top of page

İmlâcı'dan (Orhan E. Özenç) basketbola dair satırlar...

Search

Beşiktaş İntegral Forex 2014-15 Sezonu İncelemesi

  • thegevshek
  • Oct 22, 2014
  • 7 min read

BEŞİKTAŞ INTEGRAL FOREX


Kerem Tunçeri - Muratcan Güler - Mehmet Ali Yatağan* - Enes Taşkıran - Caner Erdeniz - Cem Coşkun - Doğukan Şanlı - Engin Atsür - Chris Lofton - Doğan Şenli - Ryan Broekhoff - Tyler Stone* - Patrick Miller - JaJuan Johnson - Hilton Armstrong - John Holland şeklinde bir kadroyla geliniyor yeni sezona. Evvela belirtmemiz gereken bir husus var: bu takım, bu sene, Yiğiter Uluğ imzalı bir takım. Uluğ'un portföyünden seçilen ve nokta atışı şeklinde kadroya katılan isimler henüz takımı istenen seviyeye çıkaramadı, bunun en büyük sebebi de yeni ve iskelet teşkil edecek oyuncuların hemen hepsinin henüz çok genç ve tecrübesiz olması, çoğunun ilk profesyonel ve uluslararası basketbol tecrübesinin burada bu sene yaşanacak olması, ve Patrick Miller'ın sakatlığının tüm planları bir süreliğine erteleyecek olması. Ezcümle, halihazırda, takımın en büyük sıkıntısı süreklilik ve istikrar. Beşiktaş'ın ne zaman neyi yapacağını, neyi ne kadar süreyle iyi devam ettirebileceğini hiç kimse bilmiyor. Dolayısıyla, her maç onlar için ayrı bir macera. Her ne kadar oyuncuların rolleri çok belli olsa da, takımın oyun yapısı, kimliği, karakteri henüz oturmuş değil; zira takım henüz birlikte oynamaya alışabilmiş değil. Bunun sonucunda ortaya çıkan netice şu: hem ligde, hem elendikleri Türkiye Kupası'nda, hem de Avrupa'da can sıkıcı, beklenmeyen ve kadro kalitesine yakışmayan, hayal kırıklığı teşkil eden ucuz mağlubiyetler. Bu hem moral bozuyor, hem de kafada soru işaretleri bırakıyor. Eğer bir çıkış yapacaklarsa, bu yüksek ihtimalle sezonun ikinci yarısında gerçekleşecektir.


Kısalarla başlayalım; oyun kurucu pozisyonunda ilkin, bilhassa ligde ses getirecek bir 'run'n gun' oyun tarzını benimseyen Patrick Miller var; gelgelelim, elindeki kırık sebebiyle bir süre takımdan ayrı kalacak. O yokken, takım ihtiyar kurt, yıllanmış şarap Kerem Tunçeri'ye ve uzun süre sonra yeniden kendi kalibresinde performans sergileme imkanı bulacağı bir yapıya ve takıma gelen Engin Atsür'e emanet. Bu iki isim de, olgun oyun karakterleri ve kişilikleri ile kadroya hem ağabeylik yapacaklar, hem de oyunun sıkıştığı anlarda gerek yaratıcılıkları, gerek şutları gerekse penetreleri ile oyunu açacak hamlelerde tetiği çekecekler - tıpkı 1-2 numarayı birlikte oynayabilen ve yaşına bakmadan her maç canını dişine takan joker Muratcan Güler gibi. Kerem'in ayakları yavaşlasa da, uluslararası seviyede kalıplı fiziği ve iyi yer tutması sayesinde halen daha kalburüstü bir savunmacı olduğunu bize bu yaz milli takımda yeterince kanıtladı. Yorgun döndüğü milli takımın asist yükünü de (benchten gelmesine rağmen) çeken oyuncuların başında gelen Kerem, derin tecrübesi ve kalitesiyle elbette lig ve Eurocup için yerinde bir tercih. Tıpkı onun gibi, bireysel oynamaktan evvel takımı düşünen Engin'in de hem hücumda hem savunmada gereken katkıyı yapması hiç de zor değil. Tek sorun, Engin'in müzmin bir sakat olması, Kerem'in de yaş itibariyle artık sakatlığa yatkın hale gelmesi. Miller da halihazırda sakatken, onların kendilerine çok iyi bakması şart. Çünkü Can Akın bu takımdan gittiğinden beri (daha doğrusu, sakatlandığı zamandan beri) bu takım bu kadar etkili bir oyun kurucu rotasyonu görmedi, ve en büyük şansları da, bu pozisyonda çaylakların bulunmaması. İşler zor giderken, herkes teklerken, en azından buraya güvenebilirler. Peki Mehmet Ali Yatağan veya Enes Taşkıran süre bulur mu? Kolay değil, anca, birilerinin sakatlanması lazım (umarız bir ara yol mümkündür). Keşke Mehmet Yağmur da gönderilmeseydi...


