top of page

İmlâcı'dan (Orhan E. Özenç) basketbola dair satırlar...

Search

Pınar Karşıyaka 2014-15 Sezonu İncelemesi

  • thegevshek
  • Nov 1, 2014
  • 8 min read

PINAR KARŞIYAKA


İnanç Koç - Ceyhun Altay - Soner Şentürk - Mutlu Demir - Yunus Sonsırma - Mert Celep* - Egemen Güven - Ateş Özkaraduman* - Mertcan Solkol - Ege Yaşar* - Barış Hersek - Jon Diebler - Bobby Dixon - Juan Palacios - Kenny Gabriel - DJ Strawberry şeklinde bir kadroyla geliniyor yeni sezona (* ile işaretlenen oyuncular kiraya verilen veya aslen genç takımda oynayacak olan oyunculardır). Belirtmem gerekir ki, izlemesi de, incelemesi de en keyifli takımlardan bir tanesi olan Karşıyaka, geçen seneki görünümüne kıyasla bir nebze güç kaybına uğramış durumda. Gücü kaybettiği iki tane alan var. İlki, takımdan ayrılan Batista'nın tecrübesinde bir pota altı oyuncusunun monte edilememesi, ikincisi de Can Altıntığ'ın FB Ülker'e transferi sonrası yerli rotasyonunda, bilhassa da oyun kurucu mevkiinde zayıflamaları. Bahsettiğimiz bu sorunlardan ilki Avrupa'da, ikincisi de ligde takımın seviyesini beklenenin altına düşürebilir.


Takımın en mühim avantajı, koçun yine Ufuk Sarıca olması. Bunun akabinde, oynamak istedikleri yüksek tempolu ve hızlı basketbolu oynamaya da gayet uygun bir iskeletleri var. Bu sene, eskisinden de çabuk ve aktif oynuyor, topu çok döndürmeden hücum ediyorlar - bizce bu kimi zaman yanlış, çünkü hücumdan sayıyla değil de eli boş dönerlerse, bu tempo yüzünden potalarında da kolayca sayı yiyebiliyorlar. Büyük maçların kırılma noktalarında acele etmeden, 24 saniyeyi daha iyi ve verimli kullanmaları gerekecek.


Oyun kurucularla başlayalım. Can Altıntığ gittikten sonra bölgenin kolağası, Bobby Dixon. Yüksek tempo için biçilmiş kaftan olan Bobby Dixon'ın pick & roll başta olmak üzere ikili oyunları ve pırpır gibi çevikliğinin birebir hücumlarda sağladığı faydalar sayesinde takımın hücum temposu emin ellerde. Savunmada aynı etkinlikte olmasa da, hızlı ayakları sayesinde rakibi karşısında durabiliyor, eksilmiyor. Ayrıca Dixon ribauntlarda bir kısaya göre çok istekli ve çok etkili bir takipçi olduğu için, takımın pota altındaki ribaunt sıkıntısına da çözüm buluyor. El yakan topları kullanacak oyuncuların başında gelen Dixon, takımdaki üçüncü senesine girerken, ligi de Avrupa basketbolunu da artık iyiden iyiye çözmesinin ve kısa boyunu avantaja döndürebilmesinin de etkisiyle, takımın yine en önemli silahlarından birisi. Yedeklerde ise biraz sorun var. İsmen Soner Şentürk ve genç Yunus Sonsırma'nın varlıkları çok olumlu gibi görünebilir, fakat Soner müzmin top kayıplarını ve bilhassa savunmadaki yanlış tercihlerini (hatalı zamanlamalar, yanlış vakitte yardıma gitmeler gibi) sürdürüyor, Yunus ise şu ana dek Can'ın yerini alabilecek bir performans sergileyip koçun gözüne giremedi. Bazı maçlardaki performansı sırıtmayıp insanları tatmin ediyor olabilir, fakat kendisi henüz çok genç ve bu sezon bulacağı dakikalar sayesinde iyice pişip lige tümden geçiş yapacağından, halihazırda üst düzey verim vermesi beklenmemeli. Fırsatı iyi değerlendirmesi halinde, formayı Soner'den kapacaktır, orası kesin, lakin hücumdaki pas ve oyun tercihlerindeki yanlışlıklar oyunun kırılma anlarında (Dixon da kenardayken) takıma pahalıya patlayabiliyor. Bu iki ismin, takımın oyun temposuna alışabilmesi, başarı için elzemdir. Onlar hazır olmadan, Dixon fazla mesaiye kalacaktır ve yorulacaktır. Bu mevkie bir takviye yapılması yerinde olabilir.


