Anadolu Efes 2014-15 Sezonu İncelemesi
- thegevshek
- Oct 20, 2014
- 6 min read
ANADOLU EFES
Dontaye Draper - Doğuş Balbay - Matt Janning - Birkan Batuk - Okben Ulubay - Furkan Korkmaz - Stratos Perperoglou - Cedi Osman - Cenk Akyol - Dario Sariç - Milko Bjelica - Deniz Kılıçlı - Nenad Krstic - Stephan Lasme - Emircan Koşut - Efekan Coşar şeklinde bir ekiple geliniyor yeni sezona. Gloria Cup'ta iyice bir gördük ki, Janning henüz takım oyunu içerisinde değil, kafasına göre katkı yapıyor. Yani kabahat onda değil, henüz takımdaki rolü ve hücumda ne şekilde davranacağı koç tarafından kesinleştirilmemiş, mevzu bu. Draper, Euroleague söz konusu iken, en üst seviye, yani elit bir pg değil, ama o seviyenin hemen bir basamak altında. Real Madrid'deki yedeklik zihniyetinden kurtuldukça açılacaktır (kendisi, her maç 10 sayı 5 ribaunt 5 asist kalibresini tutturabilen bir oyuncu, bilhassa Hırvatistan tarzı bir oyun yapısı varsa takımda). Onu muhteşem şekilde tamamlayacak bir Doğuş ile yedeklenmesi de cabası. Draper, savunma ribauntlarında çok etkin olsa da, Doğuş kadar iyi bir takipçi ve savunmacı değil. Dolayısıyla Draper - Doğuş işbirliğinin uyumluluk derecesi çok can yakacak. Bu yanacak can Efes'in de olabilir, rakiplerin de olabilir. 2-3 numara hem çok kalabalık, hem de çok verimli bir memba. Hazırlık maçlarında coştukça coşan bir Cedi - Furkan ikilisi varken, diğer isimlerin aldığı her dakika bana acı verecek, açık söylüyorum. Okben de biraz olsun kıvama gelirse, Janning'in akıbeti 3 numaraya kaymak olabilir, uyarmadı demeyin.
Eğer Janning'i azami fayda ile kullanabilirlerse, niyetlendiği an orta ve uzun mesafeden leblebi gibi şut sokacak bir minik İbrahim Kutluay figürü yaratabilirler. Avrupa arenasında bu fevkalade değerli ve elzem bir iktisap. Üç numarada Cedi ve (iyileşmiş bir) Birkan, takımın hücum ve savunma akışında bülbül gibi şakır, yağ gibi kayarlar. Onlar, hem penetre, hem pas hem de şut tehdidi olan oyuncular, bu yüzden rakip hiçbir şekilde onları boşlamaya cesaret edemez. Elleri sıcakken, her maç 7-8 sayı barajını aşmaları mümkün. Türk olmaları da (kontenjan uyarınca) ayrı bir avantaj. Cenk'in neler yapacağını merak ediyorum açıkçası. Bana kalsa, böyle bir oyun düzeninde Cenk çok hantal ve verimsiz kalır, daha doğrusu, onun başka oyuncuların ötesinde fark yaratacak bir noktası olmaz, dolayısıyla kadroda olmasa daha iyi bile diyebilirim. Deniz Kılıçlı onun yerine bol bol şans bulmalı, özellikle de 3 numarada.
4 numara ise, medar-ı iftiharı olacak Efes'in. Dario Saric'i ne yazık ki çok tutamayacaklar ellerinde, çünkü o yetenekle, bir de İvkovic onu bir numaralı hücum silahı yapmışken, Saric'i NBA'den veya Euroleague'in tepedeki 4-5 ekibinden kurtarmak mümkün olmayacak. Üstüne üstlük, Antep maçında kadroya alınmama faciasından sonra ailesinin yaptığı açıklamalar sonucunda kontratının feshedilme tehlikesi bile ortaya çıktı. Özetle, 4 numarada Scottie Pippen kadar esnek ve etkili oynayabilen bir uzun var, kıymetini bilebilirlerse ne mutlu Efes'e. Evvela Saric ve Lasme ikilisi sahada olacak, işler ters giderse, ortalama bir hücum ve kalburüstü bir pas ve savunma silahı olarak Milko Bjelica sahne alacak, ki artık takımla uyumu çok üst düzeyde, hazırlık maçlarında bunu daha da net gördük. Asıl kazanç ise, Saric'te bir bocalama-sıkıntı olması halinde, şu an Avrupa çapında bir elit uzun olan, Olimpiakos ve Panathinaikos ile toplam üç Euroleague şampiyonluğu görmüş bir Perperoglou'nun devreye girecek olması. Bu senenin anahtarı, emin olun Perperoglou. Zor anlarda, gördük ki, ondan başka eli titremeden oynayabilecek çok az isim var burada. (Furkan, Kristic ve Lasme de korkusuz oynar, ama elleri Perperoglou gibi daima sıcak değil). Hem 3 hem de 4 numarayı kotarıp üst seviyeye çıkabilen Perperoglou, büyük maçlarda, takımın hücumdaki sigortası olacaktır.
