top of page

İmlâcı'dan (Orhan E. Özenç) basketbola dair satırlar...

Search

Darüşşafaka Doğuş 2014-15 Sezonu İncelemesi

  • thegevshek
  • Oct 23, 2014
  • 7 min read

DARÜŞŞAFAKA DOĞUŞ


Mehmet Yağmur - Erbil Eroğlu - Nedim Yücel - Metin Türen - Ersin Görkem - Lynn Greer - Emre Bayav - Gasper Vidmar - Doğuş Özdemiroğlu - Ediz Oktay - Jamon Gordon - Ermal Kuqo - John Shurna - Erwin Dudley (Ersin Dağlı) - Göksenin Köksal - Renaldas Seibutis - Taylor Brown şeklinde bir ekiple geliniyor yeni sezona. Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu kadro, takım olmayı başardığı an ilk 4'e girmekte hiç zorlanmayacak bir yapıya bürünecek. Bu takımın en büyük avantajı, ligde yer alana aynı kalibredeki rakiplerinin aksine, sadece tek kulvarda mücadele edecek olması ve kadronun hem sakatlık riskine daha az gireceği, hem de daha diri ve hazır bulunacağı gerçeğidir. Evvela, her pozisyondaki oyuncuların itinayla seçildiğini ve nokta atışları yapıldığını söylemek lazım, ardından, gençleri, oyunlarının zirvesindeki oyuncuları ve veteranlar ile olabildiğince güzel harmanladıklarına değinmeden geçmek de olmaz tabi. Görünüşte, takımda, bir takımda bulunması gereken her türlü parça mevcut. Her işin bir ustası, uzmanı burada, ayrıca her şeyi bir arada yapabilecek muazzam bir bukalemuna, yani Seibutis'e sahipler. Tecrübe ve gençlik ateşi bir arada. Uyum, harmanlama, oyun planı, doğru yerde doğru molalar alıp hamleler yapan bir koç ve sakatlıkların uzak kalması - işte bunları sağlayabilirlerse, işleri tıkırında olacaktır.


İlkin oyun kurucularla başlayalım: Mehmet Yağmur, senelerdir Beşiktaş ve Olin Edirne'de gösterdiği performansla ligin özellikle lig kulvarı için en elit guardlarından biri olduğunu defalarca kanıtlamış bir oyuncu. Beşiktaş'ın onu yitirmesi ne kadar üzücüyse, Darüşşafaka'nın ona kavuşması da o denli sevindirici olsa gerek. Gelelim en önemli oyun kurucu etkenine: Göksenin Köksal bu sene burada, ve Galatasaray'ın onu kiraya vererek ne kadar büyük bir hata yaptığını her maç bizlere kanıtlıyor. Göksenin, geçen seneki devasa sakatlığından öyle güzel geri dönmüş ki, koca bir sene basket oynayamamanın eksikliğini hiç göstermiyor adeta. Umarız, onun potaya yıldırım hızında yaptığı penetreler ve yine ışık hızında elinden çıkardığı ani asistler hiç eksilmez; şutunu geliştirmesi gereken sene de, bu sene açıkçası. Yaşı tam kıvamında, oyunu da gereken olgunluk seviyesine ermiş bir vaziyette. Onların dinlendiği, kontenjana takıldığı veya 2 numaraya çekildiği dakikalarda ise, bu sene FB Ülker'den 'kurtarılan' Erbil Eroğlu şans bulacak. Erbil, şans bulabilmek için burada, ama umarız yarışılan kulvarın tek olması, onun dakikalarını sıfıra indirgemez. Rotasyon o denli geniş ve üst düzey ki, yedekte kalacak her oyuncu acı çekecektir; işte bu kimyayı doğru oturtabilirlerse, başarı çok yakınlarına gelir.


