2014 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası 3. Gün Değerlendirmesi (1 Eylül 2014)
- thegevshek
- Sep 2, 2014
- 10 min read
A Grubu: İran - Sırbistan (70-83)
Skora bakmayın, eğer ilk yarının bomba ismi Haddadi ve eşlikçisi Nikkah-Bahrami ilk yarı sonunda 4'er faul alıp kenarda paslanmasa, İran Sırbistan'a çok daha fazla diş geçirecekti. Haddadi, dün Brezilya karşısındaki lapacılığından tamamen sıyrılarak, kendisine yakışanı yaptı ve abana abana pota altında muhteşem yüzdeyle ilk yarıdan 22 sayı bıraktı Sırp potasına. Raduljica'nın bile Haddadi karşısında düştüğü durum görmeye değerdi. Ama İran'ın asıl fişini çeken, Kamrani'nin sıfır şut isabeti ile 2 sayıda kalması ve kısaların inanılmaz derecede fazla top kaybetmesi oldu (23 top kaybı). Geçen maç içeriden hayır gelmezken, bu maçta da dışarıdan kısmetini açamadı İran. İkinci yarıda Sırplar'ın yıldırıcı savunması ve iki skorerinin kenarda oturmak zorunda kalması, onları mağlubiyete iteledi. Haddadi maç genelinde 10/12 iç saha isabeti ile 29 sayı üretti, 7 ribaunt aldı; o derece etkiliydi ki, Raduljica ancak o yokken verimli olabildi. Bir sistemde, düzgün oynatılınca, yeteneklerini doğru kullanarak ne denli faydalı olabileceğini gösteren Nikkah-Bahrami de ilk kez kabul edilebilir bir yüzdeyle (8/14) 20 sayı attı, Haddadi'ye de 7 asist çıkardı. Kazemi'nin ve Afagh'ın 6'şar sayıda kalması, Jamshidi'nin neredeyse hiç oynamayarak sadece 2 sayı üretmesi, her şeyin göstergesiydi zaten. Sırplarda ise geçen maçta ilgimi çeken durum son hızla devam ediyor: Teodosic ve Bogdanovic arasındaki liderlik çekişmesi sebebiyle, hani neredeyse her iki oyuncu da birbirlerinin hatalarına sevinir haldeydiler. Teodosic kritik anlarda ağırlık koyarak 8 sayı 9 asist üretti, özlediğimiz basketbolunu seyrettirdi, ama 5 de top kaybetti. Bogdanovic ise Teodosic'ten asist almayarak 7/11 ile 16 sayı kaydetti, dünkü son hücum faciasını üzerinden attı. Bu iki ismin aksine takıma fayda timsali oynayan Bjelica ise 18 sayı 10 ribaunt ile double-double yaptı. Savunması ile kök söktüren Jovic (4r 3a 2tç) 2, Kalinic 3, Markovic 5, bir mücadele sonrası yerde kalan ama ayağa kalkınca rakibinin elini sıkmayı reddederek büyük terbiyesizlik yapan Simonovic 4 sayı kaydettiler, ki bunların çoğu İran'ın top kayıpları üzerine gelişen hızlı hücumlarda elde edildi. Kristic hiç oynamadı, Bircevic bir kusuru varmış gibi sadece 1 dakika oynatıldı. Raduljica (13s 2r 4 faul) ise Haddadi varken sayı üretemedi desek yeridir, ama o yokken fırsatı iyi değerlendirdi ve kafasını toparladı. Yedekleri Katic (8s 3r) ve Stimac (6s) da kısıtlı sürede iyi iş çıkardılar. Neticede Sırbistan grupta bir galibiyet daha elde etti, ve geriye kalan iki büyük maçı öncesinde en azından gruptan çıkmak için büyük mesafe kat etmiş oldu.