İki numarada durum daha karışık. Burada bu sene ilk tercih, 1 ve 2 numarada oynayabilen fakat ne tam bir oyun kurucu ne de tam bir şutör guard olmayan DJ Strawberry olacak. NBA, İsrail, Hırvatistan, Porto Riko, Litvanya ve Fransa tecrübesi olan Strawberry, yeteneklerine tezaten, bir görünüp bir kaybolan, inisiyatif almaktansa rol oyuncusu olmayı tercih eden bir oyuncu. Takım hızlı oynadığı için rakibin de hızlı tempoya geçmesi, en çok ona yarıyor, zira savunma yapmaktan pek haz etmiyor ve savunmada adam eksiltmeye maruz kalmadığı her dakika hücumdaki verimi de artıyor. Mebzul miktarda atletik, hızlı ve yüksek tempolu oyun düzenine inanılmaz derecede uygun bir isim olan Strawberry, tıpkı Kenny Gabriel gibi, takımın bu sene oynamak istediği basketbol tarzının marka isimlerinden biri haline gelmeye aday. Eğlenceyi Gabriel veya Strawberry katabilir, fakat zor anlarda işler değişecek ve takımın sigortası olan ve bu ekibin iskeletinin iyiden iyiye belkemiği halini alan Jon Diebler, Banvit'te Mejia'nın üstlendiği vazifenin aynısını burada ifa edecek yine. Kırılma anlarında, gerek 2 gerekse 3 numarada, hatta lüzumu halinde benchten bile gelerek görevini kusursuzca yapıyor, gösterişli olmasa da, fiziğine oranla çok faydalı bir oyun oynuyor, savunma işini de artık iyi kötü istenilen şekilde kotarıyor Diebler. Fundamentali, saha görüşü ve oyun bilgisi istenilen seviyede olan Diebler, boyalı alan etrafında da, penetrelerde de, üç sayının gerisinden de, asistlerde de, ribauntta da takımın imdat çekici, emniyet supabı. Eli sıcak olmasa dahi, sergileyeceği performans hep aynı düzeyde. Takımdaki kuşkusuz en komple oyuncu olan Diebler'ın dışında, Ceyhun Altay ve Onur Kentli de şutör guard mevkiinin bekçileri olacak. Takıma yeni katılan ve Diebler gibi hem 2 hem de 3 numarada oynayabilen Ceyhun için bu sene artık patlama ve çıkış yapma senesi. Kimi zaman Diebler'ın önünde ilk beş başlayacak veya o üç numarada iken iki numarayı kotaracaktır, fakat hücumdaki hız ve tempo yüzünden eline her hücumda top değmeyişi, onu oyundan düşürüyor. Fiziği iyi bir savunmacı olmaya elverişli, ribauntlarda iyi yer tutuyor, mücadeleci kimliğini de faul problemlerinden kurtulmak ve akıllıca savunma yapmak için kullanabilirse, savunma odaklı oyunuyla takımdaki yeri sağlamlaşacaktır; gelgelelim, ceza atışları dışında skor opsiyonu olarak güven vermemesi, işler kötü giderken onu benche itekleyebilir. Ceyhun'un tam zıttı görünümündeki genç Onur ise, altyapının bir hediyesi olan ve savunmayı çok akıllıca yapan, zeki, oyun bilgisi kuvvetli fakat oyunun hücum yönünde (ne kadar korkusuz oynarsa oynasın) çok sınırlı bir oyuncu. Boyalı alan çevresinde, penetrelerde veya akıllıca gelen asistleri pota civarında değerlendirmekte sorun yaşamasa da, dış şutu yok, şutuna güveni de yok. Lakin ondan şut veya skor katkısı bekleyen de yok, ve aldığı dakikaları hem takıma hem kendisine faydalı olacak şekilde, yani savunma odaklı ve verimli kullanıyor. Ceyhun'dan dakika kapabilmesi için, şutunu geliştirmesi de farz.


