top of page

İmlâcı'dan (Orhan E. Özenç) basketbola dair satırlar...

Search

2014 FIBA Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonası Ön İncelemesi

  • thegevshek
  • Sep 27, 2014
  • 13 min read

Toplamda 16 ekibin ülkemizde mücadele edeceği FIBA Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonası, bugün başlıyor. İstedik ki, gözlerin nice bireysel (Yacoubou, L. Jackson, Ndongue, Cambage, Verameyenka gibi) ve takımsal (Rusya başta olmak üzere) eksikliği arayacak olmasına rağmen, şampiyonada heyecan had safhada yaşanacağından, hepimizin elinin altında, mücadele ve turnuva hakkında elle tutulur bir rehberi bulunsun; ve dolayısıyla sıra geldi, ekiplerin ön incelemesine..


A Grubu: Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Japonya, İspanya

Tartışmasız ölüm grubu. Japonya hariç tüm ekiplerin grup liderliği için kıyasıya mücadele edeceği maçlar oynanacak.


Brezilya: Pota altında, Damiris Dantas, Nadia Colhado ve Erika de Souza gibi WNBA yıldızlarına sahipler, ve bu isimler artık tam kıvama gelmiş vaziyetteler. Bilhassa Souza gibi double-double'cı bir pivotun varlığı yüreklerine umut serpiyor. Açıkçası, bu turnuvayı sadece 2016 Rio Olimpiyatları'na hazırlık olarak görmüyorlar ve tamamen madalyaya odaklanmış haldeler. Bir numarada, yılların yıldızı 35'lik Adriana Pinto ve ondan bayrağı devralacak genç Taina Paixao gibi oyun kurucuları var, ayrıca benchte Debora Costa da hazır bekliyor. 2-3 rotasyonunu daha ziyade penetre seven isimlerle dolduruyorlar, şutu seven 1 numaralara nazaran daha az şut tercih eden Jaqueline de Paula, Tatiane Pacheco ve Patricia Teixeira var bu bölgede. Genç Isabela Ramona'ya da rakiplerin bir göz atması şart, bu oyuncu sağı solu belli olmayan bir oyun yapısıyla rakibi darmadağın edebilme potansiyeline sahip. Dört numarada ise, hem 3 hem de 4 numara oynayabilen ve rakibe eşleşme sıkıntısı yaratacak Clarissa dos Santos ile genç Joice Coelho mevcut. Bu isimlere, Dantas, Colhado ve Souza gibi WNBA uzunları da dahil olunca, en azından üçüncü sırayı kopartacaklarını düşünüyorum. Ama en zevklisi, onları Çekler'e karşı seyretmek olacak.


Çek Cumhuriyeti: 2010'un ikincisi olan kuvvet abidesi takım, yeniden 4 yıl evvelki gücüne kavuşmuş görünüyor. Eva Viteckova ve Jana Vesela gibi yıldız kalibresindeki tecrübe abidelerine tekrar kavuşuyorlar. Takımdaki yegane sıkıntı, Veronika Bortelova'nın emekliye ayrılmasının ardından iyi bir oyun kurucuya sahip olmamaları - ki Hana Horakova'nın da kadroda olmadığını ekleyelim. Souza'nın Brezilya için yarattığı etkiyi, burada, az kalsın sakatlık yüzünden turnuvadan mahrum kalacak olan tecrübeli BJK'lı Petra Kulichova sahaya koyacak. Kulichova, hepimizin aşina olduğu üzere, bir önceki turnuvada MVP'lik performans göstermiş çok tehlikeli bir oyuncu. Uzun rotasyonunun gerçekten de Brezilya'dan aşağı kalır yanı yok: iki metreye yakın Kulichova ve Vesela'ya, Alena Hanusova, Ilona Burgrova, Tereza Peckova da eşlik ediyor. Oyun kurucu sıkıntısından bahsetmiştik; kısalarda Katerina Bartonova dışında saf bir guard yok, onu yedeklemekten ziyade arkasını toparlayacak isim ise Romana Hejdova. Geçen şampiyonadan bu yana Ivana Vecerova gibi isimler de eksildi kadrodan; onun yerini, Michaela Stejskalova, Tereza Vyoralova, Katerina Sedlakova ve Katerina Elhotova ile dolduracaklar. Grup birinciliği için en güçlü aday, onlar. Ama bakalım, hesap ile kitap, parke ve maça ne kadar yansıyacak?


