2014 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası 2. Gün Değerlendirmesi (31 Ağutos 2014)
- thegevshek
- Sep 1, 2014
- 13 min read
A Grubu: Sırbistan - Fransa (73-74)
Grupta günün ilk maçı, aynı zamanda grubun en çekişmeli müsabakasına sahne oldu. Sırbistan, çok uzun süre önde götürdüğü maçın son periyodunda basit top kayıpları kaydedince, arkadan alacaklı misali sıkı takip eden Fransa'ya gün doğdu. Savunmasını sertleştiren ekip, Sırp Bogdanovic'in son hücumdaki basit top kaybı sonrasında Lauvergne ile potaya yüklenip faul aldı, ve bu iki atıştan birini sayıya çevirerek galip gelmesini bildi. Tek kelimeyle azmin zaferi. Sırbistan'da hazır bir takım görüntüsünün altında yatan fakat bu maça kadar adını koyamadığımız sorunun kerameti belli oldu: hazırlık kampında sakatlıktan dönmeye çabalayan ve oynamayan Teodosic (5s 5a) ile o yokken takımın direksiyonunu eline alan Bogdanovic (12s 3r) aynı anda sahadayken, liderliği kim üstlenecek? İlk maçta da benchten gelen fakat çok sınırlı süre alan Teodosic bu maçta 20 dk. sahada kalınca, asist yapmayı hatırladı belki, fakat bu sefer de Bogdanovic hücumları dikte edememeye başladı ve performansı bir-iki basamak aşağıya indi (5/13 iç saha isabeti). Takımın yıldızı ile komutanı aynı kişi olmayınca, bir ufak bocalama yaşanıyor oyun sonlarında, buna Bjelica'nın böyle anlarda hangi rolde kalacağı bilmecesi de dahil. Takımın en skoreri, pota altını karartan Raduljica (21s 7r) oldu; N. Kristic'in hiç oynamadığı maçta, geçen maçın yıldızı Bircevic de süre bulamadı ve rotasyon Raduljica-Stimac-Katic ile sınırlandı. Nemaja Bjelica (1/5 üçlük isabeti ile 11s 3r) ve Kalinic'e (%100 isabetle 7s) ek olarak, 3-4 numaralı pozisyonda beklediğimden daha iyi iş çıkaran Jovic (9s 2r), performanslarına karşın mağlubiyeti engelleyemediler. Galiplere geçersek; takımın en önemli yüreği yine Diaw (4s 5r 5a) oldu, ona özellikle ilk yarıda Edwin Jackson'un keskin nişancılığı ve sürpriz katkısı (12s 2a) eklendi. Oyunun ilerleyen kısımlarında Lauvergne'i (19s 6r) dünün aksine oldukça verimli kullanan Fransa kısalarına da ayrı bir parantez açmak lazım: Batum'un (1/5 üçlük ile 11s 6r) yine kaçak dövüştüğü, Gelabale'in de buz kestiği (1/5 saha içi isabetle 3s 2a) yerlerde, dünden ders alan oyun kurucuların oyunu paylaştıklarını gördük; Heurtel (4s 6a) oyunun asist yükünü Diaw ile beraber sırtlanırken, Diot (6/9 saha içi isabetle 15s 3r 2a) Tony Parker'dan boşalan skor yüküne el atmaya soyundu. Böylesi bir rol paylaşımı ve işbirliğine sıkı savunma ve mücadele de eklenince, Fransa, çabalarının meyvesini topladı ve şu kısıtlı kadrosuna karşın grubu bir basamak yukarıda bitirmek adına çok kritik bir galibiyet alarak alkışları hak etti.
