24 Ağustos 2014 Türkiye - Avustralya Zafer Kupası Finali
- thegevshek
- Aug 25, 2014
- 4 min read
Eurobasket Women 2013 İspanya - Fransa finali, 2013-2014 Kadınlar Euroleague GS - FB finali, bu seneki play-offlar ve 2010'daki Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonası Yarı Finali'nde mucizevi bir basketle uzatmaya taşıyıp kazandığımız Fransa maçı dahil, ömrümde seyrettiğim en güzel kadın basketbol maçıydı bu final maçı, ve bu sebepten ötürü, önceki yazının üzerine birkaç kelam etme gereği hissettim.
önceki yazıda, Avustralya'yı dünya şampiyonasının favorilerinden biri olarak saymayı ihmal etmişim, kendilerinden bahsetmek şimdiye kısmetmiş. takımda, hücum düzenine katkıda bulunan ve potayı görebilen çok oyuncu var; özellikle Jarry, hemen her boş ve müsait pozisyonda hücum alanının her yerinden mitralyöz gibi keskin ve isabetli şutları istikrarla sokabilen, acıması ve affı olmayan çok üst düzey bir oyuncu. bir diğer ön plana çıkan özellikleri, hücumda ribaundu çok iyi koklamaları, potadan seken her şeye canhıraş şekilde saldırmaları ve ikinci bir hücum şansı elde etmek için kendilerini ve rakibi paralamaları. arka arkaya verimli hücumlarla göz açıp kapayıncaya kadar çok ciddi seriler yaratabiliyorlar ve rakip bir anda kendini 5-10 sayı fark yemiş halde bulabiliyor. karda yürüyüp iz bırakmamak bu olsa gerek. maçta üç kez, bahsettiğim bu son özelliklerini bize karşı kullandılar ve hep dilimin ucuna aynı ifade geldi: bu seviyedeki takımlara karşı asla böyle serilere müsaade etmemeliyiz, yoksa katiyen toparlanamıyoruz... bir ara, seçkin bir takım olduğumuzdan bile şüphe ettireceklerdi beni neredeyse..
ama çok şükür, kazın ayağı hiç de öyle olmadı! Bu maç, neticede bir hazırlık turnuvasının final maçı olsa da, kazanmayı bir haysiyet meselesi haline getiren çekişmeli mücadele sayesinde, Millilerimiz kendilerini bile aştılar, ve önümüzdeki Dünya Şampiyonası'nın favorilerinden birine çok ağır bir manevi hezimet yaşattılar. eğer 4. çeyreğin son saniyesinde yeni amazonumuz Lara Sanders'a yapılan faul çalınsa, belki o dehşet uzatma periyoduna da gerek kalmayacaktı, ama neticede maç uzadı, ve uzamakla da pek iyi etti doğrusu.. Med-cezirler halinde ve iki tarafın da asla pes etmediği bir müsabakada, az sayıdaki seyircinin de desteğiyle, galip gelen ve yediden yetmişe tüm rakiplerine yepyeni bir gözdağı daha veren taraf, Kadın Millilerimiz oldu. her açıdan tebrik ediyoruz kendilerini.

peki, gökten zembille inemeyecek denli mucizevi başarımızın mimarları kimlerdi? konu her açıldığında, önceki yazıda olduğu gibi ismini ve kalitesini belirttiğim, Avrupa Basketbolu'nun Kraliçesi Nevriye Yılmaz, Amerika kökenli olmayan bir kadın basketbolcudan bir maçta beklenebilecek performansını, özellikle de sayı yönünden ve bir hazırlık maçından umulamayacak ölçüde aştı ve ne denli ekber ve seçkin bir oyuncu olduğunu bizlere kim bilir kaçıncı kez kanıtladı. nakış gibi işlediği orta mesafe şutları, erkek millilere nazire yaparcasına yüksek yüzdeyle attığı serbest atışları, üçlük tehditleri, post hareketleri, ribaunt, savunma, dominantlık, top çalma ve asistte var olması, her şeyi yapabilmek için tecrübesini çok doğru kullanması, zeki ve clutch-hustle, yani sonlara doğru kritikleşen dakikalarda ağırlığını koyacak ve mücadelesiyle fark yaratacak bir oyuncu olması, tüm takıma kazanma arzusunu aşılayan lider olması ve bir an bile oyundan soğumaması, her türlü takdirin üzerinde, gıptayla ve taltifle izlenilecek bir güzidelik halini aldı çoktandır. turnuva MVP'si, sayı kraliçesi ve turnuva ilk beşi'nin bir üyesi olması da bunları bilmem kaçıncı kez tasdikler nitelikte. tek diyebileceğimiz şey: nazar değmesin!