Üç numaraya geçelim. Diebler ve Ceyhun dışında burada takım kaptanı İnanç Koç'u görüyoruz. Senelerdir belirli aralıklarla Karşıyaka forması giymiş tecrübeli İnanç, senelerdir çok beğendiğim, ilginç bir oyuncu. İşin hem savunma hem de hücum kısmını gayet iyi yapabiliyor, fakat gününde olmadığı zaman soğuk elleriyle sürekli potayı dövüyor ve mücadele hırsını sinire dönüştürünce çabucak oyundan düşüp önemli anlarda takımını yüzüstü bırakabiliyor. Bu sene sorumluluk alabilecek yerliler arasında nadide bir gül konumuna erişen İnanç'ın, meziyetlerini verimlilik abidesi şeklinde kullanması halinde takımın galibiyetlerinde Diebler kadar emeği olacaktır, kadronun ve koçun da vazgeçilmezleri arasına girecektir. Buradaki başat engel, hızlı temponun onun yavaşlamaya başlayan ayaklarına ne kadar uyacağı. Takımda enerji, azim, ruh ve savunma sertliği için ilk adres olan İnanç'ın dikkat etmesi gereken şey ise, geçen seneki gibi yine, her şeyden biraz yapabilme ve çok yönlülük özelliklerini istatistiğe yansıtmadan da sahaya koyabilmek olacak. Dış şutlarına, asistlerine ve 2 numaradan 4 numaraya kadar her pozisyonu akıllıca ve sertçe savunabilmesine takımın çok ihtiyacı var. Bukalemun olup, yapıya uyum sağlaması halinde, değmeyin gitsin!