Brezilya - İran (79-50)
Favorisi evvelden belli olan maçta, Brezilya ilk çeyrekten itibaren şansa hiç yer bırakmayarak galibiyeti elde etti. Rotasyona giderek tüm oyuncularına eşit süreler dağıtan ve hepsinden verim alan Brezilya'da, Alex Garcia (12s 3r), Barbosa (11s) ve Splitter (10s 6r) çift hanelere ulaştı, onları Machado (3/7 saha içi isabetle 8s 3a) ve Nene (8s 4r) takip etti. Diğer oyunculardan, en başta da yedeklerden (Hettsheimeir, Taylor, Machado ve Giovannoni) irili ufaklı katkılar bulan takımda, Huertas'ın (2s 6a) dinlenebilmesi yarınki İspanya mücadelesinden önce ilaç gibi gelecektir. İran'da ise, ayakta sadece iki isim kaldı; 6/14 saha içi isabetle 13 sayı bulan Jamshidi ve 4/10 saha içi isabetle 11 sayı bulup asist yapmayan Kamrani. Haddadi'nin rakip pota altı rotasyonu karşısında silindiği (2/7 isabetle 4s 7r) maçta Arsalan Kazemi (2s 3r) yokları oynayınca, İran hücumda hiç varlık gösteremedi ve sahadan silindi. Nikkah-Bahrami'nin 1/10 saha içi isabeti kaydettiğini de belirtelim. İsyankar Yakhcali (6s 3r), daha sistemli bir hücumda tıpkı Nikkah-Bahrami gibi daha üst seviyeye çıkabilir, ama eldeki durum bu.
İspanya - Mısır (91-54)
Yine tek taraflı geçen bir müsabakaya sahne oldu günün son maçı. Karşılarında şampiyonanın en kısa ekiplerinden birini ve en zayıf pota altını görünce iyice deliren İspanyol uzunlardan Pau Gasol (12s) ve Marc Gasol (8s 5r) dinlenme fırsatı bulunca, Ibaka canavarı (18s 8r) sahne aldı ve rakibe şans tanımadı. Takımın kahrını çeken iki isim, Rudy Fernandez (14s 3r 2a) ve Rubio (6s 7a 5r) sayesinde her pozisyonda uzunların eline top değdi ve İspanya maç boyunca doğru hücum etti. Bu isimlere Navarro'nun 7 sayı 4 asisti, Abrines'in de sadece 10 dakika bulduğu 9 sayı ve Claver-Llull ikilisinden gelen toplam 11 sayı eklenince, Mısır'ın umutları tükendi. Pota altı kabusuna dış atışlarla direnmeye çalışan Mısır'da ayakta kalan tek isim, El-Gammal (5/13 saha içi isabetle 16s 4r 3a) oldu; düşük yüzdeli şutlarıyla Genedy (3/10 saha içi isabeti ile 8 sayı) ona eşlike etti. Pota altında Kamal (8s 5r) ve Elmekawi (6s 2r) kabuğuna çekildi, Ibrahim ise sadece ribaunt toplayabildi (0s 7r). Yüksek yüzdeyle oynayan tek isim Shousha (3/4 saha içi isabetle 6s) olurken, benchten gelen ruhani lider Amr Gendy ise 3/9 saha içi isabetle 6 sayıda kaldı.