Fransa - Mısır (94-55)
Azıcık da onlar gülsün! İlk iki gün canları çıkasıya kadar mücadele eden ve karşılığını Sırbistan karşısında alan Fransa, nihayet bugün rahat bir nefes teneffüs etti. Yılmadan mücadele eden iki takımın akıbeti, kalite farkıyla belli oldu. Normalden rahat oynayan Fransızlarda, Heurtel 6 sayı 8 asist, Diot ise 10 sayı 4 ribaunt ve 6 asistle oynadı ve oyun kuruculuğa alıştıklarını gösterdiler. Sahada az süre kalan Batum 9 sayı 3 ribaunt 2 asist, içeriyi boş bulan Lauvergne 12 sayı 7 ribaunt ile oynadı. Tüm rotasyonunu kullanan Fransa'da bu isimler haricinde dün kaldığı yerden devam eden Edwin Jackson (7s), Kahudi (6s 4r 4a), Fournier (9s 4a), Tillie (10s 3r) ve Gobert (6s 6r), süre almaları halinde neler yapabileceklerini sergilemiş oldular. Gelabale'in 5 sayıda, Diaw'un da 8 dakika oyunda kalarak 3 sayı 3 asistte kaldığı maçta, F. Pietrus suskunluğunu bozdu ve 11 sayı 4 ribaunt 2 asist kaydetti, sonlara doğru sakatlanır gibi olmasa, Fransa adına moral bozucu hiçbir gelişme yaşanmayacaktı. Mısır'da ise dünkü tablonun bir benzeri vardı sahada, düşük yüzdelerle El-Gammal 12 sayı (4/15 saha içi isabet), Genedy 11 sayı, Gendy 6 sayı, Kamal 4 sayı, Shousha ise 7 sayı üretebildi. Asabi Asaf Rabie de 5 sayılık bir katkıda bulundu. Bir hayal kırıklığı da, 2 sayıda kalan Ramy Ibrahim oldu. Boy oranı ve etkisiz pota altından, başka bir netice de çıkamazdı zaten. Yine de, Mısır - İran maçında Haddadi'ye karşı neler yapabileceklerini de merakla bekliyorum.
Brezilya - İspanya (63-82)
İple çektiğim maçta, İspanya işi şansa bırakmayarak baştan sona önde götürdü ve maçı 20 sayıya yakın farkla kazandı. Uzun uzun anlatmaya gerek yok; Brezilya normalden biraz fazla ıskaladığı şutları ve faul atışlarını soksa, son dakikalarda taş çatlasın 10 farkla kaybederlerdi maçı. Dev pota altında pas trafiğinin kesilmesi yüzünden çok da top kaybettiler ve blok yediler, veya blok korkusundan kötü şut tercihleri yaptılar. İki elit pota altı kadrosunun kapışması muazzamdı; gerçi Pau Gasol işi 3 sayı çizgisinin gerisine taşıyarak hile yaptı sayılır, ama tahmin ettiğim gibi Marc Gasol - Anderson Varejao arasındaki 'it dalaşı' inanılmaz keyif verdi. İspanyollar aleyhine çok düdük çalınmasından ziyade, Huertas'ın (8s 3r 0a) epeyce iyi tanıdığı İspanyol kısalara karşı bir türlü ağırlık koymak istememesiydi ilginç olan. Splitter da beklenenden sönük kaldı Gasol'ler karşısında (2/7 ile 6s 4r 1b). Brezilya'yı taşıyanlar, emektar Marquinhos Viera (7s 5r) ve Barbosa (11s 3r) oldu. Bu isimlere ite kaka pota altından Varejao (10s 4r) ve Nene (7s 5r, Pau Gasol'den de çok temiz bir blok yedi) eşlik etti. Son dakikalarda oyuna girmesine rağmen amansız bir yüzdeyle iki üçlük atan yıllanmış şarap Machado da 6 sayı üretti. İyi pas organizasyonları üretseler de bitiricilikte çok büyük sıkıntı yaşayan Brezilyalılar'da Taylor 4 sayı, Neto