Tofaş SAS 2014-15 Sezonu İncelemesi
- thegevshek
- Nov 16, 2014
- 8 min read
TOFAŞ SAS
Andrew Smith - Barış Güney - Brian Qvale - Chinemelu Elonu - DaShaun Wood - Erol Can Çinko - Kadir Bayram - Lamar Patterson - Lance Harris - Mert Çevik - Muhsin Yaşar - Onur Çalban - Samet Geyik - Tayfun Erülkü - Yiğit Arslan - Uğur Dokuyan* şeklinde bir ekiple geliniyor yeni sezona. Geçen sene ummadık taş görevini görerek play-off'lara katılma hakkı kazanan Tofaş'ın bu sene de en önemli misyonu, genç yerli oyuncuların gelişimi olacak. Geçen seneki kadrodan, ligin sayı kralı Serhat Çetin, Marcus Denmon, Rok Stipcevic, Evren Büker ve Jure Balazic başta olmak üzere esaslı fireler veren takım, buna karşın yeni transferlerinin beklenen uyumu yakalaması ve katkıyı sağlaması halinde, yine play-off hedefi güdebilecek bir seviyeye kavuştu. Seneler boyunca genç ve yerli oyunculara yeterli gelişimi sağlayacak süreyi ve sorumluluğu verme misyonunu bu sene de sürdüren Tofaş, buna karşın sene başında takım kimyasında ve rotasyon derinliğinde oluşan eksiklikleri tamamlamak adına kadrosuna geçen haftalarda Barış Güney ve Brian Qvale gibi iki takviye yapmak durumunda kaldı. Qvale'nin katılımıyla 6. yabancısına kavuşan Tofaş'ın, bu hamlelerle gözünü yine play-off'lara diktiği söylenebilir. Genç oyunculardan Uğur Dokuyan ise, kendi pozisyonundaki kalabalık rotasyon sebebiyle yeterli süre alamadığı için, ligin Tofaş gibi bir diğer misyon yüklenicisi ekibi olan Eskişehir Basket'e kiralandı.
Oyun kurucu pozisyonu, Hakan Demirel ve Denmon'ın takımdan ayrılmasıyla başka bir yapıya bürünmüş bir vaziyette. Barış Güney hamlesi gelmeden evvel, Lance Harris ve zoraki olarak da DaShaun Wood, bu pozisyonun vazgeçilmez isimleriydiler. Gerek yerli bir ismin bu rotasyonda yer almaması, gerekse de adı geçen bu iki ABD'li oyuncunun saf bir oyun kurucu niteliğini taşımaması sebebiyle, bir dönem FB Ülker'li Berk Uğurlu'nun kiralanması bile gündemdeydi. Buradaki eksikliği kapatmak adına, bir dönem ligin önemli oyun kurucuları arasında ismi geçen, hatta geçtiğimiz sezon Olin Edirne forması altında müthiş bir çıkış yaparak ligin asist krallığına oynayan fakat bu sezona evvela alt liglerde bir takımla anlaşarak başlayan 30 yaşındaki tecrübeli gezgin Barış Güney transfer edildi. Barış, kuşkusuz ki, istikrarsızlığı dışında sıkıntısı olmayan saf bir oyun kurucu. Gelgelelim, takımın misyonuna tezat olacak biçimde, buradaki ilk tercih Harris olursa, takımın oyunu kurması veya uzunları içeride beslemesi kolay olmayacaktır. Harris, vizyonu dar, düz, az yönlü ve fundamentalinden ziyade atletizmi, fırsatçılığı ve çabukluğu ile öne çıkan bir isim. Bu sene eğer Denmon muhafaza edilebilseydi, Denmon - Wood ikilisinin iki guard pozisyonunda harikalar yaratacağını söyleyebilirdik, fakat şimdi dengeler değişmiş durumda. Geçen sene