Şutör guard pozisyonu da, Miller'ın sakatlığıyla azalan şutör sayısını John Holland ile takviye etmelerinden beridir çok daha hücuma yönelik bir hale gelmiş durumda. Holland, genç yaşına rağmen İspanya tecrübesi olan, NCAA çıkışlı bir isim ve San Antonio son dakikada onun kontratını feshedince, soluğu doğrudan Beşiktaş'da aldı. Özellikle büyük maçları oynamaya ve sorumluluk almaya alışık bir yapısı var, ayrıca takımın oynamasını da sağlayan oyun kimliğiyle, Miller'dan beklenen top dolaştırma - pas trafiği katkısını da verebilir, zira sadece atmaya odaklı olmayan bir isim. Onun için, Banvit'li Mejia'nın muadili diyebiliriz şimdiden. Etkisini bilhassa Avrupa'da hissettirecektir. Ayrıca Holland'ın katılması, kritik toplarda Lofton'un üzerindeki baskıyı da azaltacak ve rakip savunmanın dikkatini bölüştürecektir. Chris Lofton, yine 2 numarada ilk tercih, ayrıca Avrupa'da Holland ile yan yana oynayabilirler; ki bu durumda, geçen sene Lofton'ın Perkins ile kurduğu işbirliğinin de üzerine çıkacaklardır. Bu isimler, set hücumu kötüye giderken ortaya çıkıp beklenmedik yerlerden (şut üzerinden) sayı üretebilen, rahat nefes aldıran isimler. Gelgelelim, elleri soğukken inatla şut sokmayı denemeleri maç bile kaybettirebilir takıma. Dolayısıyla, alternatif sayısının artması, Lofton'ın sazı eline alma gereğini de azaltacak ve takıma olumlu yansıyacaktır. İki isim de şut ve potaya drive konusunda ele avuca sığmaz isimler, ama Holland daha çok güven teşkil eden bir isim gibi duruyor şimdilik. Bu iki ismin dışında Muratcan Güler de sıra dışı ve rakibe ters gelen oyun kimliği ile yine rotasyona derinlik aşılayacak. 19'luk genç Doğukan'ın, Kartal'ın aksine herhangi bir takıma kiralanmaması ne kadar doğru bir hamle, orası tartışılır. Zira bu rotasyonda şans bulması çok zor.


Kısa forvet, Broekhoff'un geçen senenin ikinci yarısındaki performansını yakalaması halinde takımın en kuvvetli bölgesi olmaya aday. Broekhoff, genç yaşında takıma liderlik edebilecek seviyeye geldi ve bu seneki dünya şampiyonası tecrübesi sayesinde görev adamlığını da öğrendi. Onun tıkır tıkır soktuğu üçlükler ve herkes onun şuta yönelmesini beklerken dağıtacağı sürpriz paslar, yine rakiplerin en büyük baş belası olacaktır. Triple-double potansiyelli Broekhoff'un yanı sıra, özellikle atletizmi ile dikkat çeken ve hem 3 hem de 4 numarada boy gösterebilecek Tyler Stone'un da enerjisi ve fiziğiyle birebir hücumlarda avantaj sağlayacağını ve hızlı hücumları affetmeyeceğini söyleyebiliriz. Fakat, Broekhoff ne kadar iyi bir savunmacı ve istikrarlı bir oyuncu ise, henüz 23 yaşında olan ve ilk profesyonel tecrübesini Beşiktaş'ta yaşayacak olan Stone da, bloklar hariç, savunmayı bir o kadar ihmal eden ve istikrarsız bir isim. Stone'u sadece tamamlayıcı bir parça, daha doğrusu klasik bir ABD'li oyuncu gibi görmekte ve beklentileri buna göre oluşturmakta fayda var. Caner Topaloğlu'nun başka takıma (İBSB) transferi sonrasında takıma monte edilen Caner Erdeniz ise benchten gelecek, fakat fiziği Stone'un tam tersi olduğu için, evvela savunma odaklı oynayarak Stone'dan doğan savunmacı boşluğunu kapatacak, ve pas trafiğini besleyecek. Dar hücum silahı yelpazesi, onun aldığı süreleri aşağıya çekebilir, lakin bilhassa ligde, kritik anlarda rakibin dinamosunu savunmak için önemli bir tercih olacaktır. Holland'ın da zaman zaman 3 numaraya çekilmesi mümkün, keza Holland'ın yetenekleri ve fiziği burada da oynamasına elverişli. Eğer Stone'un, gelişmesi için Denizli Basket'e kiralanması kesinleşirse, o vakit burası Broekhoff - Holland ikilisine ait olacaktır. Zorda kalınırsa, Muratcan bile burada düşünülebilir.