B Grubu: Arjantin - Hırvatistan (85-90)
İki devin mücadelesi nefes kesti. Maçın son beş dakikasına kadar liderliğin sürekli el değiştirdiği maçta, Campazzo ve Hermann'ın şanssızlıkları ve basit hataları sonucu Arjantin maçı uzatamalara götüremedi ve kaybetti. Daha ilk yarıdan 20 sayı kaydeden Scola, toplamda 30 sayı 9 ribaunt ile takımı sürükledi; ona 13 sayı 6 asist ile Campazzo, kritik anlarda üçlük yağdıran Gutierrez (9s), dünden bir tık aşağıda kalan Nocioni (11s 4r 3a) ve Hermann (9s 6r 2a) eşlik etti. Takımın komutanı Prigioni de 8 sayı 5 asist 4 ribaunt 2 top çalmalık katkısıyla görevini yaptı. Fakat asıl dikkat çeken, Scola'yı dinlendirmek adına rotasyondan hiç faydalanılmamasıydı. Arjantin adına maçın hayal kırıklığı ise, dünü mumla aratan Safar oldu (3s). Safar, bu takımın son eksik halkasını doldurabildiği ölçüde çeyrek final hesabı yapabilirler. Hırvatistan'da ise baştan sona sazı elinde tutan Simon'a (5/10 saha içi isabetle 18s 4r), Bogdanovic'in kusursuza yakın performansı (16s 7r) ve Saric'in düne nazaran daha aklı başında oyunu (16s 9r) eklendi. Kritik anlarda silinen Lafayette (11s 9a), maçın genelinde takım idaresinde başarılıydı; benchten gelen Ukic 8 sayı, Rudez de 6 sayı kaydetti. Burada, dünden beter oynayan Ante Tomic'ten bahsetmemek olmaz. Hiç saha içi isabeti kaydedemeyip 5 sayıda kalan Tomic, 4 asist ve 6 ribaunt kaydetse de, Scola gibi bir azmanın karşısında Hırvatların pota altındaki zayıf karnı oldu. Böyle giderse benchten gelmesi yakındır. Onun yerini bu maç ite kaka rakibi yoran Zoric aldı (10s 5r). Lakin Zoric, böylesi turnuvalarda uzun süre istikrar gösterebilecek kadar kalifiye bir uzun değil. Dolayısıyla, Hırvatlar'ın Tomic'e bir an evvel kurşun döktürmesi şart.
Senegal - Porto Riko (82-75)
Olan oldu, grubun ve günün süprizini Senegal gerçekleştirdi. Ben şahsen Senegal'in Porto Riko'yu zorlayacağını düşünüyordum, ama galip gelecekleri konusunda iddialı değildim. Porto Riko, hücum yönünde bir sıkıntı çekmese de, düne nazaran maça çok daha iyi başlayan am ilk yarıda sakatlanan ve muhtemelen turnuvayı kapatan Carlos Arroyo'nun (11s) eksiklikliğini fazlaca hissetti, hissetmeye de devam edecektir. Takımda en skorer isim 21 sayı 7 ribauntla mücadele eden Balkman olurken, ilk yarıda sahada görünen ama ikinci yarıda kabuğuna çekilen Liz (7s) ve düne nazaran daha sönük oynayan Barea (4/12 saha içi isabetle 15s 4a 5r) ona eşlik etti. Vassallo, Galindo ve Rivera'dan toplam 18 sayı bulan Porto Riko'da, pota altında savunma yapacak dirençli isim eksikliği baş gösterince, Senegal'in en büyük silahlarını durduramadılar ve neticede maçı kaybettiler. Hem fizik gücü, hem de atletizmiyle oyuna ağırlığını koyan Senegal'de, dünün aksine şaha kalkan Mohammed Faye (4/5 üçlük ve 3/4 ikilik isabetle 20 sayı 4r) ve yine double-double'a ulaşan yırtıcı Dieng (18s 13r), Porto Riko'nun az miktardaki savunma direncini de yerle bir ettiler; Ndoye'nin 8 sayısı, Diop'un 10 sayı 3 asistlik katkısı ve D'almeida'nın kritik anlardaki komuta becerisi (9s 3r 3a) de bu iki isme eklenince, 1998'den bu yana Senegal ilk kez Dünya Şampiyonası'nda bir galibiyet elde etti. Eksik isimler de kadroda olsa, üst tur için şansları çok artardı, ama şimdi de Filipinler'i yenip gruptan çıkma ihtimalleri var.