takımın asist yükünü Denmon ile birlikte sırtlayan ve bu sayede takıma sınıf atlatan Serhat Çetin ve Evren Büker de bu sene takımda yer almadığı için, tüm asist yükü Barış ve Harris'in omuzlarında olacak. Takımın dönüşümlü olarak sete set hücum ile yüksek tempolu ve tek veya az pasa dayalı bir hücumu ve buna tam ters gelecek şekilde birebir adam savunmasını yeğleyeceğini biliyoruz. Geçen seneye nazaran daha tek yönlü ve yaratıcılıktan ziyade atletizm ve dinamizme dayanan yeni bir kimliği de mevcut artık. Dolayısıyla, asist üzerinden oynanacak oyun sayısı azalırken, Barış ve Harris gibi oyunculara düşen görev de, pasa dayalı ve topu dolaştıracakları bir hücumdan ziyade, az pası ve doğru oyuncuyu doğru yerde topla buluşturmayı benimseyecek bir oyun kuruculuğu benimsemek olacak. Ceza şutları dışından bu bölgeden sayı katkısı beklemeyen Tofaş, Harris ve Barış'ın birebirde adamlarını geçip penetrelerle pas veya turnike girişimlerinde bulunmasını bekleyecek. Ancak boş şutlarda şutörlüğünü konuşturabilen atletik Harris bu iş için doğru isim, bakalım Barış bu yapıya uyum sağlayabilecek mi?
Skorer guard pozisyonu, oyun kurucuya nazaran çok daha kalabalık. Geçen seneki topu dolaştırmaya dayalı takım oyununun nasıl terk edildiği, bu rotasyona bakarak daha da net bir şekilde anlaşılabiliyor. DaShaun Wood, Lamar Patterson, Mert Çevik, Yiğit Arslan, Tayfun Erülkü, Kadir Bayram, Muhsin Yaşar ve Erol Can Çinko'nun varlığıyla, rotasyon derinliğinin genişliği gözler önüne seriliyor. Tayfun, Erol ve Muhsin, aslen 3 numarayı da kotarabilen swingman konumundaki oyuncular, fakat Tayfun'un boy, Erol'un fizik ve Muhsin'in de hız eksikliği sebebiyle, kimi zaman iki numarada da değerlendirilmeleri söz konusu olacaktır. Aynı şekilde, aslen tam bir 2 numara olan Patterson da, atletizmi ve savunma azmi sayesinde 3 numaraya da göz kırpabiliyor. Patterson ile başlayalım; Patterson tam bir şutör, özellikle de 3 sayı gerisinden mitralyöz gibi; fakat başka bir meziyeti de yok hücumda; mebzul miktarda top kaybı yapması ve ters zamanda fazlaca faul problemine girmesi sebebiyle üst düzey maçlarda takımını yüz üstü bırakmaya fena halde yatkın olan Patterson, buna karşın savunmada iyi niyetli işler kovalamasıyla biraz olsun puan topluyor. Patterson'ın yaptığı işi bu kadroda yapabilecek birkaç yerli ve genç oyuncu mevcut, ve tüm bu sebeplere bir de ara sıra soğuk elleri yüzünden şutlarda istikrar sıkıntısı yaşaması da eklenince, Patterson çoğu kez tek yönlü olarak kullanılıyor, kimi zaman da benchten katkı vermesi sağlanıyor. Elbette bu pozisyonda ilk tercih konumunda, tecrübeli ve değerli bir hücumcu olan DaShaun Wood var. Wood, beklenen patlamayı Beşiktaş maçında gerçekleştirdi ve takımda kendisine biçilen dış saha oyunu liderliğini benimsemeye başladı. Kariyerinin zirvesinde ve oyununun en olgun