Gelelim iki numaraya: ilk beşte, genellikle, Fenerbahçe Ülker forması giymiş, NBA, İtalya, Yunanistan ve Rusya tecrübeleri yaşamış, yaşına karşın halen daha Avrupa'nın üst kademe oyuncularından biri olan Lynn Greer tercih edilecektir. Greer, saf bir oyun kurucu veya iki numara değil, bir combo guard, ve daha ziyade bir şutör guard olarak tercih edilmesi muhtemel. Tıpkı onun gibi, Jamon Gordon da hem bir numarada oyun kurabilecek, hem de 2 numarada skorer (şut veya penetre üzerinden) oynayabilecek çok yönlü bir isim olarak rotasyonda yer alıyor. Kritik anlarda hem Greer hem de Gordon el yakan topları oldukça verimli ve yüksek yüzdeli şekilde kullanabiliyorlar, tecrübeleri ve kaliteli kumaşları paha biçilemez olacaktır. Buradaki rotasyon daha da geniş; Göksenin gibi tüm bir yılı sakatlıkla geçiren genç süper şutör Ediz Oktay (mucizevi u-18 şampiyonluğunun mimarlarından biriydi iki sene önce) bu sene yeniden ritmini bulup bir üst seviyeye çıkmak için uğraşacak, ayrıca hem 2 hem 3 numarada oynayabilen Taylor Brown da atletizmi, orta mesafe şutları ve şut fake'lerinin üzerinden yarattığı penetreler ve de enerjisi ile rakip savunmayı faul problemine sokmakta usta bir oyuncu olduğu için çeşitliliği tavana vurduracak, eli sıcak olmasa bile takımına faul atışlarından kolay sayı bulduracak bir isim. Fakat burada bahsetmeye en çok değecek isim, yukarıda bahsettiğimiz gibi, takımın bukalemunu olacak Seibutis. Olin Edirne'den hatırladığımız Seibutis, Litvanya milli takımının son yıllardaki en kilit parçası olma görevini de başarıyla yerine getiren bir hazır kıt'a. Gerekirse takımın savunma, sertlik ve ribaunt yönünü sırtlıyor, gerekince de bir oyun kurucu görevi üstleniyor ve ister guard, isterse de forvet olarak bu görevini layıkıyla yerine getirebiliyor. Boyu el vermese de, fiziği, gücü ve oyun bilgisi sayesinde 1 numaradan 4 numaraya kadar her pozisyonu savunabilecek ve hücumda da sırıtmayacak olan Seibutis, boş şut yaratmakta, boş şutları cezalandırmakta ve akıllıca savunma yapmakta usta bir isim. Bu yaz, ne kadar etkili penetreler yapabildiğini de bizlere gösterdi Litvanya milli takımıyla. Rol paylaşımları oturunca, Seibutis'in kıymeti daha net ortaya çıkacaktır. Alan savunmasına karşı takımın en mühim silahı da olan Seibutis, play-off'lar için de takımın en büyük kozu durumunda.


Kısa forvet pozisyonunda ise, Brown, Ediz, Seibutis gibi isimlerin haricinde, senelerin tecrübe abidesi ve Darüşşafaka'nın birinci lige çıkmasındaki baş aktörlerden biri olan 37'lik Ersin Görkem, genç Doğuş Özdemiroğlu ve ligimizin en çok yönlü takım oyuncusu Nedim Yücel yer alıyor. Nedim'in ve Ersin'in değerleri tartışma konusu bile olamaz artık, fakat yaşlar kemale erdikçe, bu isimlerin (özellikle de savunmada) alacakları süre azalmaya yüz tutuyor. Nedim ve Seibutis'in pas trafiğini yüklenmesi kaçınılmaz, Ersin ise daha ziyade benchten gelerek nokta şutör görevi görecektir. Nedim'in artık birebir hücumlarda ısrar etmesine gerek yok, zira kadroda hücum edecek ve silah yelpazesi geniş çok isim var, dolayısıyla Nedim eskisi kadar yorulmayacak, ve umarız artık hakkı teslim edilecek. Brown da Nedim gibi tam bir takım oyuncusu, pozisyonuna göre gayet iyi bir ribauntçu, top çalma yüzdesi iştah kabartıcı, fakat asist yönü ve hücum silahı yönünden Nedim'in epey gerisinde - buna, takım savunması becerisi de dahil. Bradley Üniversitesi ile NCAA'lerde mücadele ettiği yıllarda da en önemli eksiği buydu. Doğuş Özdemiroğlu, hızı ve savunma kapasitesi ile Nedim'in yaşlılığını ve Brown'ın eksikliklerini kapatacak, enerjik bir genç isim. Hücum yönünde çok etkili olmasa da, takımda sorumluluk alabilmek için doğru bir yapılanmada yer aldığı aşikar. Doğuş, genç milli seviyesinde de benchten gelmeye alışık olduğu için, buradaki rolünü yadırgamayacaktır, lakin benchin derinlerinde unutulması da büyük hata olur.