Uzun forvet ve pivot pozisyonlarını birlikte incelemekte fayda var. Dört numarada, takımın bu sene ana hücum silahı ve sürükleyici kuvveti rolünü oynayacak olan NBA ve İtalya patentli JaJuan Johnson ilk tercih. Yedeği ise, 19'luk genç Mehmet Şanlı. Çok kalıplı bir oyuncu olan Mehmet bu sene İBSB'ye kiralanması gündemde bir isim; takımda yer alırsa, o ve 5 numaradan 4'e de kayabilecek Doğan Şenli, bu sene eser miktarda süre bularak oyunlarını bir basamak yukarıya geliştirebilirler; fakat hücumda değil, daha ziyade savunmada sorumluluk alacak ve çoğunlukla boş toplarda şanslarını deneyeceklerdir. Johnson, şu ana dek takımın en skorer ismi oldu; açıkçası, ligde çok faydalı olacağı aşikar, fakat Avrupa'da yaratacağı etki henüz bir soru işareti. Klasik bir 4 numara olan ve atletizmini de olumlu kullanmasını bilen Johnson, savunma yapmayı da çözebilirse, eforlarının karşılığını almaya başlayacaktır. Savunması, onun ve takımın Avrupa'da gideceği noktayı belirleyecek. Johnson yırtıcı, ama Hilton Armstrong hiç de yırtıcı sayılmaz: 5 numarada, Vidmar'dan beridir etkili, ses getirecek ve fark yaratacak bir pivot bulamayan Beşiktaş, Colton Iverson'dan doğan boşluğu, NBA'de aradığını bulamayan Hilton Armstrong ile kapatmaya çalışacak. Artık veteran seviyesine ulaşan Armstrong'un etkileyici veya fark yaratan herhangi bir yönü yok, zaten as hücum silahı da değil ve pota altında sınırlı top alacak, az beslenecek; öte yandan, görece sıradan fiziği - atletizmi ve vasat takipçiliği yüzünden savunma ve ribauntlar konusunda da pek etkili olamadığı için, ortalamalarının göz alıcı olmasını beklemek hata olur. Öyle görünüyor ki, Armstrong sadece geçici bir çözüm, aranan tarzdaki pivot bulunana kadar onunla, ve yedekleri Cem Coşkun ve Doğan Şenli ile idare edilecek. Cem TBL'nin alışılmış bench ısıtan pivotlarından biri; genç Doğan'a bir parantez açmakta fayda var. 2.05'lik boyu ile genelde 4 numarada tercih edilecektir, ama asıl pozisyonu pivot ve bu pozisyon için undersize kalması, onun ikinci bir Mustafa Kemal Bitim vakası olması ihtimalini kuvvetlendiriyor. Bir an evvel ayaklarını çabuklaştırıp hız ve çeviklik kazanması şart, yoksa sadece orta düzey takımlarda ve bench oyuncusu olarak kariyerini sürdürebilir hale gelir. Dolayısıyla, 4 numarada Mehmet, 5 numarada ise Cem onun bir adım önünde yer alıyorlar. Pivot pozisyonu, oyunun her iki yönünde de, takımın tartışmasız zayıf karnı durumunda.