çağında olan Wood, Le Mans'taki lig performansını yeniden yakalarsa, geçen sene Serhat Çetin ve Evren Büker'in üstlendiği tarzda bir asist ve skor liderliğini, öncülüğünü devam ettirebilir bu sene. Takımda bunu sağlayacak bir 3 numara olmadığı için, pas trafiği ve takım oyunu kurgusu daha kısır geçecek, dolayısıyla, 2000'lerin başındaki Lakers'ta olduğu gibi, içeride Elonu'nun, dışarıda ise Wood'un oyunu yönlendirip söz sahibi olacağı bir sistemi deneyecek olan Tofaş'ta, belkemiklerinden biri Wood olacaktır. Bu yüzden, Wood'un sezon başında olduğu gibi kimi zaman yine oyun kurucu pozisyonuna çekilmesi de mümkün. Savunmada Wood'un eksiklerini kim kapatacak? Aslında bunun için en ideal isim, genç Tayfun Erülkü. Tofaş gibi bir misyon takımında bile henüz yeterli süreleri bulamayan Tayfun, gelecek yıllarda ülkemizin yetiştirdiği en çok yönlü oyuncu olmaya namzet; gelgelelim, aynı düşünceyi paylaşmayan bir koçun (Erhan Toker) etkisiyle, bu sezon başında onu oynarken pek göremiyoruz. Asıl pozisyonu 3 numara olan Tayfun, bu yaz destan yazan U-20 Milli Takımımızın en güvenilir oyuncularının başında geliyordu; tıpkı Darüşşafaka'lı Metin Türen gibi, oyununun olgunluğu ve oyun zekası ile takdir toplayan Tayfun'un oyuna küstürülmemesi, adeta vatanî görev ehemmiyetinde bir hedef. Benzer bir hadise, genç Yiğit Arslan, Kadir Bayram ve Muhsin Yaşar bakımından da mevcut. Bu kalabalık rotasyonu dengelemek için, Kadir'i 1 numarada, Muhsin'i de 3 numarada görebiliriz - tabi eğer süre bulabilirlerse. Oysa hem Muhsin, hem de Yiğit, kiralanmaları halinde daha çok gelişecek yaşta ve kıvamdalar. Açıkçası, Tayfun, Muhsin ve bilhassa Yiğit'in mevcudiyetlerine rağmen Patterson'da neden ısrar edildiğini anlamak (hele ki Tofaş'ın misyonu göz önüne alınırsa) pek kolay değil. Fakat demek ki play-off potasına girmek, oyuncuları geliştirmekten bir adım önde gelecek bu sene.
3 numarada, Tayfun ve Muhsin ile birlikte, undersize'lığın etksini çekecek Erol Can da yer alıyor. Çoğu kez Patterson'ı burada göreceğimiz anlaşılıyor, dolayısıyla diğer isimlere pek süre ve rol düşmeyecektir, ki Uğur Dokuyan gibi saf bir kısa forvetin Eskişehir'e kiralanmasının altında da bu sebep yatıyor. Erol, bir Evren Büker olamaz. Kalabalık rotasyon müsaade etse, asıl pozisyonu olan 1 ve 2 numaralarda boy gösterir, fakat ondan bu sene ceza şutları ve asist üzerinden gelebilecek boş ve sürpriz turnikeler haricinde hiçbir sayı katkısı beklemeyen Tofaş'ın yapılanmasında, Erol'a düşen görev, rakip forveti veya guardı bezdirmek ve topu mümkününce verimli biçimde Wood'a, Smith'e veya Elonu'ya teslim etmek olacak. Aynı vazife, genç Kadir Bayram'a da verilebilir, Mert Çevik'e de. Hem Kadir hem de Mert, daha 18 yaşındalar ve oynamayı bekliyorlar. Bakalım, Tofaş, misyon edindiği bu ateşten gömleği layıkıyla taşıyabilecek mi?