Uzun forvet pozisyonu, hem 4 hem de 5 numarada oynayan Esteban Batista'nın ayrılmasından sonra tamamen kimlik değiştirmiş durumda. Geçen seneki performansı ve çıkışı ile nihayet kendini bulan Barış Hersek, dış şut ağırlıklı müstesna oyun kimliği, boyuna kıyasla 5 numaraları bile savunabilecek kadar sert ve akıllıca savunma yapabilmesi (savunmayı ayaklarıyla yapan nadir uzunlardan birisidir Barış) sayesinde takıma çok şey katıyor. Tek sıkıntısı, ritmini bulamadığı zaman şut yüzdesinin ve hücum veriminin yerlere düşmesi. Onun pota altından da oynamaya teşvik edilmesinde iki fayda görüyorum; ilki, takımın pivotlarının Ömer Aşık cinsinden alan açacak oyuncular olmaması sebebiyle, pota altına sertlik ve çeşit getirip orayı kalabalık tutması, ikincisi ise, dış şutlarda küskünken oyuna katkı yapmaya devam edebilmesi. Hızlı temponun bitirici son halkası olmaya ve ceza şutlarını kesmeye müsait yapıdaki Barış, set hücumundan sonra bakalım bu oyun tarzına da kolayca uyum sağlayabilecek mi? Buradaki ilk beş adayı ise, özellikle Avrupa maçlarında, Barış'tan ziyade Kenny Gabriel olacaktır. Yeni transfer Gabriel, tıpkı Strawberry gibi, hızlı hücum ve yüksek tempo için yaratılmış, muazzam atletik özellikleri sayesinde spektaküler smaçlar yapıp seyirciyi ve takım arkadaşlarını ateşleyen, takımın dinamosu olacak türde bir oyuncu. Yakın ve orta mesafeden şut kullanmayı hiç tercih etmese de, üçlük çizgisinin gerisinden çok kritik isabetler bulabildiğini ve bu kabiliyetinin suyunu çıkartmayıp yine pota altından etkili olmayı sürdürdüğünü de evvela Cumhurbaşkanlığı Kupası galibiyetinde gördük. Batista da şut kullanma konusunda etkisizdi, ama Gabriel'in alley-oop'larla beslendikçe hiç şut kullanmama ve şuta kalkışmama ihtimali daha kuvvetli. Gabriel'in ayrıca çok etkili bir hücum ribauntçusu olduğunu ve bu sebepten ekmeğini taştan da çıkartacağını göz önünde bulundurursak, istediği an istediği kişinin üzerinden vuracağı smaçlarla takımın seyir zevkini yükseltip şutörlere de rahat bir nefes aldıracağını daha net öngörebiliriz. Hızlı hücumlarda Strawberry, Dixon ve Gabriel'i izlemek ayrı bir zevk olacaktır. 4 numarada şut ve savunma yükünü Barış'ın, atletizm ve mücadele yükünü ise Gabriel'ın taşıyacağı ortada. Peki, bu rotasyonda, İTÜ'ye kiralanan genç Mert Celep'in ne kadar şansı olurdu? Mert'in gençler seviyesinde fiziği ve atletizmi ile harikalar yarattığı malum. Henüz daha 20 yaşına girecek olan bir oyuncuya elbette ki mühim sorumluluklar verilmeyecektir, fakat iki-üç sene içerisinde, double-double ortalama yakalama potansiyeli var ve hücumunun yanı sıra diğer özelliklerini de geliştirip tecrübe kazanması için İTÜ ve 2.lig ona ilaç gibi gelecektir.


Son kısım, pivotlar. Pivotlarda iki mühim ekolün temsilcileri var. İlki, geçen seneden bu yana şutunda gelişme yaratamayan ve yerinde sayan, savunma ağırlıklı Mutlu Demir, ikincisi de, yüzü dönük hücumuyla ve boyalı alanın bir adım dışından penetreler yapıp post hareketleri ile çok etkili olan yeni transfer Palacios. İlk adımı ve post hareketleri beklenmedik derecede tehlikeli olan Palacios, hızlı hücumda çabuk ayakları ve kurnazlığı ile potaya yüzü dönük ölümcül penetreler yapan, hızlı hücumun teklediği anlarda ise pota altına inecek topları sırtı dönük alıp, birden yüzünü potaya dönerek yüksek yüzdeyle sayı bulan, savunmada, ribauntlarda ve pasörlükte ise beklenen seviyenin altında kalan bir oyuncu. Dixon ile pick & roll'ları da tıkır tıkır oynacaktır. Takımın evvelden kestirilmesi en zor ve en tehlikeli silahı olmaya namzet Palacios, istikrar sorunu yaşamayan, fakat savunma direnci eksikliği sebebiyle takıma sınıf da atlatmayan bir oyuncu hüviyetinde. Dolayısıyla, Palacios'u, üçlük çizgisi civarı yerine boyalı alan civarından drive'lara kalkan bir Andray Blatche şeklinde tanımlamak mümkün. Pota altını karartmayan, klasik pivot kalıplarının dışında bir isim olması, hücumda ne denli iyi bir haberse, savunmada da o kadar sıkıntı doğuracaktır. Koçun taktiksel anlayışları sonucu, Palacios, adam eksiltmeye ve çabukluğa dayalı yüzü dönük hücumu ve orta mesafeli (hatta kimi zaman da dış) şutları ile hücumda, ikili ve üçlü yardımlaşmaya dayalı ve ayak çabukluğu ile atletizmi öne çıkartan takım savunması anlayışı ile de müdafaada takıma uyum sağlayacaktır, Gabriel ile de birbirlerini güzelce tamamlayacaklardır. Öyle ki, zaman zaman koçun Palacios'u 4 numaraya çekip Gabriel'ı pivota kaydırması bile muhtemel. Beş numaradaki son isim ise, genç yıldız Egemen Güven. Gelişimini Enes ve Ömer gibi, hız ve tekniği azaltmadan atletizmi ve fiziği güçlendirme yönünde devam ettirdiği müddetçe önümüzdeki 10-15 yılın en büyük pivotlarından biri olacak Egemen'in bu sene bol bol dakika almasını ve koçun ve bizlerin yüzünü kara çıkartmamasını diliyoruz. Tanımayanlar için, Egemen Güven'in neler yapabildiğini gösteren bir videoyu da yazının sonunda bulabilirsiniz.


