22 Ağustos 2014 Türkiye - Yunanistan 2. Hazırlık Maçı
- thegevshek
- Aug 22, 2014
- 3 min read
(Maç sonucu Yunanistan 76 - 72 Türkiye)
Tüm yorumlar bir yana, bu maç, 14 Ağustos'taki İspanya maçı ile birlikte en çekişmeli, ve o maç dahil en güzel maçımızdı. maçı yine yerinde takip etme şansım oldu. son hazırlık maçımızda, şanssızlıkla es geçtiğimiz sayı ve ribauntlardan evvel gözüme çarpmasını istediğim şey, koçun artık bu önemdeki bir maçta, turnuva boyunca hangi düzende mola alacaksa o şekilde mola tercihleri yapmasıydı. umarım bu maçtaki gibi mola haklarını cimrice kullanmaz ergin ataman. zira gördük ki, fark 5'ten fazla olursa, toparlamamız kolay olmuyor.
bu maç içerisinde çok olumlu hareketlerimize rast geldik; mesela, (mutluluktan) gözümüzü yaşartacak bir yüzdede serbest atış soktuk; fakat maçın son anlarında, fark sadece 3 sayı aleyhimizeyken, emir gibi takımın hücumunun tümden teslim edildiği bir kişinin, hele de emir ayarında bir basketbolcunun, serbest atış çizgisinden ikide sıfır atması, kabullenilir gibi değildi. umarım böylesi bir performansı şampiyonada tekrarlamaz; gelgelelim, sözünü ettiğimiz son serbest atışlar dışında, bugün emir, olması ve oynaması gerektiği gibi oynadı, neredeyse kusursuza yakındı, geçen maçtakinin aksine tutuk bir şut yüzdesine sırtını çevirmişti. emir'i uzun uzadıya anlatmaya gerek yok, ama emir'in yaş grubundan ve o coğrafyadan gelen her basketbolcu, Drazen Petrovic - Dejan Bodiroga - Jure Zdovc - Petar Naumoski ekolüyle yetiştiği için, emir preldzic, sahada ve kadroda ne yapacağı rakip (ve ne yazık ki bizim takımımız) tarafından evvelden kestirilemeyecek tek oyuncu durumunda; bu maç, gerek asistleri gerekse hücum tercihleriyle, yegane jokerimizin, işini layıkıyla yaptığını söylememiz gerekir. zaten hücumu bu kadar kısır olan bir ekipte, maçın kazanılması için, emir'in böyle sahne alması, sazı bu notadan çalması elzemdir.
geçen yazıda tespit ettiğim hususta yanılmadığımı gördüm: artık takımımız, iyi savunma yapınca iyi hücum etme alışkanlığını terk edip, iyi hücum edince iyi savunma yapma kimliğini tercih ediyor. hücumda alternatif silah ve düzen olarak sadece emir (ve potaya gitmelerine, dikey oynamalarına izin verilse doğuş ve barış ermiş de ona katılır aslında) varken, bu çiçeği burnunda tercihimiz bizim için bir tehlike çanı. sözün özü, bu kimlik tercihi, emir'in zaten ağırlıktan çöken omuzlarına daha da ağır bir sorumluluk yüklemektedir. 2009 Eurobasket'den önce, millilerimiz, devşirme oyuncuya, hele de emir'in oynadığı pozisyonda, hiç ihtiyaç olmadığını söylemişlerdi, fakat bugün gelinen noktada görülen tablo bunun tam aksini gösteriyor; ve durum pek iç açıcı değil. emir'in sıradışı oyun kimliği sebebiyle canı çıkana dek sorumluluk almasının önüne geçmenin en basit yolu, oyuncularımıza, gerekli hallerde, topu üç sayı çizgisinin gerisinde dolaştırmaktan ve içeriye göstere göstere pas indirmeye çalışmaktan vazgeçip, dümdüz, dikine, potaya penetre etmelerini, turnike denemelerini, üstlerine gelen yardım savunmasına karşı boyalı alanda boşa çıkacak uzunumuza pas atmayı, veya bunları denerken faul yaptırmayı salık vermektir.
tüm silahlarımızı kullandığımızı sanmıyorum; ne de olsa, dediğimiz gibi, bunlar hazırlık maçları, ve başarı kazandığımız her turnuvadan evvel (2001 hariç), hemen her hazırlık maçımızı kaybetmişliğimiz vakidir. bu maçlarda mühim olan, eksikleri görmek, yeni alternatifler elde etmek için yeni deneyler yapmak, takım uyumu için düzen ve taktik oturtmak, yeni oyuncuları test etmektir. bu rutinin, bu âdetin devam ediyor olmasını diliyorum.
takımdan kesilecek son iki oyuncu için, temennim oğuz ve ender (ama ender, son yazıda teklif ettiğim gibi 1 numarada değil, şutör olarak 2 numarada tercih edilecekse, muhakkak kalmalı, o şekildeki bir oyun anlayışının etkililiğini son üç maçta gördük); ama gerçekçi kesintiler, melih ve doğuş/furkan'dan yana olacak gibi görünüyor. bir kez daha değinelim, sinan'ın 2009 ve 2010'daki rolüne dönmesi umut verici ve akıllıca bir hareket. ömer'in de daha sıkı bir çabayla hücum ribauntu kovalaması gerekiyor, onun dışında, kalabalık bir pota altı ve boyalı alanda topu inatla yere vurmak istemedikçe sorunsuz oynuyor. yalnız, ömer'in yanına savunmacı bir 4 numara koyamadıkça, ömer'in blokçuluğu suskun kalıyor, yunan uzunları bourousis ve vouglukas gibi savunma yapıyor, e tabi istenilen ölçüde etkili olamıyor. ömer en iyi, penetreci bir 1 numara ile potansiyelini açığa çıkarıyor (bkz. 2010 ve 2011, kerem tunçeri - ömer aşık işbirliği).
maçtaki son bölümde yaşanan basiret dışı top kayıpları tekerrür etmezse, maç sonlarını iyi oynarız. aksi halde, yunanistan gibi eğitim ve tecrübe yönünden daha ilerideki 'turnuva takımlarına' ve elit takımlara karşı galip gelmek, göbek adımız değil, isyan yumruğumuz olur sadece. o takımlarda, calathes-zizis-sloukas-mantzaris gibi kısalar, printezis-vaseleiadis-papanikolau-bourousis gibi uzunlar ve antetokounmpo gibi bir joker olmasa bile, yani hepsi bir arada bulunmasa bile, elbet içlerinden bazıları muhakkak bulunacaktır. bu konuda grupta en ciddi sıkıntıyı, ukrayna karşısında yaşarız. amerika maçında da tarihi fark yeriz.
kadronun son halini görünce, son görüşleri de belirtmenin vakti gelecektir. ama temennimiz, üçlük ve serbest atış yüzdemizin ve emir'in hep böyle devam etmesi, cenk'in muhakkak sıcacık ellerle sahaya çıkmasıdır. birileri, doğuş ve iki barış'a potaya penetre edebileceklerine dair icazet versin, biz yine ağırlığımızı koyar, her maç sahadan istediğimizi alacak kıvama geliriz..
(23 Ağustos 2014)

Commentaires