Japonya: Asami Yoshida'nın yokluğunda oyunu kimin kuracağını bilmiyorlar, biz de bilmiyoruz. Onlar da Çekler'in sıkıntısını yaşıyorlar, ve öteki pozisyonlarda oyun kurucu açığını kapatacak kalitede isimlere sahip değiller. Tüm yük, geçen şampiyonada süper skorer görevini gören Yuko Oga'nın sırtına yüklenmiş vaziyette. Kısa rotasyonunda Oga'nın dışında Kumiko Oba, Chinatsu Yamamoto, Michiko Miyamoto, Emi Kudeken ve Mika Kurihara, uzunlarda ise Moeko Nagaoka, Yuki Miyazawa, Ramu Tokashiki ve Maki Takada var. Takımın iki pivotu bulunuyor, 1.84'lük Yuka Mamiya ve 1.89'luk Asako. Forvetlerden Tokashiki'nin de arada pivota çekilmesi gerekecek, zira bu uzun rotasyonu ile ne Çekler'e, ne de diğer ekiplere diş geçiremezler.


İspanya: Geçen senenin şampiyonu, bu sene için biraz farklı bir iddiaya sahip. Her ne kadar sonuna dek madalya kovalıyor olsalar da, geçen seneki takımı biraz değiştirmeye ve gençleri yükseltmeye de karar verdiler. Böylelikle, Leticia Romero gibi bir yıldız adayını, Laia Palau, Lucila Pascua, Nuria Martinez ve Silvia Dominguez gibi veteranlarla harmanlama imkanları doğdu. Doğdu doğmasına da, acaba Sancho Lyttle, Alba Torrens, Laura Nicholls, Anna Cruz gibi muazzam yıldızlar varken, gençlere ne vakit sıra gelir? Sağ salim ve tam kadro buraya gelen İspanyollar'da, alıştığımız isimler yine hüküm sürecek: kısalarda oyun kurucu Dominguez, Romero, Martinez ve Cruz, forvette ise hem 2 hem 3 oynayabilen Palau, Marta Xargay, ve artık süperstar kalibresine geçen Torrens var; pivotlar ise evlere şenlik: Laura Nicholls ve Sancho Lyttle, üzerine Lucila Pascua ve Laura Gil.. Nicholls ve Lyttle artık maç çevirebilecek düzeye geldikleri için, grupta Brezilya-İspanya-Çek Cumhuriyeti uzun rotasyonları arasındaki mücadeleyi görmek çok keyifli olacak. Grup liderliği için Çekler ile limitine değin mücadele edecekler, ve bence, WNBA'den yorgun gelen yıldızları sebebiyle, ilk etabı 2. sırada tamamlayacaklar.


Tahmini sıralama: 1) Çek Cum. 2) İspanya 3) Brezilya 4) Japonya


B Grubu: Kanada, Fransa, Mozambik, Türkiye

Burası bizim köy, ev de bizim evimiz. Gelgelelim, en büyük madalya engelimiz ABD'yi pas geçebilmek için, evvela gruptan lider çıkmamız şart. Bu da demektir ki, kılıçlarımızı en çok Fransa'ya karşı bileyeceğiz. Öte yandan, emin olun, şans bu sefer bizden yana..