Uzun forvet, evlere şenlik. John Shurna, genç Metin Türen (ayakları hızlandıkça 3 numaraya kayacaktır, ki onun için daha avantajlı olur, zira fiziği zayıf), Ersin Dağlı, hatta kimi zaman Nedim ve Ermal da burayı kotaracak isimler. Shurna henüz 24 yaşında, çok genç ve enerjik bir isim; NBA'e kapağı atamadıktan sonra İspanya ve Fransa tecrübeleri yaşayarak olgunlaştı ve Northwestern Üniversitesi ile NCAA Big-Ten sayı kralı olduğundan beridir hücumunu daha da geliştirdi - artık sadece pivot hareketleri ile değil, orta mesafe şutları ve yarım hook'lar ile de boyalı alan civarından etkili oluyor. Şu ana kadar takımın en skorer ismi olmayı da başaran Shurna, yaşından beklenmeyecek kadar olgun ve etkili hücum etmesini NCAA yıllarına borçlu olsa da, savunma yönünde ağır kaldığı da bir gerçek. Bu onu, 4 numarada ilk tercih olmaktan alıkoymaz, ama play-off'larda Shurna'nın savunma yapmaya başlaması şart. Dudley, senelerin yıllanmış şarabı ve ligi bu kadar iyi tanıyan, oyunun her iki yönünü de gayet etkili oynamasını bilen ve kazanma alışkanlığına sahip bir veteran ile pota altı şimdilik güvence altında. Ribauntlardaki takipçiliği ve iyi yer tutması sayesinde yaşlanmaya bağlı hantallığını telafi edecek olan Dudley, maç başına 15-20 dakika süre alarak takım oyununa ve savunmaya katkı verecek, ama ana skor opsiyonu olmayacaktır. Metin'in top kayıplarını azaltmasının tek yolu, takımın artık ona doğru bir rol biçmesinden geçiyor. Hücumda ve savunmada bu kadar olgun bir oyuncuyla ne yapacağını bilmeyen bir koç, oyuncunun verim vermesinin de önüne geçiyor.


Geçelim pivot pozisyonuna. Ermal Kuqo, hem takım kaptanı, hem de pek çok takımımızın sahip olmak isteyeceği ari bir pivot. Hem hücumda (boyalı alandaki post hareketleri, hook'lar ve icabında üçlükler ile) hem de savunmada ve ribauntlarda muazzam etki gösteren bir oyuncu olan Ermal'ın asıl katkısı, hiç kuşkusuz ki savunma ve takım arkadaşlarına bol bol savunma ve hücum ribaundu yaratacak alanlar açmak. İşte ribaunt katkısı dediğin budur - sadece kendisi ribaunt almıyor, yerinde box-outlar ile ribaundun bir şekilde takım arkadaşlarında kalmasını da sağlıyor, bu alanda Türkiye'nin en önde gelen oyuncularından birisi. Tecrübesi tartışılmaz. Pota altının bir diğer güvencesi, Beşiktaş'ta kariyerini yeniden ayağa kaldırabilen Gasper Vidmar. Vidmar, savunma yönünden her takımın iştahını kapatan bir uzun; hücumdaki çeşitliliği Ömer Aşık'tan hallice olan Vidmar, hızı ve çevikliği ile, sessiz ve derinden gelip Fucka etkisi ile smaçlıyor pasları. Takım oyunu için bulunmaz Hint kumaşı, fakat serbest atışları Andris Biendrins'ten bile beter yine. Onların yedeği, senelerdir pivot hareketlerini bir türlü oturtamamış olan Emre Bayav. Emre, potansiyelinin yarısına ulaşsa, şimdi Slavko Vranes muamelesi görmeyecekti, fakat şu ana dek izlediğimiz maçlarda yarardan çok zararı olduğunu gördük. Bunun düzelmesi şunun için önemli: Vidmar'ın bu sezon da sakatlanması kuvvetle muhtemel, ve o yokken Emre'ye büyük iş düşer.