çok daha iyisini yapabilecekken 2 sayı, Garcia da beklenenden çok daha etkisiz kalarak 2 sayı, Hettsheimeir de 0 sayıda kalarak hayal kırıklığı yarattılar. Özellikle Taylor'un şutları girse, maç başında ipler İspanyol'lara teslim edilmeyecekti. İspanya'da son dakikalarda oyuna sokulan Claver ve Abrines hariç herkes skora katkı yaptı. İki Gasol ve Rudy Fernandez hariç kalan isimlerin kendilerini yormalarına mahal olmayınca, maçın çoğunluğu onlar için bir gösteri havasında geçti. Peki ne yaptı bu zalim Gasol kardeşler? Pau olanı 8/10 ikilik ve 3/5 üçlük ile tam 26 sayı atıp 9 ribaunt, 2 asist ve 3 de blok kaydetti, küçüğü (!) Marc ise 8 sayı 5 ribaunt 3 asist 1 blok ile oynadı... Bak sen şunlara... Yani diyeceğim, mesele sadece Brezilya'nın kötü olması değil, hızlı tempoya geçtiği anda İspanya'nın da çok büyük oynamış olmasıydı. Rudy Fernandez 6 sayı 4 ribaunt, benchten gelerek ölüm fermanına mühür basan Sergio Rodriguez 12 sayı 3 ribaunt, Navarro 10 sayı 4 ribaunt 4 asist, Calderon ölümcül bir üçlüğü de dahil 5 sayı, Rubio potaya küserek 2 sayı 6 asist 2 ribaunt, Brezilya kısaları ile (bilhassa Garcia) yaşadığı dalaş yüzünden iyice ivmelenen Llull 7 sayı 3 ribaunt, Ibaka da 5 sayı 5 ribauntla oynadılar. Neticede, hem pota altında hem de diğer her yerde savaşı İspanya farklı kazandı. Her şeye karşın güzel bir seyir zevki sundu bu iki takım bize, ama ileriki safhalarda karşılaşırlarsa göstergenin ibreleri yer değiştirir mi, orasını bilmiyorum. Bildiğim şey, Brezilya'ya karşı böyle oynayabilen bir İspanya'nın, bizle kabus gören bir ABD ile karşılaşmaya hazır olduğu ve mücadelenin muhteşem geçeceği.
B Grubu: Hırvatistan - Senegal (75-77)
Günün çok ilginç geçen iki maçından biri. Hırvatlar, ilk iki maçı kazanmanın, hele bir de dün Arjantin'i 90 atarak yenmenin rehavetiyle çıkmışlar belli ki sahaya; üzerine bir de Senegal'in 4-5 numarasında Dieng ve Faye gibi ele avuca sığmaz iki tehdit varken, Ante Tomic'in yine ruh gibi gezinmesi tuz biber ekti her şeye... Ama her şeyi de Hırvatistan üzerinden incelememek lazım; galiplerle başlayalım: Evvela Senegal hiç yılmadan savunma yapıyor, ayrıca sadece atletizmleriyle değil, zekalarıyla, bilerek savunma yapıyorlar. İçerideki oyuncuları yıpratıcı olmasa da çok enerjik olduğundan dolayı, rakip uzunlara bela yarattılar. Maçta Senegal'in en etkili dört ismi yine üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi: Gorgui Dieng (8/14 iç saha isabetiyle 27s 8r 3a 1b) ve Mouhammad Faye (11s 6r 3a), faul problemi yaşamalarına, hatta Faye'nin foul-out olmasına karşın, hiç geri adım atmadan oynayıp rakibi darmadağın ettiler; komutan D'Almeida, 15 sayı 5 asist üretmesinin yanı sıra, Senegal'i maçta tutan ve öne geçiren üçlükleri kaydetti, hatta 4. periyotta maçı kopartabileceği boş üçlüğü kaçırmasa Senegal daha da rahat galip gelebilirdi; benzer bir ıskaya 3. periyot