Özetle, takımın bu sene sadece bir son sıra play-off takımı olacağını düşünüyorum. Ligde ilk 8'e girmeleri kuvvetle muhtemel, ve bence 6. - 7. sıra mücadelesi vereceklerdir. Avrupa'da ise üst turu görebilirler, ama ötesi zor. Dediğimiz gibi, istikrar, anahtar sözcük ve Beşiktaş henüz ne hücumda ne savunmada o kapıyı açacak anahtarın kalıbını dökebilmiş değil. Dolayısıyla, onların bir anda 20 sayı geriye düşmesini ve daha sonra birden 18-0'lık seriler yakalayarak geri dönmelerini, veya 15 sayı öne geçip son periyotta 3-22 gibi seriler yiyerek mağlup olmalarını sıklıkla seyredeceğiz. Güdülenmeyle oynamak iyidir, ama oturmuş bir takımsanız. Serseri mayınsanız, her durumda, önce kendiniz için tehlikelisinizdir. Birisi susunca diğeri konuşuyorsa, takım oturmuştur. Herkes aynı anda bir ağızdan konuşuyor veya herkes aynı anda susuyorsa, o zaman kaderiniz hep sallantıdadır. Koç Ahmet Kandemir'in de olgunlukta bir basamak yukarı tırmanması gerekiyor bu yüzden. Oyuncu tercihleri çok sorunlu değil, ama kritik anlarda maçı kurtaracak veya çevirecek hamleleri yapmakta yetersiz kalması, onun tecrübesinde ve seviyesinde bir koça yakışmıyor. Hakemlerle didişmesi normal, ama evvela ödevini yapması gerekir. Gelişime kapalıymış gibi görünerek hem oyuncularının saygısını küstürüyor, hem de takımı ve kendisini beklentilerin altına düşürüyor. Bu takım ikili oyunları Johnson ve Kerem-Ender-Muratcan varken tıkır tıkır oynayabilir, ama beş oyuncuya birden top değdirecek pas trafiklerine dayanan setleri kaldıramazsa şaşırmayalım. Armstrong'un yerine mesela Ermal gibi bir pivotumuz olsa, işler çok değişirdi, orası kesin. Takım savunması şart, çünkü birebir savunma düzeyi kötü ve genç oyuncuların gençliklerinden faydalanmak lazım. Özellikle de Kerem, Engin ve Muratcan'ın yavaşlayan ayakları sebebiyle penetreleri savunmaları zorlaşacak, adam değişmelerini daha iyi yapacağız derken içeri kapanıp dış şutörleri boş bırakmak canlarını fena yakar. Dolayısıyla, boyalı alanı ve pota altını kaplayacak ve alan açacak bir pivotu transfer etmeleri her şeyi kolaylaştıracaktır. Takım çok top kaybediyor, takım çok dengesiz bir kimlikte... Bu kadro ile devam ederlerse, savunmayı istenilen seviyeye çekmek pek mümkün olmaz. İyi pasör ve şutör kısalar ve Johnson gibi patlayıcı gücü yüksek, yırtıcı ve etkili bir skorer uzunları var. Hücumda 3, savunmada 5 oyuncu ile oynamaları lazım. Bu da, takımı herhangi bir maçın favorisi haline gelmekten alıkoyuyor elbette...



TBL için ilk beş: Kerem - Engin - Holland - Johnson - Armstrong

İdeal beş: Kerem - Lofton - Holland - Johnson - Armstrong


(22 Ekim 2014)


*Not: Takıma sonradan dahil olan Kenan Bajramovic'e de değinelim. Geçen sene BJK'yı özellikle Avrupa'da sırtlayan Bajramovic, tecrübesi, pota altı sezgileri, boyalı alan hücumu, ligi iyi tanıması ve savunma yapmaktan kaçmaması sebebiyle güvenilir bir bilek; fakat yavaş ve hantal kalan ayakları ve ribauntlardaki konsantrasyon eksikliği sebebiyle 30 dakika boyunca sahada tutulabilecek bir isim olmayacak. Bajramovic'in yeniden transfer edilmesi ile, Mehmet Şanlı'yı İBSB'ye gönderen Beşiktaş, Johnson'ı daha iyi yedekleyip, Armstrong'un pota altında daha rahat oynamasını sağlayacaktır, Avrupa'da da kolay maç kaybetme ihtimalini azaltacaktır, fakat takımı istenen seviyeye ulaştırmak için ihtiyaç duyulan parçanın Bajramovic olup olmadığını da sadece izleyerek görebileceğiz.

 
 
 

Yorumlar


Öne Çıkan Yazılar
Eski Yazılar
Arşiv
Etiket İle Arama
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square

İLETİŞİM İÇİN:

Başarıyla iletilmiştir!

OLASI TAKİPLER İÇİN

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2013 by İmlâcı (Orhan E. Özenç) Tüm hakları saklıdır.

bottom of page