4 numarada, takımın üç senedir yatırım yaptığı ve geleceği çok parlak olan (hatta az kalsın bu sene milli takımla dünya şampiyonasında yer alacak olan) Samet Geyik başrolde. Samet, savunmasını ve fiziğini geliştirmesi halinde, ve bir de faul problemine girmekten kurtulabilirse, komple ve eksiksiz bir yıldız oyuncu haline gelecek. İnisiyatif alabilen, orta mesafeden ve üç sayı çizgisinin gerisinden korkusuzca şut kullanabilen, hücum ribauntlarında ve boyalı alanda çabukluğu ve uzun kolları ile tekniğini ve oyun zekasını buluşturup fark yaratabilen Samet için, geçen sene muazzam bir çıkış sezonu olmuştu. Umarız yeni yapılanmadan olumsuz etkilenmez, zira Ersan İlyasova mayası olan az sayıdaki genç oyuncudan birisi Samet, ve tıpkı Banvit'li Berkay gibi onun da grafiğinin hep yükselmesi gerekiyor. Esasen, mevki olarak, maç başına ortalama 8 sayı ve 5 ribaundu şimdiden yakalayabilen Samet'ten başka Tofaş'ın elinde saf bir uzun forvet yok. Dolayısıyla, bu bölgede çoğu kez Onur'u veya Elonu'yu görmemiz de mümkün. Bu isimlerden bahsederek pivot pozisyonuna da geçiş yapalım: Elonu, bu sene takımda 3. senesini yaşayacak ve ayak çabukluğuna tezat teşkil eden cüssesinin hantallığı ile ara sıra kontrolden çıkan asabi hareketleri hariç takıma ilaç gibi gelen, çok yönlü bir uzun. İş ahlakı ve faydalı oyunu sayesinde Eurochallenge'da ve Lig'de takımı hem hücumda hem de savunmada sırtlayacak sigorta, kesinlikle yine Elonu. Bloklarıyla, oyun zekasıyla, tecrübesiyle, lige alışmışlığıyla ve sertliğiyle dikkatleri çeken Elonu, hemen her takımın kadrosunda görmek isteyeceği bir oyuncu. Katkısını tamamen istatistik kağıdında bulamayacağınız isimlerin de başında geliyor. Hantal kalan yapısını nispeten hızlı ayakları, post oyunları ve boyalı alanda yarattığı karışıklıkla telafi eden, rakip savunmanın dengesini sarsan Elonu, bu sene Smith, Qvale gibi isimlerin de varlığı sebebiyle, tıpkı Onur Çalban gibi, kimi zamanlarda 4 numarada da değerlendirilecektir. Bir pivot için bile ağır kalan yapısıyla uzun forvette daha da zorlanacak, fakat bu açığı zekası, bilgisi ve savunma sezgileri ile mümkününce kapatmaya çalışacaktır. Onur, kalıplı fiziği ve uzun boyuna karşın oldukça çevik yapısı ve şutör kimliği sayesinde hücumda varlık gösteriyor, ayrıca hem boyalı alandan hem de çevresinden kolayca sayı bulabilen ve bilhassa hücum ribauntlarındaki içgüdüsel yatkınlığı ve yeteneği sayesinde fark yaratıyor. Bloklarıyla da savunmaya katkı verebildiği için, şimdilik tek eksikliği tecrübe diyebiliriz. Acemiliğini Karşıyaka yıllarında atamadı, umarız burada, özellikle de 4 numarada o boyla ve fundamentalle fark yaratabileceği bir sistemde, yeteneklerini daha olumlu kullanmayı başarabilir. Ligimizde daha önce Aliağa Petkim forması giymiş olan ve bu sezon başında NBA ekiplerinden Charlotte Hornets tarafından kadrodan kesilince Tofaş'a katılan Qvale ise, blokçu kimliği ile dikkat çeken ve kapasitesi kısıtlı olmasına karşın zekası ve fundamentali ile doğru yapılanma içerisinde fazlaca katkı verebilecek bir uzun. Takıma sonradan dahil olan ve 2.11'lik dev cüssesine ve ribauntlardaki etkisizliğine karşın savunma sezgileri sayesinde hızlı ve tempolu sistemlerde sırıtmayan Qvale ile, Tofaş bu sene, hücumda topu sadece belirli ellere teslim etme, az pas verme ve savunmada birebir eşleşmeleri sağlamlaştırma taktiğine uymuş oldu. Şu haliyle Qvale'nin Onur'dan tek fazlası, tecrübesi. 