Filipinler - Yunanistan (70-82)
Dünkü takım eksi Chan'ın isabetli şutları eksi Blatche'ın üçlükleri artı takım oyunu artı takım savunma gayreti artı Dalistan ve Norwood'un mücadelesi artı Fajardo eşittir Filipinler oldu bugün. Blatche-takım ayrımı giderek derinleşirken, takımın kalan 4 oyuncusu aralarında iyi alış veriş yaptılar, Chan'den gelmesi gereken sayıları ise Fajardo, Norwood ve Dalistan üstlendi. Pingris, yine elinden geleni ardına koymayan oyunuyla beğeni toplarken (7s 6r), Blatche'ın yine verimsiz top kullanması ve Yunan kısaları arasından tepeden penetrelerle potaya gitmeye kalkışları Filipinler'i aşağıya çekti (6/18 isabetle 21s 14r 3tç 3tk). Takımda topların yarısını Blatche, yarısını da takımın kalanı kullanıyor. Fakat bir takım değil de, Blatche artı dört toplama oyuncu gibi gezinen bir halleri var sahada - muhtemelen sebebi Blatche'ın yapısıdır. Kendisini rölantiye almasa maçı çok daha evvelden kopartabilecek olan Yunanistan'da ise, günün lideri 25 sayı 8 ribaunt ile coşan ve yorulan Printezis ve ona indirdiği asistlerle fark yaratan Bourousis oldu (12s 10r). Komutanlığı layıkıyla yapan Zizis (8s 2r 2a) ve Calathes (9s 2r 2a) ikilisine kısıtlı sürede Sloukas (3s 2a) eşlik edince kısa rotasyonunda sorun yaşamayan Yunanistan, Papanikolau'nun 9 sayı 6 ribaunt 4 asist ile takımı 3 numaradan yönetmesi sayesinde de abad oldu. Dünün kahramanı Kaimakoglu 5 sayı 5 ribaunt, Antetokounmpo ise 3 sayı 6 ribaunt ile mücadele etti. Vasileiadis dünkü kabusunu atlatarak 6 sayı buldu (tamamı üç sayı gerisinden). İlginç olan hadise, bu maçta yedek pivotlara hiç süre tanımamaları oldu (Vougioukas 5dk oynadı, Glyniadakis oyuna dahi girmedi). Önümüzdeki günlerde takvim rahatlasa da, Yunanistan'ın önüne Arjantin ve Hırvatistan maçları geleceği için, bu rotasyon tercihi ile her zaman galibiyeti bu kadar rahat alamayabileceklerini söyleyebiliriz.
C Grubu: Dominik Cumhuriyeti - Yeni Zelanda (76-63)
Dominik, dersine iyi çalışmış. Bizim yaptığımız hatayı yapmadılar, Yeni Zelanda'lı uzunların hücum ribauntlarında coşmalarına müsaade etmediler; ayrıca hareketli uzunları ile Loe'yu (%0 saha içi isabeti) iyiden iyiye kilitlediler. Dünün iki çılgını Webster kardeşler, bu maçta rakibin dikkati onların üzerinde olduğu için çok düşük performans gösterdiler (Corey Webster: 3/11 saha içi isabetle 7s 3r, Tai Webster: 1/5 saha içi isabetle 2s 4r 3a). Yeni Zelanda'da baştan sona ayakta kalan isim, Abercrombie oldu (7/11 sahi içi isabet, 22 sayı 4r), maç başında Yeni Zelanda'nın neredeyse tüm sayılarını kaydeden Abercrombie, ilerleyen çeyreklerde de kaybolmadı ve takımını maçın içersinde tuttu. Son periyoda kadar süren çekişmeye, Kirk Penney'nin 16 sayılık, takıma ruh veren kaptan Vukona'nın da 11 sayı 3 ribaunt 3 asistlik performansı sebep oldu diyebiliriz. Fakat Vukona'nın faul problemine girmesi, Loe, Fotu, Anthony gibi boyalı alan oyuncularından hiç verim alamamaları Yeni Zelanda'nın sonunu getirdi. Zaten Loe hariç diğer uzunlar, hücum yetenekleri sınırlı olan ve yalnızca asist veya hücum ribaundu varken sayı bulabilen isimler - Dominik de bunu iyi çözmüştü. Dominik'in alamet-i farikası Francisco Garcia, Pippen gibi oynamaya devam ederek 11/15 saha içi isabetle 29 sayı buldu, 6 ribaunt ve 2 asist kaydederek her an maçın içerisinde kaldı, takımını sırtladı. En büyük yardımcısı, bu sefer takımı yukarı taşımaya karar veren takımın delifişeği Martinez oldu (5/9 saha içi isabetle 12s 6r). Baez de, geçen maçtaki istikrarını sürdürerek güven verdi (8s 9r). Bu iki isim ve Vargas, Yeni Zelanda uzunlarına hücum ribauntlarında göz açtırmayarak galibiyeti tescilledi. Yine düşük yüzdeyle oynayan Feldeine (4/11 saha içi isabetle 9s 3r 4a) ve Coronado'nun (5s 4r 4a) asist yükünü çekmesi de, galibiyete katkıda bulundu.