Kanada: Hem koç Lisa Thomaidis, hem de oyuncuların pek çoğu ilk kez bir dünya şampiyonasında mücadele edecek. Bu tecrübesizlik elbette olumsuz yansımalarını bir yerde (umarız evvela bize karşı) gösterecektir. Onların ilk hedefi, kazasız belasız şekilde Mozambik'i yenmek. Ardından başta geçen seneki FIBA Amerika Şampiyonası'nda fark yaratan 18'lik Kia Nurse olmak üzere Nirra Fields, Katherine ve Michelle Plouffe kardeşler ve Miah-Marie Langlois gibi gençlerine deneyim aşılamak gibi bir misyonları var. Eğer rüzgar onlardan yana eserse, bize ve Fransa'ya rakip olmaya çalışacaklar, ve bu o kadar da kolay değil. Grupta 3.lük yaşamak için, ellerinde gereken kadro mevcut: kısalarda Nurse, Fields ve Langlois'e ek olarak, Shona Thorburn, Courtnay Pilypaitis, Kim Gaucher gibi tecrübeli kalantorlar, uzunlarda ise Plouffe kardeşlerin yanı sıra Lizanne Murphy, Tamara Tatham, Miranda Ayim bulunmakta. Ayim ile Plouffe kardeşler, aynı zamanda takımın tek ari pivotu Krysten Boogaard'ı da yedekleyecekler. Savunma düzeylerini de, hücum potansiyellerini de merakla bekliyorum, zira bu görünümleriyle bence bize karşı 70 atıp yenilirken, Mozambik'e 50 atıp kazanmaları muhtemel.


Fransa: Son yılların en kuvvetli takımlarından biri Fransa; geçen sene bizim de canımızı yakıp kıran kırana geçen bir final ile ikinci oldular. Evvelinde yine Eurobasket ve Dünya Şampiyonaları'nda herkese kök söktürdüler. Ama, bu sefer hikayeleri farklı: Avrupa'nın en kudretli uzunlarından Sandrine Gruda burada, fakat ekürisi Isabelle Yacoubou bu sefer yanında değil.. Bu iki insan azmanının pota altındaki mücadelesi her türlü takdire şayandı, yokluğu turnuva zevkine gölge düşürdüğü kadar, bizim birincilik şansımızı da yükseltiyor. Ayrıca, Emmeline Ndongue'un yokluğu da başlı başına bir ağıt sebebi. Edwige Lawson-Wade de yaş haddinden emekli oldu sayılır, ve burada yok - tıpkı genç Jennifer Digbeu ve Elodie Godin gibi. Bu eksikliklere rağmen, 2012'den ve geçen seneki efsane ekipten point guard şef Celine Dumarc, şutör Emilie Gomis, forvetler Endene Miyem (ki Yacoubou yokken 4-5 oynayacaktır) ve Diandra Tchatchouang, guard Anael Lardy ve Gaelle Skrela, 4-5 oynayabilen Marielle Armant yine kadrodaki yerlerini almış vaziyetteler. Onların yanında guard Ingrid Tanqueray ve pivotlar Ana Cata-Chitiga ile Helena Ciak eşlik edecekler. Bu görünümleriyle yine çok kuvvetliler, ama en azından artık Nevriye'nin baş etmek zorunda olduğu titan pivot sayıları 2'den 1'e düşmüş durumda (dipnot: Yacoubou için Shaq'in dişi versiyonu, Gruda içinse Tim Duncan'ın dişi versiyonu dersek, Yacoubou'nun yokluğunun yaratacağı gedik daha net anlaşılabilir). Dolayısıyla, biz onları bu sefer geçebiliriz. Tek dikkat etmemiz gereken şey, şu cümleye kulak vermek: Fransa, hazırlık maçlarında ABD'yi yendi...


Mozambik: İlk kez bir dünya şampiyonasına geliyorlar. Pivotları Leia Dongue ve Deolinda Gimo dışında üstü düzey oyuncuları yok, fakat kadroda hemen hemen hiç genç oyuncuları da yok - 23'lük Leia Dongue, 24'lük Regina Mahoche, 25'lik Odelia Mafanela takımın en minikleri; Ana Flavia de Azinheira 37, Deolinda Ngulela ve Valerdina Manhonga ise 33'er yaşında. Kısalarda Filomena Micato ve Catia Halar'ın yanı sıra Anabela Cossa, Ngulela, Manhonga gibi oyunculara sahipler. Forvette Rute Muianga, Mhoche, Mafanela de Azinheira bulunuyor. Pivotlar Gimo ve Dongue ile tamamlanan rotasyonun, pota altı sertliği ile Kanada'ya zor anlar yaşatması olası, ama daha ileriye gidemezler.