sonunda imza atan Malaye Ndoye (9s 2a) de bu üçlüye usulünce dahil oldu, ve rakibe göz açtırmadı. Göz açtırmamak demişken, Saric ve Zoric ile güzel anlar yaşayan hırçın savunmacı Abdou Badji, 4 sayı 5 ribaunt ile pota altını karartan başka bir faktör oldu. Dünkü Porto Riko galibiyetinin üzerine bu maçı da sürpriz şekilde kazanarak gruptan çıkma adına dev adım atan Senegal'de oyuncuların mutluluğu yüzlerinden okunuyordu. Dile kolay, bir Afrika takımının kalburüstü bir Avrupa takımına karşı zaferi çok nadiren gerçekleşir; onlar da başarılarıyla ne kadar övünseler azdır. Gelelim kahramanlıktan sert düşüş yapanlara: Hırvatlar maç boyunca boyalı alanı ellerinden geldiğince sıkı savundular, bu sebepten dolayı takımda etkili oynayan tek uzun Luka Zoric (4s) maçın bitimine 6-7 dakika kala 5 faulle oyun dışına geldi. E, Senegal uzunlarıyla cebelleşmek, Zoric ve Tomic gibi atletik olmayan iki 'lapacı' uzuna zor gelir; Hırvatlar'da Prkacin ve Vujcic hariç zaten sıkı savunma yapmayı seven uzuna rastlayamazsınız son 10-15 senedir, Tomic ve Zoric de bunun yansıması oldular. Tomic demişken, kendisinin yerine hayaletini bırakmışçasına oynayan, yeniyetmeler gibi amatör hatalar yapan birinden bahsediyoruz; bugün 14 sayı buldu, ama 12'si serbest atış çizgisinden; 9 ribaunt aldı, ama hemen hemen hiçbirinde üstüne potayı zorlamadı. 2.17'lik biri için yüz kızartıcı bir karne... Ondan ve Zoric'in dışarıda kalmasından doğan boşluğu kapatmak için Andric bile ilk kez oynatıldı bu turnuvada bugün. Uzun rotasyonunun yüz akı Dario Saric (6/9 saha içi isabetle 15s 6r 4a) ise bu isimlere uymadı ve en azından bir direniş sergiledi. Bir de kısa rotasyonuna bakalım: takımın oyun kurucusu Lafayette, sondaki kritik üçlüğü hariç oyunda yoktu, 5 sayı 3 asist ile mücadele etti. Bu seviyede bir turnuvada bu oyunla maçı kazandırması zor. Onun yokluğunda Hırvatistan'ı maçta tutan kişi Bogdanovic oldu, daha doğrusu olmaya çalıştı; hazırlık dönemindeki Sırbistan mağlubiyetinde olduğu gibi, son üç kritik şuttan ikisini kaçırdığı için maç kaydı gitti ellerinden; o düzeyde bir şutör ve liderin bunları daha dikkatli atması lazım. Ama tek paye ona gitmesin; takımın arkasını toplayan akil adam Simon da bugün Lafayette'ten halliceydi; 2/7 saha içi isabetle 6 sayı 2 ribaunt 3 asist üretti, ama sonda zorlama bir atış yaparak skoru Hırvatistan lehine çevirme şansını tepti; son pozisyonda skoru belirleyen atışı sokan isim ise, bu şut hariç maçta etkili olamayan Rudez (6s) oldu. Simon'a eleştirilerim ağır, çünkü o Senegal gibi bir ekibe karşı sazı ele alabilecek kapasiteyken, gereksiz derecede kötü oynadı. Hezonja-Markota ikilisi toplam 4 sayı, kenardan gelen Ukic ise sonlara doğru attığı üçlükle 3 sayı kaydedebildi. Tüm bunların neticesinde, Senegal bileğinin hakkıyla söktü aldı maçı. Grupta liderlik nasıl belirlenecek, işte orada işler karışıyor...