Finlandiya - Ukrayna (81-76)
Güçleri denk iki ekibin nefes kesen mücadelesinde, seriler konuştu, ve 3. çeyrekte en büyük seriyi yakalayan Finlandiya, sonlara doğru maçı zora soksa da, kazanmasını bildi. Finlandiya'nın bu maçtaki en önemli işi, başta Kravtsov olmak üzere Ukrayna uzunlarına pota altında sayı imkanı tanımamasıydı. Yarıyı Koponen'in son saniye basketinden gelen moralle giren Finliler, 3. çeyrekte, geçen maç ABD'den ikinci periyotta yedikleri farka gönderme yapacak bir seri yakaladılar (23-2) ve bir anda farklı şekilde öne geçtiler. Gladyr'in erken sakatlığı ve pota altından sayı bulamamaları yüzünden Ukrayna'da geri dönüşün tek mimarı Jeter (24s 9a) oldu, fakat Gladyr'in yokluğu ve kısır boyalı alan katkısı yüzünden yetemedi. Jeter'e dişe dokunur katkıları, maç başında ve sonrasında en beklenmedik anlarda üçlükleriyle hayat veren forvet Pustozvonov (15s) ve Gladyr'in sakatlığı sonrası şut yükünü bölüşen Mishula (8s) ile 17'lik Mykhailiuk (4s) verdi. Sıfır çeken Kravtsov (8r 3a 5tk) bu maçta doğru yerde topla buluşturulmamanın acısını yaşarken, Natyazhko 6 sayı kaydetti. Suskun kalan Kornienko ve yedeği Zaytsev ikilisi toplam 8 sayı üretti, ve Fratello'nun zeka oyunları bu sefer hedefe varamadı. Gladyr sakatlanırsa, ikinci tur bile zora girer. Finlandiya'da ise lider Koponen, nispeten düşük yüzdeyle 14 sayı 9 asist kaydetti, maçın sonlarında o dinlenirken sahne alan Rannikko görevini layıkıyla ifa ederek 6 sayı 4 asist üretti. Takımın en skoreri, ilk çeyrekte 4 üçlük isabeti bulan Shawn Huff olurken (23s 8r), dünün üzerine sünger çeken Sasu Salin 9 sayı 5 ribaunt 4 asist, hücum ribauntları ile Ukrayna'yı dağıtan Erik Murphy 12 sayı 8 ribaunt ile ona eşlik etti. Sürpriz üçlükleri ile 6 sayı yaratan Koivisto ve içeriden 7 sayı 3 ribaunt ile oynayan Gerald Lee de hesaba katılınca, Finliler dünü atlattıklarını göstermiş oldular.