Perperoglou takımda olduğu için, Avrupa'da en azından son 8 görecekler bence. Daha da ötesi, Lasme gibi Avrupa için muazzam bir hücum-savunma-atletizm-sertlik kaynağı var takımda, ki şahsi fikrim, onun ilk beş başlayacağı, yaşlanmaya başlayan Kristic'in ise, bu seneki Dünya Şampiyonasında olduğu gibi, yedekten renk katacağı. Ivkovic bunları çok iyi ayarlar. Eğer Kristic sakatlanırsa, o zaman Emircan'ı izleriz. Emircan, bir an evvel Ömer Aşık ve Enes gibi güç, atletizm ve hız kaybetmeden fiziğini geliştirmeli, kalınlaşmalı. Efekan ise, sanırım, benche mahkum edilecek. Oysa verseler Eskişehir veya Royal Halı Gaziantep'e, o da bol bol oynasa... Öyle işte...
Lasme-Saric ikilisi, Saric-Kristic ikilisinden daha evla. Burada, Bjelica-Kristic, Bjelica-Lasme ve Perperoglou-Lasme ikilisi de rakibe farklı anlarda farklı sıkıntılar yaşatacaktır, yani hem hücumda hem de savunmada pota altı bol kombinasyon ve alternatifi haiz. Bir tek, Perperoglou-Kristic ikilisinin ne yapacağını hiç kestiremiyorum. Muhtemelen, zor maçlarda hücumda çeşitlilik yaratmak için bu ikili aynı anda sahaya sürülebilir, ama takım, savunmada çok sırıtmaya başlar. Dolayısıyla, kritik bir-iki hücum boyunca yanyana kalmaları, ardından rotasyonun değişmesi daha muhtemel.
Yedekten Cedi-Furkan gelecek. Ligde şu ana kadar ilk beş de çıkabildiler, süre de aldılar. Keşke ilk beşte hep onlar olsa... Savunma için Doğuş-Cedi-Birkan-Bjelica-Lasme beşi ideal. Tek sıkıntı, Perperoglou doğru yerde topla buluşturulmazsa, hücumda işler zora girdiğinde tıkanma ihtimalleri. İşte bu yüzden, Janning'e bir an evvel alışmaları lazım. Janning, adeta bir Damir Mrsic-Willie Solomon karışımı, o yüzden, akıllı olup takıma onu monte etmeye baksınlar. Takımda çok cici savunmacılar, Furkan ve Cedi gibi de jokerler var. Fakat takım halinde nasıl hücum ve savunma yapılacak, onu hep birlikte göreceğiz. En büyük sorun, hücum ve savunma katkısını aynı isimlerden alamamaları. Hemen herkes tek yönlü oynuyor bu kadroda, en önemli istisnası ise Lasme.
Şu anki oyunlarını özetleyecek cümle belli: "Takım bahane, Saric şahane..". Gerçekten de, takımda hücum setlerini üzerinden döndürdükleri Saric varken başka boyuttalar, yokken işler sarpa sarıyor. Takım hücumunda doğru tercihler yaptıklarını veya bırakın %100'ü, oyuncularından hücumda ve savunmada istedikleri düzeyde bile verim aldıklarını söylemek çok zor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, Draper'ın 1. oyun kurucu olmaya tekrardan alışması zaman alıyor geçen seneki Real Madrid deneyiminden sonra; yine yukarıda değindiğimiz gibi, Doğuş'un oyunu tek yönlü olmaktan kurtulamasa da, Draper'ın savunma yönü daha kısıtlı olduğu için Doğuş bol bol dakika alacaktır ve böylesi anlarda hücumunu da istediği seviyeye taşıması elzem. Ne var ki, her iki oyuncu da, saf ve etkili bir oyun kurucu kadar vizyonu, oyun görüşü ve yaratıcılığı gelişmiş türde isimler değiller, burası gerçek. Janning de henüz takıma adapte olamadığı için o yükü azaltamıyor, pg'lere bol asist imkanı sunacak şekilde şut pozisyonu alamıyor. Özetle, Efes her maç kolayca yenebilir veya yenilebilir, yani henüz bir istikrar yok. Ama, her şeye rağmen takımda Lasme-Bjelica-Saric-Kristic dörtlüsü var. Gelgelelim, Gloria Cup bir yana, Antep maçında 4 hatta 5 kısa ile ve sadece dışarıdan oynayan bir rakibe yenilmeleri, kolay kabullenilebilir bir hadise değil. Antep'in yaptığı kural hatasından ötürü Efes hükmen galibiyetin tescili için başvursa da, 10 kişi oynamış bir Antep'e yenilmelerini nasıl izah edecekler? Üstelik sahada as kadrodan Saric yoktu bir tek! Ayrıca Trabzonspor karşısındaki halleri de içler acısıydı, tıpkı Kazan maçının son periyodunda döktükleri ecel terleri gibi. Acaba konu sistem mi, oyuncular mı, yoksa koç mu?