Türkiye: Altın devrin son deminde bir madalya için buradayız. Evvela eksiklere bakalım: Nilay Kartaltepe, bir zamanların efsanesi Yasemin Horasan, 2011'deki gümüşün mimarlarından Nevin Nevlin ve nihayet Quanitra Hollingsworth bu kupada yoklar. Hazırlık turnuvasında epik bir maçın ardından uzatmada Avustralya'yı yenen kadromuza bakınca, Nevin ve Yasemin dışında diğer isimlerin eksikliklerini kapatabildiğimizi görüyoruz. Takım oyunuyla var olan ekibimiz, takım oyununun durduğu yerde devreye girecek çok sayıda bireysel yeteneğe de sahip, ve bu, madalya için gereken ölümcül karışımın ilk yüzü. İkinci yüzü, yani savunma direnci de bizde evvelden beridir bolca mevcut. İşte o yüzden, vakit bizim olmalı artık. Oyun kurucularımız dişi Allen Iverson, yani Işıl Alben ve Birsel Vardarlı Demirmen; Birsel bence topun el yaktığı anlarda Işıl'dan daha başarılı, o yüzden o anlarda Birsel sahada olmalı. Işıl'ın şutu Ender Arslan düzeyinde olsa da, vizyonu ve birebir hücum üzerinden potaya penetreleri gibi savunması da üst düzeyde, o da genel komutanımız olmayı sürdürecektir. Tecrübe abidesi ve yılların gediklisi Esmeral Tunçluer'in ise az sürede çok iş başaran ölümcül şutör göreviyle sahada yer almasını bekliyorum. Onun dışında 2-3 rotasyonunda gün be gün oyununu geliştiren Tuğba Palazoğlu (Şebnem'in yokluğunda tüm üçlükler öncelikle onun eline bakacak) bulunuyor. 3 numaranın esas isimleri ise, yine Esmeral-Nevriye-Şaziye jenerasyonunun sac ayaklarından birisi olan Şaziye İvegin ve aslen 4 numarada boy gösteren Bahar Çağlar. 4 numarada işimiz daha rahat: Bahar'a ek olarak Yasemin Begüm Dalgalar, Tuğçe Canıtez, ribauntlarıyla can veren Cansu Köksal var. Bittabi, takımın bir numaralı yıldızı, zevallerden sakladığımız Nevriye Yılmaz ve nihayet devşirme oyuncuda doğru tercihi bize gösteren Letoya (Lara) Sanders ile 4-5 numaramız rakip pota altında fing atacak. Nevriye, artık adını Avrupa efsanelerine yazdıracak seviyeye geldi, Avustralya maçının da kahramanıydı; eli titremeden istikrarlı biçimde tıkır tıkır orta mesafe şutu ve serbest atış kullanıyor, üzerine, bir oyun kurucu vizyonu ve pas kabiliyeti ile arkadaşlarını oynatıyor, tepeden potaya penetre edebiliyor, bunun yanı sıra henüz istikrarlı olmasa da üçlük atışlar da onun cephanesine dahil. El yakan toplarda sorumluluk almaktan hiç kaçınmıyor. Hem takipçi, hem ribauntçu hem de iyi ve zeki bir savunmacı. Umarız ondan en iyi şekilde faydalanabiliriz. Sanders ise takıma nihayet uyum sağladı, ve eğer Kaski'deki çizgisinin yarısını bile sergilerse, şaha kalkarız. En güzeli de, genç pivot Tilbe'nin bu isimlerle birlikte oynayabilme şansını yakalayacak olması.


Bu jenerasyonun emekliliği yakındır, sonramız meçhul, ve açıkçası karanlık. Dolayısıyla, varımızla, yoğumuzla burada mücadele etmeliyiz. Grup liderliğinin şu an favorisi biziz.