Bu konuyu açmakta fayda var; takımın en önemli eksisi, sakatlığa yatkın oyuncular ve müzmin sakatlar. Vidmar, Ersin Dağlı, Nedim, Ersin Görkem, Ermal, Göksenin, Gordon, Ediz, Brown ve Emre hep sakatlık sınırında kol gezen, sakatlıktan kariyerleri sekteye uğramış oyuncular. Rotasyonun kalabalık ve aynı kalitede birbirini ikame edebilen oyunculardan oluşması elbette ki bir avantaj, fakat hemen hemen tüm rotasyonun sakatlık tehdidi altında olması, takımın bir anda Royal Halı Gaziantep'in şu anki durumuna düşmesine yol açabilir.


Takımın en skorer isimlerinin, yani Greer, Gordon, Shurna ve Seibutis'in topu iyi paylaşması her şeyin belirleyicisi olacak. Ligi ilk 4 içinde tamamlamamaları sürpriz olur, ama ilk 8'in dışında kalmaları tam bir mucizeye delalettir. Burada, play-offlar esnasında takımın ne yapacağını belirleyecek isimden de bahsetmek icap eder: Oktay Mahmudi, geçmişte iyi giden işleri mantığa sığmayan tuhaf sebepler ve tercih hataları yüzünden istenen seviyeye ulaştıramamış, katı sınırlarından çıkamayan bir isim. Bu sene, elinde Galatasaray'daki ve Efes'teki yıllarından bile iyi ve çok yönlü bir malzeme var. Herkesin rolünü doğru biçmesi, milyonlarca oyun, oyuncu ve set kombinasyonu içerisinden iyi seçimler yapması gerekli. Aksi halde, tam kapasitesiyle çalışamayan bu takım, tam bir hayal kırıklığı olur. Takımda Nedim, Ersin Görkem, Ersin Dağlı, Ermal, Greer ve Gordon 30'unu devirmiş isimler, tek kulvarda mücadele etmeleri, onların diri kalması için kuşkusuz muazzam bir avantaj. Ediz, Doğuş, Erbil, Metin ve Göksenin gibi gençleri ve oyununun en verimli çağlarında olan Mehmet, Seibutis, Brown, Vidmar ve Shurna'dan da azami ölçüde verim almaları, kadro kimyasının uyumunu yakalamaktan geçiyor - koçunuz Mahmudi ise, burası her maç bir soru işareti olacaktır ne yazık ki. Ayrıca, ayak çabukluğu, savunmada delici oyuncuların karşısında durabilen kalıplı uzunların yegane zaafı ve adam değişmeli oynarken faul problemine çabucak girmeleri de dikkat etmeleri gereken bir husus. Yine de, Darüşşafaka, Doğuş'un sponsorluğunda bu sene hedefine ulaşıp seneye Avrupa'ya kapağı atacağı bir mertebede noktalayacaktır ligi - tabi sakatlıklar izin verirse. Savunma ve savunmacılar iyi, hücumda ise her şeyi, yani birebiri, herkese top değen 24 saniyelik setleri, üç sayıyı, penetreler üzerinden oyunu, hızlı hücumu, pick'n roll'ları ve daha pek çok şeyi oynayabilecek kadar çeşitliler. Umarız, potansiyel yeterince kinetiğe dönüşebilir.


Seyirci desteği? Senelerdir birinci lig özlemi çeken Daçka taraftarı, Sarıyer'deki Ayhan Şahenk Salonu'na akın edecektir kuşkusuz. Dediğimiz gibi, tek kulvarda mücadele etmek, bu sene herkese yarayacak; hem oyuncuya, hem de seyirciye.



TBL için ilk beş: Mehmet - Greer - Seibutis - Shurna - Ermal

İdeal beş: Mehmet - Gordon - Seibutis - Ermal - Vidmar


(23 Ekim 2014)

 
 
 

Comments


Öne Çıkan Yazılar
Eski Yazılar
Arşiv
Etiket İle Arama
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square

İLETİŞİM İÇİN:

Başarıyla iletilmiştir!

OLASI TAKİPLER İÇİN

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2013 by İmlâcı (Orhan E. Özenç) Tüm hakları saklıdır.

bottom of page