Neticede, bu sene her şey, Dixon - Strawberry - Diebler - Gabriel - Palacios ekseninde gelişecek. Her oyuncunun bu sistemde 40 dakika boyunca üst düzeyde oynaması gerekmeyecek, tıpkı 90'ların başındaki Golden State Warriors'ın 'Run TMC' ekolü gibi her hücumda başka bir isim ön plana çıkabilir ve gerekeni yapabilir. Dolayısıyla, yüksek tempoda bile enerjilerini verimli kullanabilecekler. İlk beş ile ikinci beş çok uyumlu değil, ayrıca şut yükü genellikle kısalara (ve Barış Hersek'e) yüklenecek ve takım her hücumda topu beş oyuncunun tamamına değdirmeyeceği için, oyun kurucuların çok isabetli paslar dağıtmaları icap edecek. Yunus ve Soner henüz hazır değiller, Ceyhun'un bu tempoya uyum sağlayıp sağlayamayacağı da bir muamma, dolayısıyla yerlilerden en çok umut verenler Barış ile İnanç gibi görünüyor. Tempoyu rakibe kabul ettirdikleri her maçta, Karşıyaka maçın favorisi olacaktır. El yakan toplarda düğümü çözmek için Dixon ve Diebler (hatta kimi zaman da Gabriel) sahada yer alacak. 2000'lerin başında Darüşşafaka'nın oynadığı hızlı ve tempolu basketbolu, doğru bir yapılanma, doğru tercih ve bütçenin ustalıkla kullanılması sayesinde bir adım yukarı taşıyacaklar. Neticede takım, geçen seneye oranla daha kısıtlı durumdaki yerli rotasyonundan azami verimi almadan, geçen seneki konumlarına gelemez, bu yüzden yerlileri sisteme adapte etmeleri, olmadı Berk Uğurlu veya Can Altıntığ için FB Ülker ile anlaşmaları gerekecektir.


Karşıyaka'nın ligde fırtına gibi eseceği bir gerçek, fakat Avrupa'da işler ciddileşince Diebler ve Dixon'ın üst düzey performans göstermesi şart olacak. Böyle anlarda takımın birebir ve set savunması alanlarındaki handikapları, zaafları göze çarpacak. Koç Ufuk Sarıca, geçen seneki Türkiye Kupası, Eurochallenge finali ve bu seneki Cumhurbaşkanlığı Kupası başarılarında bize bu zaafları takım oyunu ile kapatabilecek düzenler yarattığını gösterdi. Dolayısıyla, Karşıyaka bu sene izlemesi en keyifli takımların başında yer alacaktır.


TBL için ilk beş: Dixon - Strawberry - İnanç - Gabriel/Barış - Palacios

Avrupa için ideal beş: Dixon - Diebler - İnanç - Gabriel - Palacios


(1 Kasım 2014)

 
 
 

コメント


Öne Çıkan Yazılar
Eski Yazılar
Arşiv
Etiket İle Arama
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square

İLETİŞİM İÇİN:

Başarıyla iletilmiştir!

OLASI TAKİPLER İÇİN

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2013 by İmlâcı (Orhan E. Özenç) Tüm hakları saklıdır.

bottom of page