Tahmini sıralama: 1) Türkiye 2) Fransa 3) Kanada 4) Mozambik


C Grubu: Avustralya, Belarus, Küba, Güney Kore

Üst düzey mücadele görmek istiyorduk, bunu Avustralya biraz baltalayacak gibi:


Avustralya: En talihsiz takım, kuşkusuz onlar. Şampiyonanın ABD'den sonraki en büyük favorisi, takımı üzerine kurduğu oyuncusu Liz Cambage'i hazırlık maçlarında aşil tendonu sakatlığına kurban verdi. Aynı zamanda Lauren Jackson da sakatlıktan muzdarip olduğu için kadroda yok. Jackson, Cambage, Verameyenka ve Yacoubou gibi eksiklikler olunca, turnuvanın keşke'leri eğer'leri çoğalıyor tabi. Ben açıkçası, başta bu iki isim olmak üzere, herkesin tam kadro ve bu altın jenerasyonuyla geldiği ve titanların kapıştığı bir şampiyonayı izlemek için çok şeyimi verirdim. Cambage yokken, tüm oyun sistemi de değişecek, ve bunu ancak turnuva başlayınca oturtabilecekler. Cambage (ki 2 metrenin üzerindeki nadir bayan oyunculardandır) ve Lauren Jackson gibi üst seviye oyuncuların eksikliğine rağmen, WNBA yıldızı guardlar Penny Taylor ve Erin Phillips, muazzam şutör Laura Hodges, oyun kurucu Leilani Mitchell gibi çok sayıda kalbursütü silahları ile muhakkak can yakacaklardır. Pivotta Cambage yokken Marianna Tolo, Cayla Francis ve Natalie Burton ile mücadele edecekler. Kısalarda ve forvetlerde ise yukarıdaki isimlerin yanı sıra Belinda Snell, Rachel Jarry, Rebecca Allen ve Tessa Lavey gibi silahları mevcut. Avustralya, gruptan lider çıkacak ve yarı finale emin adımlarla gelecektir, ama Cambage'sız ve Lauren Jackson'sız bir Avustralya'nın, Gasol kardeşlerden yoksun bir İspanya tadı vereceğini de belirtelim (yani, madalya şansı artık biraz zora girdi).


Belarus: Onları dev yapan kadından, yani Anastasia Verameyenka'dan yoksunlar. Fenerbahçe'deki sözleşmesel durumu sebebiyle bizim gündemimizi de meşgul eden Verameyenka'nın yokluğunda, gruptan çıkma ihtimalleri bile zora giriyor. 2010'da 4. olan ve epey ihtiyarlayan ekibin mirasını WNBA'li süper pivot Yelena Leuchanka, guardlar (yorulmak nedir bilmez) Tatyana Troina, Volha Ziuzkova, Aliaksandra Tarasava ve Nadzeya Drozd, forvetler Nataliya Trafimava, Olga Vashkevich, Natalia Anufryienka, Tatsiana Likhtarovich ve Katsiaryna Snytsina devam ettirecek. Elbette Snytsina ve Leuchanka varken yine bir güç arz ediyorlar, lakin artık madalya adayı sayılmazlar.


Küba: Grupta 3.lük mücadelesi verecek ilk takım, Küba. Üst düzey oyuncu namına guard Oyanaisis Gelis, lider Yamara Amargo ve forvet Suchitel Avila dışında dördüncü bir isimleri yok, ayrıca takımda 1.85'in üzerine oyuncu olmaması da eksi bir etken. pota altında Marlen Cepeda, kısa-kalın Leidys Oquendo ve Clenia Noblet, forvette Arlety Povea, Fransy Ochoa, Tamiy Fernandez gibi isimlerler mücadele edecekler, guardlar arasında ise Anisleidy Galindo, Ineidis Casanova, Arlenys Romero var. Seyir zevki verirler mi? Her Latin ve Orta Amerika ülkesi gibi, muhakkak keyif verecekler. Geçen seneki FIBA Amerika'da kraliçe, onlardı. Ama başarı, zor.