Türkiye - ABD (77-98)
Nasıl anlatmalı, nereden başlamalı bilemiyorum. Torunlarımıza bahsedeceğimiz bir ilk yarı oynadık. Muhteşemdik. Dün ben de dahil birçok basketseverin öngördüğü tüm önlemleri almış, dersimizi ezber etmiş biçimde, en önemlisi doğru ve sert savunma yaparak çıktık maça. İlk yarıyı 40-35 önde kapattık, dile kolay, dün rakibine 60 sayı fark atan ABD, yarıyı 35 sayı ile tamamladı. 24 saniyenin çoğunu kullana kullana yaptığımız hücumlar ile tempoyu sete sette tutup düşürdük, ABD'nin ritmini bulmasını had safhada engelledik. Hücumda ise iki periyotta da rakibi faul problemine sokarak 'manyak ettik' ve bol bol serbest atış çizgisinden sayı bulduk. Buraya kadar her şey rüya gibiydi... İkinci yarı, gevşemek midir, rehavet midir, gaza gelmek midir, yoksa Ender'in bahsettiği gibi fiziksel dayanıklılığına artık kafi gelmemesinden dolayı mıdır bilinmez, doğru bildiklerimizden şaşıp paniklemeye başladık. Rakibin hemen fast breakten sayı bulabileceği cinsten top kayıpları yaptık, hem de bol bol. İşte o noktadan sonra ibre tersine, belki de normale döndü, ve rakibi yıkamadık. Yine de, onlara çok sağlam bir korku yaşattığımız kesin (ABD koçunun bu minvaldeki basın açıklamasına da dayanarak söylüyorum). Takımımızda emek seferberliğine en çok katkıda bulunan isimler, savunmasıyla ve fırsatçılığıyla Sinan (9s 3r 3a), komutan Emir (9s 5a 2r), dünün üzerine koyarak oynayan fakat Anthony Davis'ten yediği zalim bloktan sonra moralman düşen Oğuz (9s 4r), biraz daha boş şut sokabilse bizi belki de daha fazla maçta tutacak olan Cenk (12s 4r) ve top kayıplarında azıtarak faydalarını azaltan Ender (2/7 isabetle 8s 4a) oldu; top kayıplarında markalaşan bir diğer isim, savunmada ve hücumda oyunun büyük bölümünde fark yaratan Ömer Aşık oldu; ilk yarı yavaş tempoda 3 blok kaydeden Ömer, ikinci yarı hızlanan tempoda geri koşamayınca savunmacılığını konuşturamadı, maçı da 6 sayı 8 ribaunt ve 6 top kaybı ile tamamladı. Kritik anlarda sahne alan Barış Hersek (8s)da ayrı bir heyecan yarattı, bu takım için gayet elzem bir oyuncu olduğunu iyiden iyiye kanıtladı. Barış Ermiş(6s) ve Cedi'nin çok az süre bulduğu müsabakada, 37'lik iki Kerem'e de değinemeden edemeyiz. Tunçeri, sihirli bir anda gelen üçlüğü ile skora katkıda bulunurken, savunma sertliği ve tempo ayarlama işini başarıyla yürüttü, savunmada sertlik koyan isimlerin de başındaydı. Kerem Gönlüm ise, bu yaşta bile ABD uzunlarıyla başa çıkabileceğini gösterircesine 4 sayı 2 ribauntluk bir performans gösterdi. Kaçan serbest atışlar (merhaba Ömer), birkaç dikkatsiz top kaybı, süre biterken yanlışlıkla Sinan'a bırakılan topların top kaybı doğurması, dikkatsizlik ve başta Faried'in Ömer'den çaldığı toptaki faul olmak üzere birkaç kritik düdüğü yanlış çalan hakemlerin motivasyonu kırması da bizi hedeften uzaklaştırdı. Yine de, görevini layıkıyla ifa eden, yüzümüzü güldüren oyuncularımıza ve dersini iyi çalışıp gereğini harfiyen uygulayan kenar ekibine takdir, tebrik ve teşekkürü borç biliriz. Bütün iş, bu savunma mantığını ve rakibe göre özel önlemler alma felsefesini diğer maçlara da taşıyabilmekte. ABD'de Derrick Rose çok kötü bir performans ve Ender'e yaptığı tehditvari konuşmayla bir kabalık abidesi oldu; uluslararası basketbol kurallarına uyum sağlayamamayı sürdürdü, o ve diğer ABD kısaları bol bol stepse imza attı, tek şansları bizim 21 top kaybımızla bunları telafi etmeleri oldu. Cousins'ı (11s) ve ilk yarıda faul problemine soktuğumuz Harden'ı (14s 7a) bir yere kadar iyi durdurduk, Curry ve Thompson'un da ritmlerini iyi bozduk (toplam 15 sayı geldi ikisinden); fakat iki isme çare olamadık: ayarsız enerji Faried (22s 8r 3tç) ve litosfere atılan pası bile alley-oop'a çevirebilen Anthony Davis (19s 6r 2b). Özellikle Davis, farkı açan ana etmendi 3. çeyrekte. Irving'in sonlara doğru rahatlayarak bulduğu (biri felaket şans eseri olan) 13 sayısını ve 5 asistini de unutmayalım. Neticede, tarih yazmaya çok yaklaştık, hatta yazdık, ama sonunu getiremedik, ki rakibi düşününce bu normal sayılmalıdır. Bu maçtan sonra pek çok takımın bizden cesaret alarak ABD'nin karşısına çıkacağını düşünüyorum.
