sebebiyle hiç bitmiyor. Önceden kestirilmesi çok zor hücumlar yaparak rakipleri şaşırtıyorlar. Tek eksikleri, caydırıcılık, fiziksel sertlik ve birebir savunma. Oyuncu kalitesi ve çok yönlülüğü bakımından ise vasatın bir hayli üzerindeler. Uzun süredir ligin en beğendiğim oyuncularından olan Azeri asıllı Orhan'ın dönüşü ile, play-off potasına girmeleri hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Fakat bir diğer önemli açığı, yani Buckner'ın 1. lige uyum sorununu aşmaları ve Sertaç ile Zupan'ı yan yana olumlu kullanabilmeleri şart. Zor anlarda hem Carter, hem de Warren bolca sorumluluk alıp el yakan topları kurtarabilir, ki bu isimler, patlayıcı oyuncular da oldukları için, umulmadık seriler bularak rakiplerini iyice zora sokabilirler. Orhan ve Fells'in ribaunt katkısı gibi, Alper'in geçen yıl verdiği bench katkısını verecek birisine de çok ihtiyaç duyacakları, ki bu isim muhtemelen İbrahim olacaktır. Eğer sakatlık gibi başka tür aksaklıklar olmazsa, yaş ortalamasının gençliğiyle aynı oranda hızlı ve seri oynayan Uşak, bu yapısı sayesinde hem ligde hem de Avrupa'da eğlenceli ve neticeye yönelik etkili basketboluyla çok ses getirecektir yine.
TBL için ilk beş: Warren - Carter - Orhan - Zupan - Sertaç.
Avrupa için ilk beş: Warren - Carter - Fells - Buckner - Zupan.
İdeal beş: Warren - Carter - Fells - Orhan - Zupan.
(7 Aralık 2014)
Comentários