Güney Kore: 2010'da 8. olan Güney Kore'de, geçen seneki Asya 2.liğini devam ettirme gayretleri had safhada. Tek bir özellikleri var ki, onları turnuvanın en ilginç ekibi yapıyor: takımın Kore dışında bir ligde mücadele eden tek ismi, aynı zamanda takımın (1.95 m ile) en uzun ismi, aynı zamanda da en genç ismi: Jisu Park, tamı tamına sadece 15 yaşında bir oyuncu olarak burada yer alıyor!! Yaş ortalaması 22 olan takımda Park dışında çok sayıda genç oyuncu var (Aran ve Boram Hong, Shin, Sodam Kim, Leeseul Kang, Seungah Lee ve Sion Kim gibi). Pivot Sooyeon Kim, forvet Younjoo Kim ve Heejin Choi, takıma ablalık edecekler. Ne yaparlar, 3. olabilirler mi, bilinmez, ama sadece Jisu Park'ı izlemek için bile ekran başında olmaya değecektir (Takımda onun dışında 1.85'i geçebilen oyuncu yok, bunu da belirtelim).


Tahmini sıralama: 1) Avustralya 2) Belarus 3) Küba 4) Güney Kore


D Grubu: Angola, Çin, Sırbistan, ABD

İşte güzel bir grup daha.. Çin - Sırbistan maçı epey çekişmeli geçecektir.


Angola: Süper yıldız potansiyelli gençler Rosa Gala ve Artemis Afonso haricinde dikkat çeken bir oyuncusu yok Angola'nın. Grubun sonuncusu olmaları şimdiden kesin gibi, ama aynısının benzerini erkekler takımı için söylüyorduk, sonra işler değişti. O yüzden, dikkatle seyretmek gerekecek Angola'yı. Eğer atletizm ve dinamizm başarı için anahtar etmense, Angola güzel bir rekabet seyrettirmeye gebedir. Takımın en yaşlısı, 34'lük forvet Nacissela Mauricio; ayrıca şutör Nguendula Filipe ve pivot Luisa Tomas da 30 yaşını geçkin isimler; kalan oyuncuların hepsi genç kategorisinde sayılır: oyun kurucuda Fineza Eusebio (24) ve Elsa Eduardo (25), iki numarada Afonso (21) ve Gala (19), forvette Helena Viegas (19), 4 numarada Ana Gonçalves (21), Sonia Guadelupe (29) ve Manuel Nadir (27), pivotta da Angelina Golome (26) mücadele edecek ve bize keyifli maçlar sunacak (diye umuyorum). Atletizmin kadın basketbolundaki yeri henüz belirgin ve net değil, dolayısıyla Angola bize beklenmedik performanslar seyrettirebilir. Ama akıbetleri, kuvvetle muhtemeldir ki, grup sonunculuğu olacak.


Çin: Zhao Shuang'ın kadrodan kesintiye uğraması çatlak sesleri arttırsa da, Çin, kadın basketbolunda her zaman iddiasını koruyan ve bu iddiayı sürdürmeye namzet kalitede bir ülke olduğundan, güçlerinden çok fazla şey kaybettiklerini söylemek gaflet olur. Kurt hoca Tom Maher'in öğrencileri arasında genç takımdan birlikte yükselen çok yönlü Li Meng - Yang Liwei ikilisi ve üst düzeydeki uyumları, kıvama gelmeye başlayan yetenek abidesi forvetler Gao Song ve Lu Wen gibi isimler mevcut. Takımın en yaşlısı, 29'luk forvet Ji Yanyan ile 28'lik uzun forvet Huang Jing; ekibin kalanının tümü 25 yaşının altında genç, istekli ve ziyadesiyle gelecek vaadeden isimler. Çin'in bir diğer özelliği de, turnuvanın en uzun boy ortalamasına sahip ekipleri arasında başa güreşmesi; öyle ki, en kısa oyuncuları, 1.75'lik oyun kurucuları Yang Liwei. Herkesin her pozisyonu oynamaya müsait fizik ve fundementale sahip olması, enerji dolu ve istekli gençlerin bu takımı taşıyacak olması, hep ölümcül artılar sağlıyor Çin'e; pota altı ve boyalı alan çevresini gayet sert ve sıkı savunabiliyorlar, ama çevik ve hızlı rakipleri karşısında, özellikle de alan savunmasında çok hantal kalabilirler, dolayısıyla, üç sayı çizgisinin gerisi onların savunmada zayıf karnı olacaktır. Pivotlar Huang Hongpin, Sun Mengran ve Zhang Liting'in her birisi 1.95'in üzerinde, kol açıklıkları da muazzam; 4 numarada Cheng Feng, Lu Wen, Huang Jing ve Gao Song, pek çok takımın 4-5 rotasyonundaki oyunculardan daha uzun ve kalıplı oyuncular. Aynı husus kısa forvetler Shao Ting ve Ji Yanyan, guardlar Li Meng, Chen Xiaojia ve Yang Liwei için de geçerli. Dolayısıyla, onların ABD ile mücadelelerini ayrı bir merakla bekliyorum. Bu gruptaki asıl rakipleri, Dabovic kardeşlerin önderliğindeki Sırbısitan olacak, ama onları geçmeleri için bu kadronun evvela tecrübe edinmesi lazım. Öte yandan, Sırbistan'ın sağı solu belli olmadığı için, kimi zaman maçları bizzat rakibe teslim eden Sırplar'ın tutumlarına göre Çin grubu 2. sırada da bitirebilir. Yine de, diğer tüm Asya ekiplerinden daha çok seyir zevki katacakları kesin Çinli'lerin..