D Grubu: Güney Kore - Avustralya (55-89)
Maça dair söylenecek çok söz yok aslında: içeriden iş yapmaya başlayan, ama ribauntları toplayamayan, dış şutları da giderek düşen yüzdeyle atan Kore, olağan oyununu ve sertliğini sahaya yansıtabilen Avustralya'ya rakip olamazdı zaten. Dünkü skorerlerinden (6/10 isabetle 13s 3a bulan Kim Hyung-sun ve 3/8 saha içi isabetle 10s 1a bulan Cho Sung-min) yardım alan, ama Moon'dan, Kim Jong-kyu (10s) ve Kim Joo-Sung (8s) hariç iki genç pivotundan bu maçta hiç hayır görmeyen ve %20 ile üçlük atan Kore'ye cevaben, Avustralya sağlam oynadı: Broekhoff 9 sayı, neredeyse hiç kaçırmadan oynayan Ingles 17 sayı, Baynes 13 sayı 10 ribaunt, D.Andersen 1/8 saha içi isabetle 5 sayı 8 ribaunt, Bairstow yüksek yüzdeyle benchten gelerek 13 sayı, Motum 8 sayı, Dellavedova 7 sayı 8 asist 4 ribaunt kaydetti; Dellavedova'nın yanı sıra dünden bugüne uyanan Dante Exum da 4 sayı 3 asist ile takımı komuta etti. İlk kez süre alan Jawai, kaçırmadan 4 sayı attı, ama dayanıklılığı henüz yetersiz. Newley'nin de bu maçta çok kötü oynadığını belirtelim.
Slovenya - Meksika (89-68)
Meksika'nın hızlı hücum ve yüksek tempo düzenine karşı sete set hücum ve penetre üzerinden oyunu oturtan Slovenya, benim Meksika'dan beklentilerimi boşa çıkardı. Maçı 3. çeyrekte koparan Slovenya'da Dragic'lerin bu sefer güven veren oyunları her şeyin belirleyicisi oldu. Hiç kaçırmadan 22 sayı bulan Zoran (4/4 ikilik, 4/4 üçlük, 2/2 serbest atış) ile 6/8 saha içi isabetiyle 18 sayı 6 asist üreten Goran önderliğinde, sadece asistler üzerinde iş yapan Omic 12 sayı, Klobucar da 10 sayı üretti; kendi çabasıyla var olan isyan yumruğu Balazic de 9 sayı üretti. O ve Slokar, Ayon karşısında toplam 9 faul yaptılar; Slokar'ın bu seviyede savunma yapabilmesinin hayal olduğunu da görmüş olduk. Doğru kullanılmayınca Sinan'ın akıbetini yaşayan Zupan da onların yerini doldurmak için sahaya çıktı, ama kendi oyununu oynayamayarak, tek saha içi isabetle 6 sayı üretebildi. Tempoya ayak uyduramayan Gutierrez ise Meksika'nın minik bir panoramasıydı esasında; o ve diğer kısalar, Dragic'lere karşı faul problemine girmekten maçın içine hiç giremedi, Gutierrez 4 faul 8 sayı 2 asist üretip 3 top kaybederken, Paul Stoll 4 faul 2 sayı 3 asist 3 top kaybı ile oynadı. Aradaki farkı uzun pozisyonlarıyla kapatmaya uğraşan Meksika, Cruz'dan 12 sayı 4 asist, %100 saha içi isabetle oynayan Ayon'dan ise 23 sayı 3 ribaunt elde etti, fakat geçen maçtaki etkisini yaratamayan Zamora ve ikinci yarı topla buluşturulmayan Hernandez onlara eşlik edemeyince, skor tabelasında çok geriye düştüler. Slovenya'ya tebrikler, asıl zevk, onları Litvanya'ya karşı sete set'i dikte ettirmeye çalışırken izlemek olacaktır; Litvanya'yı çok zorlayacaklardır.