Burada duralım. Ivkovic ile ilgili söylenmesi gereken şeyler var, ve bu hafta içerisinde daha da kabardı bu liste. Öncelikle, Ivkovic'in yönetim, oyun ve oyuncu tercihleri ile ilgili sabıkalarından yola çıkarsak, bir vakitler (2012) Dragan Labovic'in de söylediği gibi (http://en.wikipedia.org/wiki/Dragan_Labovi%C4%87), Ivkovic, milli takım düzeyindeyken sadece 1 ve 5 numaralarının üzerinden, kulüp takımları seviyesindeyken ise 1-2 ve 4 numaraları üzerinden oynamayı âdet edinmiş ve gerek bu sistem tercihlerine gerekse oyuncu rotasyonuna dair inatçı, hatta kinci denilebilecek tercihleri yüzünden büyük sorunlar yaratan bir koç. Başarı kazanmasını biliyor, ama başarıya giden yolda fazla fazla masraf yapmaktan ve kimi oyuncuları gözde ilan edip kimilerini de oyundan soğutmaktan kaçınmadığı da aleni ve aşikar bir gerçek. Furkan ve Cedi'nin aldığı süreler, bulduğu şanslar ve oyun planları içerisinde elde ettikleri roller gerçekten büyük bir kazanç, öte yandan Doğuş'un Kazan maçında maruz kaldığı muamele başta olmak üzere, koçun oyunculara yaklaşımı kafa karıştırıcı bir düzeye geçmiş durumda. Takımda Efekan, Deniz ve Emircan'ın bulacağı süreler ne yazık ki çok kısıtlı olacak. Diğer oyuncular üzerine kurulan hücum ve savunma setleri-düzenleri ne kadar derin, zengin ve bu düzenlerde ne kadar ısrar edilecek, işte bunu bilemiyoruz. Dolayısıyla, işler zora girdiğinde, diğer oyuncuları ve rolleri bir kenara atılarak, sadece Kristic-Perperoglou-Saric üçlüsünden derman dilenebilirler. Bu konuda koçun sabrı ve başarıya hangi yoldan (bireysel veya takım olarak) varmak istediğine dair tercihleri anahtar rolü oynayacak. Çünkü özetle, bu kadroda, takımı beklentileri taşıyacak ölçüde ve kalibrede dominant bir yıldız oyuncu yok, yıldız adayları, rol oyuncuları ve en iyi yıllarını geride bırakmış tecrübeli, kalburüstü Euroleague veteranları var.
Bu arada, haberlerde gördüğümüzün aksine, Donnie McGrath ile anlaşarak oyun kurucu açıklarını kapatacaklarını kimse iddia edemez, çünkü seyrettiğimiz kadarıyla (aşağıda videosunu bulabilirsiniz) McGrath kesinlikle takımı oynatmaya yönelik bir oyun kurucu değil, tüm yaptığı birebir hücumları ve şutları bitirmek olan bir isim, yani Janning'in 1 numaradaki hali. Peki, Janning varken McGrath'e gerek var mı? Ivkovic'in ne oynatmak istediğini bilmediğimiz için, bekleyip göreceğiz. Ama bir Kerem Tunçeri çok yaraya derman olabilirdi mesela bu sene.
İlk beste, yani savunma için ne yapacakları belli. Sıradaki şarkı, hücumda teklememek.. İlk nota: set hücumunu geliştir, veya otur Motion Offense çalış..
Euroleague'de İdeal Beş: Draper - Janning - Perperoglou - Saric - Lasme.
Ligde Muhtemel İlk Beş: Draper - Cedi - Birkan - Saric - Lasme.
Donnie McGrath'in PAOK görüntüleri:
(20 Ekim 2014)
Comments