Sırbistan: Takımın liderleri, yakından tanıdığımız ve her bakımdan mükemmel olan Ana ve Milica Dabovic kardeşler. Elleri sıcakken soktukları şutların ardı arkası kesilmiyor; velakin eller soğukken tüm takım buz kesiyor, çünkü geçen şampiyonalarda gördük ki, öylesi tıkanma anlarında Dabovic kardeşler takımı oynatmaktan ziyade bir an evvel form ve ritm yakalamak için tüm topları kendileri kullanmayı yeğliyorlar. Sadece bu husus bile onları Çin karşısında zora sokabilir. Gelgelelim, Sırplar 4-5 numarada Jelena Milovanovic gibi bir yeteneği de iyice pişirdiler ve onun da kritik anlarda söz sahibi olmaya başlaması yakındır. İyiden iyiye gençleşen takımda, Milica Dabovic hariç herkes 30 yaşın altında, ve takıma 1.97'lik pivot Tijana Ajdukovic, kısa forvet Marina Markovic ve combo guard Sanja Mandic gibi gençleri de gayet muntazam biçimde monte etmiş durumdalar. Her ne kadar hücumda iki guard'a, yani Dabovic kardeşlere odaklı oynasalar da, forvet Jovana Rad, saf oyun kurucular Tamara Radocaj, Sasa Cado, Nevena Jovanonvic ve Dajana Butulija ve genç pivot Sara Krnic de (diğer oyuncular gibi) savunmada olduğu kadar hücumda da etkili ve göreve hazır isimler. Özellikle Radocaj'ı bir numaraya çekerek Radocaj-M.Dabovic-A.Dabovic-Milovanovic-Ajdukovic gibi "run'n gun"lık bir takım haline gelebilirler, hızlı hücumu 90'ların meşhur Golden State Warriors'u gibi "TMC" tarzında oynayabilirler. Savunmada da sırıtmadıkları ve turnuvanın boy ortalaması yüksek ekiplerinden biri oldukları göz önüne alınırsa, grup ikinciliği için avantajlılar. Neticede, Çin'den daha komple bir takımlar, ama takım olamayıp saçmalama ihtimalleri de aynı oranda yüksek. O yüzden, tökezleme sıklıkları, yani dinamiti kimin elinde patlatacakları, onların çeyrek finalden yukarısını görüp göremeyeceklerini belirleyecek. Çünkü 3. olmak, onların üst tura yükselmesi için kafi olacak ve isterlerse asıl güçlerini orada göstermeye başlayabilir ve burada kendilerini çok yormayabilirler (fakat neticede iş Avustralya Erkek Takımı'nın antikalıklarına dönmez tabi).