takımın kalanını zaten biliyoruz, onlar da bildiğimiz biçimde oynamayı sürdürüyorlar. Dişi Allen Iverson, yani turnuvanın asist kraliçesi Işıl Alben, şut yüzdesini sıcak ellerle besledikçe hep 10 sayı - 8 asist - 3 top çalma - 3 ribaunt ekseninde seyrediyor (keşke Nilay Yiğit/Kartaltepe de olsa ve bu performansı o da sergilese), Birsel tüm kritik anlarda olmadık yerlerden muhteşem şutlar çıkartıyor, Şaziye bir anda oyuna girip rakibin dengesini alt üst ediyor, Tuğba rakibin savunmasını karıştıra karıştıra hem kendine hem takım arkadaşlarına yepyeni sayı şansları yaratıyor, Cansu ribauntları iyi takip ediyor, ve oyuna giren her oyuncu, evvela savunmada çırpınıyor, yırtınıyor, sonra takım halinde hücumda top dolaştırıyor, en doğru eli buluyor, rakip eğer pas trafiğini engellemek için bastırırsa da, Nevriye, Işıl veya Birsel gibi isimlerin çeşitli bireysel yeteneklerini üst düzeyde ifa etmeleriyle skoru ferahlatıyor, farkı lehimize değiştiriyor.
fakat burada bahsetmemiz gereken isim, yeni amazonumuz Lara Sanders. Nevin Nevlin ve Yasemin Horasan'ın yokluğu ne kadar kötü bir haber olduysa, Quanitra Hollingsworth'un yokluğu da bize o kadar yaradı Lara Sanders sayesinde. Lara'yı hiçbir şekilde hafife alamayacağımızı gösteren, muazzam bir Kayseri Kaski kariyeri var elbette (biri 2012-2013'te 1 sayıyla, diğeri de 2011-2012'de ucu ucuna olmak üzere iki adet Eurocup Finali kaybetmişliği ve her sezonda takımın başat skoreri ve ribauntçusu olmuşluğu var ne de olsa), fakat açıkçası, Hollingsworth gibi onun da, kulüp takımındaki başarısını milli formaya taşıyamayacağından şüpheliydim, bu turnuvada, özellikle de bu final maçında, herkesin içini ferahlattı. Liderlik üstlenmemesine rağmen, uyum sorunu çekmemesi, kazanmaya aç, mücadeleci ve mekanik yapısı, oyundan düşmemesi, konsantrasyonunu yitirmemesi, tam da ihtiyacımız olan oyuncu yapıyor onu. 10 sayı - 10 ribaunt'luk bir dinamo, bir double-double santrali adayı olan Sanders, savunmada da hücumda da eşit ağırlık prensibini elinden bırakmayarak, bizi tamamlıyor. zor anlarda eli - ayağı titremeyen, basireti bağlanmayan, yüksek yüzdeyle faul atışı sokan ve müsait pozisyonları cömertçe harcamayan, yani Hollingsworth olmayan birisi, şampiyonada her şeyi daha güzel kılacaktır diye düşünüyorum.
şampiyonaya daha epey süre var açıkçası. bir sakatlık çıkmaması, formdan düşmemeleri en önemli temennimiz. başarıları daim olsun, bu jenerasyonun birlikte belki de son kez katılacağı bu turnuvada, hedef bence yarı finaldir, eğer mümkünse de, rengi ve cinsi mühim olmaksızın, bir madalyadır.
şu an en önemli hakikat, Kadın Millilerimizi izlemenin, Erkek Millilerimizi seyretmekten daha fazla keyif vermesidir. Eğer bunu ilginç bulan ama inandırıcı bulmayan varsa, yani basketbolun bayanlar şubesinin sıkıcı, düşük skorlu ve temposuz olduğuna, basketbolun kadınlara yakışmadığına kanaat getiren varsa, kendilerine, Kadın Millilerimizi bu şampiyonada seyretmelerini tavsiye eder, ve Zafer Kupası finali gibi hem çekişmeli hem de yüksek skorlu (84-80) maçlar yaşanabileceğini hatırlatırım...
Başarınız daim, bahtınız açık, şansınız bol olsun Potanın Perileri, Amazonlarımız...
(25 Ağustos 2014)
[Türkiye: Işıl Alben 9, Birsel Vardarlı Demiren 14, Cansu Köksal 4, Lara Sanders 9, Nevriye Yılmaz 32, Şaziye İvegin Üner 6, Bahar Çağlar, Tuğba Palazoğlu 10, Esra Ural, Yasemin Begüm Dalgalar, Ayşegül Günay, Tilbe Şenyürek
Avustralya: Mitchell 14, Jarry 23, Allen 4, Hodges 15, Cambage 2, Tolo 11, Snell, Lavey 5, Burton 4, Madgen 2, Richards, Hurst
1. Periyot: 17-23
Devre: 34-39
3. Periyot: 47-58
Normal süre: 70-70]

Comments