Litvanya - Angola (75-62)
Gereğinden fazla çekişmeli geçen ilk yarı 38-35 Litvanya lehine bitti, bu husus hem Angola'ya dair takdirlerimizi toplayan bir durum, hem de bize Litvanya hakkında birkaç fikir daha veriyor... Litvanya'da skor atmaya namzet herkesin de işin bir ucundan tutup devreye girdiğini fakat buna rağmen ilk yarı 38, ikinci yarı da 75 sayı üretebildiklerini de söyleyelim, belki daha iyi anlaşılır vaziyet. Yine de, tahminlerimizi haklı çıkartacak şekilde, deneyimli oyuncular kalitelerini ve ağırlıklarını koyarak ikinci yarı 13 sayılık bir farkla galibiyeti Litvanya'ya getirdiler. Lakin maçın kıran kırana geçmediğini söyleyen de afaki konuşur. Litvanya'daki tedirginlik, dünün aksine bugün, karşılarında çok yüksek tempoda ve hızlı oynamayan bir rakibin eseri. Hızlı oyunun Litvanya'nın en önemli umudu olduğunu söylemiştik; öyle ki, sete set hücumu benimseyen bir Angola karşısında bile çok zor duruma düştüler ve karşılarındaki ekip biraz daha kaliteli olsa kabus göreceklerdi. Dediğimiz gibi, tempo düşük olduğunda ve sete set hücum ettiklerinde, Valanciunas hariç çok tedirgin ve tutuklar. yani, oyun kurucuları kadar oynuyorlar desek yeridir. Düşünün ki, Litvanya'da Maciulis 8, Seibutis 8, Pocius 9, Jankunas 9, Juskevicius 9 sayıyla oynadı, Valanciunas 11, yine ikinci yarı ortaya çıkan Motiejunas 12 sayı attı; bu da demektir ki, şu saydığımız isimlerden biri veya birkaçı suskun kalırsa şayet, sete set hücum edilen düşük tempolu maçlarda skor tabelasında geride kalmaları kuvvetle muhtemel. Asistleri 4 asist ile Seibutis'in ve 3'er asist ile Pocius ve Valanciunas'ın sırtlaması tuhaf, değil mi? Sete set kaldıklarında, "oyun kurucun kadar oynarsın" ilkesi geçerlidir ve ileride Litvanya acı sürprizler yaşamaya gebe. Tebriklerimizi toplayan Angola'da Cipriano'nun ikinci yarıda düşen oyununa rağmen 5/12 ile 13 sayı üretmesinin yanı sıra, Reggie Moore'un 11 sayısı, yıllanmış Mingas'ın da gençlere taş çıkartırcasına 14 sayı 9 ribaunt kaydetmesi etkili oldu, ama galibiyete yetmedi. Pota altında ise Joaquim ve Gomes, toplam 6 sayı 7 ribaunt üreterek beklentilerden uzak kaldılar.
(31 Ağustos 2014)
*ikinci günün değerlendirmesine ilişkin ses kaydı için tıklayın

Comentarios