Arjantin - Filipinler (85-81)
Arjantin'in Filipinler'e karşı zorlanması ile Hırvatlar'ın zorlanması arasında fark var. Hırvatlar, rakiplerini ciddiye almadan, araştırma zahmetine bile girmeden gelmişlerdi, Arjantin ise karşısında Blatche +/- 4 kişiyi değil, hem hücumda hem de savunmada tam bir takım olmaya karar vermiş bir Filipinler'i buldu. Ayrıca Nocioni (2/10 saha içi isabetle 9s 4r) ve Hermann (10s 5r) hücumda diğer maçlardan çok daha verimsiz kalınca, boyalı alanda tüm yük Scola'ya (32 dk'da 19s 7r 4a) bindi. Burada eleştirmemiz gereken bir başka hadise var. Takımda Scola'yı yedeklemek adına mevcut bulunan hiçbir isim bugün rotasyonda kullanılmadı (Bortolin, Delia, Gallizzi). Bu adamın canını çıkarmak niye? Ayrıca ilk maç şahane ikinci maç bahane oynayan guard Safar da hiç süre alamadı. Yükü kimler paylaştı öyleyse? Geçen maçların aksine bir silkinip kendine gelen Marcos Mata (17s 9r), şef Prigioni (8s 4r 3a), ve sahada 30 dakika kalarak Filipinli kısalar karşısında ilk kez kendisini gösterme fırsatı bulan genç Laprovittola'dan geldi (4/10 saha içi isabetle 10s 4r 4a; 2/8 üçlük isabeti). 15 dakika süre alan 'zıpır' Facundo Campazzo (9s 4a) da çizgisinde devam etti. Eğer 3-4 numarada Mata'ya rağmen Nocioni-Hermann sırıtmasa, Arjantin maçı önceden kopartırdı. Ama niye kopartmadığına, o isimlerin niye sırıttığına da bir bakalım: İlk kez Blatche'ı topların yarısını kullanmazken gördük, koç 5 kişiden takım yaratmayı akıl edip becermiş sonunda, ve güçlerini daha çok insanın iyiliği için kullanan Blatche, maç kaybedilse de gözüme daha bir güzel gözüktü açıkçası. Takım savunmasında Norwood (6s) ve Dalistan (6s) geçen maçta kaldıkları yerden devam ettiler; iki maçtır öneminden bahsettiğimiz ama ortada görünmeyen De Ocampo (18s 5r) takımın en skoreri olurken, ritmini ancak bu maçta bulan oyun kurucu Alapag da (15s 2a), Chan'den (0s) gelmesi gereken sayıları telafi etti. Maçın başında oyuna ağırlığını koyan, oyunun son saniyelerinde maç 3 sayıyken heyecandan şut çıkaramayan ve maçı uzatnaya taşıyamayan Jayson William (11s 3r 2a) sayesinde ruh kazanan ekipte, Fajardo da 6 sayı 2 ribaunt kaydetti; bu isimlerin bu sayılara ulaşabilmesinin kerameti, ilk kez bu maçta takım oyununu denemiş olmaları. Faydaları gördüğünüz gibi. İlk iki maçın gizli ajanı Pingris bugün sıfır çekti, ama olayların adamı Andray Blatche, ilk iki maçın aksine topu inanılmaz doğru ve verimli kullanarak ilk kez %50'nin üzerinde saha içi isabetle maç tamamladı (24 dk. 6/9 saha içi isabeti ile 14s 15r 2tç, ama 4 de top kaybı). Bu düzeneğe Blatche'ın geçen maçta az daha sakatlanıyor olması mı yol açtı bilinmez, ama olduğu iyi olmuş. 3'te sıfır çekse de şu ana kadar, grubun üç devini ziyadesiyle salladıkları için Porto Riko ve Senegal maçlarına daha bir özgüvenle çıkacaklar. Yalnız hatırlatalım, Senegal şimdiden 2 galibiyet topladı, onları saf dışı bırakmak hiç kolay olmayacaktır gruptan yükselme mücadelesinde.