24 yaşındaki Smith ise, Litvanya'nın Neptunas ekibinin ardından ikinci ciddi tecrübesini yaşayacak bu sene. Post oyunlarındaki etkililiğinin yanı sıra, üç sayı çizgisinin gerisinden de sayı bulabilmesi ve atletizmi ile bu sene Tofaş'ı pek çok kulvarda hücumuyla sırtlamasını bekleyebiliriz. Bu artılarına ek olarak, bir uzun için iyi seviyedeki pasörlüğünü dile getirmemiz gerekiyor. Eksileri ise, ribauntlardaki gönülsüzlüğü, çabucak faul problemine girebilecek kadar savunmada acemileşmesi, kimi önemli toplarda top kayıplarına imza atması ve eğer potaya gidebilmek adına uygun pozisyonda olduğuna inanırsa, takım arkadaşlarını hiç görmeyerek inatla potayı zorlaması. Tıpkı Wood gibi o da ligi tanıdıkça, açılacaktır; fakat takımın play-off'lara girmesi ve aynı zamanda Avrupa kulvarında da ilerlemesi isteniyorsa, Smith'in savunma âdetlerine bir çek-i düzen vermesi şart. Yoksa tüm maç Samet - Elonu veya Elonu - Qvale ikilisine muhtaç kalabilirler müdafaada.
Her şey göz önüne alınırsa, Tofaş'ın bu sene bir serseri mayın, hatta bir canlı bomba olduğunu söylememiz gerekir. Bir hafta devleşip, öteki hafta kaybolmaları ve kimi zaman takımı sahada tanınmayacak hallerde bulmamız gayet olası. İdeal bir ilk beş çıkarmak da, ideal bir oyun sistemi veya kimliği tespit etmek de, kolay değil. Biraz ondan, biraz bundan yapacaklar, oyuncuların rollerinden ziyade hadleri ve çapları öğretilecek kadroya, ve dengesiz rotasyonu dengeleyip, play-off ve Avrupa başarısı kovalayıp, bir de üzerine gençleri geliştirme misyonlarını sürdürecekler. Tek/az top kullanarak set hücumu yapmak da, yüksek tempoda oynamak da, günümüz basketbolu için gayet mantıksız bir harekettir. Elbet, sezon ilerledikçe, sistemi ve ekibi daha net bir biçimde oturtacaklar ve bir istikrara kavuşacaklar. Fakat bunun için misyonlarından saparlarsa, play-off görüp görmemelerinin de fazla bir önemi kalmaz (Efe Aydan üstada hürmetlerimizle duyurulur). Savunmada birebir savunmayı takım savunmasına yeğlerlerken, Smith'in veya Patterson'ın sırıttığı birebir savunmaları nasıl telafi edeceklerini de çözmeleri, yararlarına olacaktır elbette. Yanlış bir yapılanma ve yanlış bir kadro kimyasının önüne geçmek, hiç de kolay değil ve bunun cezasını da bir süre çekeceklerdir. İş işten geçmeden, Evren, Serhat ve Denmon gibi isimlerin yokluklarına ve yeni sisteme alışmaları şart. Keşke 6. yabancı haklarını pivot pozisyonu için değil, tam bir 3 numara için kullansalardı da, renklerini ayan beyan belli etselerdi; yoksa bu karmaşanın dışı rakipleri, içi ise Tofaş'ı yakar. Böyle giderse ligde ancak ilk 10'u zorlarlar, Avrupa'da ise Harris'in cut'ları hariç nal toplarlar...
TBL için ilk beş: Barış - Wood - Patterson - Samet - Elonu
Avrupa için ilk beş: Harris - Wood - Patterson - Elonu - Wright
İdeal beş: Barış - Wood - Tayfun - Samet - Elonu.
(16 Kasım 2014)
Comments