ABD: Turnuvanın, her zaman olduğu gibi, mutlak favorisi durumundalar. Yine her şampiyonada olduğu gibi, WNBA play-offlarının yorgunluğu ve olgunluğu ile katılıyorlar. Connecticut Üniversitesi'nde boy gösteren genç forvet Breanna Stewart dışında tüm oyuncular WNBA'in en üst seviye ekiplerinden toplanmış vaziyette (şaşırmadık). Phoenix'i şampiyonluğa taşıyan iki süper yıldız, Diana Taurasi ve Candice Dupree ile turnuvanın en uzun (ve 2 metrenin üzerindeki tek) oyuncusu 2.03'lük pivot Brittney Griner, Minnesota'ya altın çağını yaşatan Lindsay Whalen, Seimone Augustus ve 'MVP' Maya Moore, Atlanta'dan Angel McCoughtry, Seattle'dan veteran Sue Bird, Tulsa'dan genç Odyssey Sims, New York'tan pivot Tina Charles ve Connecticut'tan Nneka Ogwumike ile, yine ortalığı kasıp kavurmaya geliyorlar. Boy ortalamaları yüksek, ayrıca her pozisyonda hem hücumda hem de savunmada oldukça dengeli dağılmış olmaları da cabası. Kusursuza yakın mı oynuyorlar? Açıkçası hayır. Her ne kadar Charles 2010'un, Moore 2011'in, Ogwumike 2012'nin, Griner da 2013'ün 1 numaralı draft seçimleri olsalar da, henüz süperstar seviyesinde değiller. Takımda zor topları yine Dupree-Taurasi-McCoughtry-Bird gibi veteranlar kullanacak. Böylesi şutörlerin sazı ele alması halinde, Griner gibi bir pivotun içeride sadece ribauntlardan sayı bulmaya kalması muhtemel. Yani evvela, takım kimyasını oturtmalı ve zor toplarda topu mümkün olduğunca beş oyuncunun tamamına da değdirmeliler. Zira her oyuncunun muazzam bir skor potansiyeli var ve topla buluşan her oyuncu, azami dikkat gösterecek ve mütemadiyen yardım savunması getirecek rakip müdafaanın dengesini bozacaktır, böylelikle şutörlere boş alan, uzunlara da rakibe faul aldırma imkanı doğacaktır. Hazırlık maçlarında Yacoubou ve Ndongue'dan yoksun bir Fransa'ya mağlup olmaları elbette otoriteleri sarstı, ama bu, turnuva başladığı andan itibaren bir anlam ifade etmeyecektir. Erkek meslektaşları kadar domine ederek mi şampiyon olurlar, bilinmez, ama Avustralya'dan Cambage, yani Griner'in tek gerçek rakibi yokken, onların önünü kimsenin kolay kolay keseceğini zannetmiyorum. Yine erkeklerde olduğu gibi, burada da, onların anahtarı, sertlik, atletizm ve fiziksel üstünlük. Ama Taurasi gibi olağan dışı şutör ve skorerlerin de takımda olduğunu bilmek, bir avuç insan azmanının vur-kır-parçala ile maçları kazanmayacağının göstergesi. Bu da bize, kadın basketbolunun ayrıcalığını ve erkek basketboluna nazaran sunduğu farklı seyir zevkini ihtiva ve arz ediyor. Ezcümle, ABD ipi göğüsleyecektir, ama üst turlarda zorlanmaları kimseyi afallatmasın.


Tahmini sıralama: 1) ABD 2) Sırbistan 3) Çin 4) Angola


Herkese zevkli bir turnuva ve bol bol seyir keyfi, takımlara da kazasız belasız, evvela da sakatlıksız bir turnuva temenni ediyorum. Tüm yürekler, perilerimizle olacak. Onların madalya şansı, en az Sırbistan, Avustralya, Fransa, İspanya ve Çek Cumhuriyeti kadar yüksek. Bu sefer, bizim yüzümüzün güleceğine inanmakla beraber, madalyaya uzanamasak bile, (en azından üst turlarda) muazzam kalitede maçlar izleyeceğimize şimdiden kefil oluyorum!


(27 Eylül 2014)



 
 
 

Comments


Öne Çıkan Yazılar
Eski Yazılar
Arşiv
Etiket İle Arama
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square

İLETİŞİM İÇİN:

Başarıyla iletilmiştir!

OLASI TAKİPLER İÇİN

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2013 by İmlâcı (Orhan E. Özenç) Tüm hakları saklıdır.

bottom of page