Porto Riko - Yunanistan (79-90)
İki yarı boyunca da, rakibini alttan alttan tehdit eden Porto Riko, düzensiz ve gelişigüzel oynadığı yüksek tempolu basketboluna organize, verimli ve sete set oynayan Yunanistan mantalitesi ile verilen cevaba kifayet edemedi. Maçın düğümlendiği anlarda, Yunan kısaları, başlıca da Zizis (4/5 üçlük ve 7/9 saha içi isabetiyle 19s 3a 2r) ve Calathes (5/8 iç saha yüzdesiyle 14s 2r 1a) lüzumu üzerine düğümü Yunanlılar lehine açmasını bildiler. Böylece bu iki elit guardın Spanoulis ve Diamantidis gibi isimlerin yerini alıp alamayacağına dair şüpheler de bir tık azaldı. İçeride normalden biraz daha vasat performans sergilemesine rağmen 12 sayı 8 ribaunt üreten Bourousis, arkadaşlarına yaptığı 6 asist ile düşük şut yüzdesini ve bitime 5 dakika kala Antetokounmpo'nun kendi pota altından tam saha verdiği pası acımasızca harcayışını affettirdi. Maç boyunca suskun kalan ama iki kritik yerde iki kritik üçlüğü elleri titremeden sokan Vasileiadis (4s) ve Papanikolau (4s) kalitelerini belli ettiler. 9 sayı - 11 ribaunt ile double-double'ın kıyısından dönen Kaimakoglu ve Printezis dinlenirken 22 dakika gibi ciddi bir süre alan Antetokounmpo (5/11 saha içi isabeti ile 15s 3r, ama rakibin moralini en olmadık yerde bozmasıyla da bizden +6 puan aldı) sayesinde skorda hep önde kalmayı başaran Yunanlılar, 3'te 3 yaparak ilerliyorlar. Gerçi asıl ciddi maçları şimdi başlıyor, ama Hırvatistan bile Senegal karşısında 3'te 3'ü bulamamışken, Yunanlılar çok daha moralli çıkacaklar dev rakiplerinin karşısına. Düdükler de şu ana kadar onların lehine oldu. Gösterişsiz, kaliteli ve hep gerekeni yapan, rakibe verilen serileri kısa kesen guard'larla, emin ellerdeler. Porto Riko'da ise Arroyo sakatlandıktan sonra iyice daralan skorer mevcudiyeti, sadece iki şahane skorer tarafından sırtlandı bugün: dışarıda Barea (6/15 iç saha isabetiyle 21s 5a 4r), içeride Balkman (23s 5r). Normalden daha yumuşak bir savunma ile karşılaşan Balkman, halin icabı uyarınca yeteneklerini kullanmaktan çekinmeyerek Porto Riko'yu maçta tuttu; bu iki isim hariç sadece Rivera (10s) çift haneleri gördü; Santiago (6s, Galindo (5s) ve mücadelesiyle, azmiyle takıma enerji veren üç isim, Huertas (1/7 ile 6s), Clemente (ribauntlar için yırtınarak, 6s 5r) ve Frankin (1s 6r - 4 hücum ribauntu ile Yunanlılar'ın feleğini şaşırttı) ise muhtelif katkılarıyla skoru canlı tuttular. Porto Riko'nun kalan maçlarda işi zor. Hele Barea ve Balkman dışında skor üretmeye namzet yetenekli hücumcuları yokken, Senegal'e mağlup olmuşlarken ve Arroyo sakatken daha da bir zor. Ama pes etmeyen yapısıyla seyretmesi keyifli bir hücum takımı oldukları ve heyecanı hep körükledikleri de yadsınamaz.
(1 Eylül 2014)
*ses kayıtlarına ana menüdeki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Comments