top of page

İmlâcı'dan (Orhan E. Özenç) basketbola dair satırlar...

Search

2014 Dünya Basketbol Şampiyonası Ön İzleme - 1

  • thegevshek
  • Mar 12, 2014
  • 7 min read

30 Ağustos ve 14 Eylül tarihleri arasında, bizleri yine çekişmeli maçların beklediği umuduyla koşacağız televizyonlarımızın, bilgisayarlarımızın başına. Basketbol, eksik olmasın, bizleri hemen her sene, güzide organizasyonlarıyla ekranlara davet ediyor, ve her ne kadar her turnuvanın tadı başka türlü olsa da, basketbol severlerin iki temennisi her daim bakîdir: güzel bir seyir zevki, ve eğer milli takımımız boy gösterecekse müsabakalarda, milli başarımız. Henüz kadrolar net değil elbette, ama her takım, şimdiden bir merak konusu.


2013 Eurobasket Türk Milli takımı için hem hüsranla, hem de çeşitli spekülasyonlarla bezeli bir biçimde son buldu. Bu seneki dünya şampiyonasına doğrudan katılma hakkını elde edemeyen ekiplerden biri olarak, beklemede kaldık. Neyi beklediğimiz de malumdu: 2006'da ilk kez bize çıkan bir piyangoyu, yani katılma hakkını kazanamamışken, turnuvaya türlü sebeplerden ötürü FIBA tarafından dahil edilmemizi sağlayacak joker bileti, "wild card"ı...


Efendim önce, wild card'ı cebe indiremeyen ülkelere bir bakalım:


  • Çin: daha evvel de belirtmiştim, turnuvanın mali ve gösteriş yönü için en mühim en ciddi wild card adayı bu ülkeydi. Ülke ekonomisi, istenen 'damga vergisi'ni çok rahat öderdi, amaaa... Başarı garanti görülmeyince, imaj zedelenmesi yaşamamak için, böylesi bir usulle katılmaktansa, millete hiç rezil olmamayı tercih ettiler. İlginç bir tercih. Avrupa veya Amerika kıtası hariç basketboldan/futboldan bir dünya şampiyonu çıkmadı henüz, çıkması da en az bir 10 yıl için pek muhtemel değil. Dolayısıyla, süper güç kavramı içerisinde Çin'in beklediği o mühim başarının kıstası, hayalciliğin esiri olan şampiyonluk mudur, yoksa yarı final-çeyrek final gibi aşamalar mıdır asıl hedef, bilinmiyor. Yine de, öyle veya böyle, şampiyonada Çin olmayacak. 2013 Asya Şampiyonası'nda ilk dörde girememenin tahlilini iyi yapmışlar, radikal bir karar vermişler. Seyir zevki düştü mü? Yao Ming yokken zaten pek seyirlik değildi Çin, ama yine de yoklukları, tat kaçırdı.


  • Almanya: Bayern Münih basketbolda bu kadar ciddi atılım yapmışken, spor ülkesi olarak da muazzam bir izlenimleri varken dünyada, Nowitzki'yi son bir dünya şampiyonasında daha görme fırsatını elde edemedik, çünkü Almanya, wild card'a ciddi bir aday bile olamadı. Ciddiye aldıkları her maçta olay yaratmaya müsait, ilginç oyuncuları var, son üç turnuvada da epey piştiler (2010, 2011, 2013). Bayern de onlara deneyim yükledi Euroleague'de. Ama, olmadı. Pleiss, Schaffartzik, Benzing ve saz arkadaşları burada yoklar.


  • Rusya: Çin ile beraber en radikal kararı onlar aldı. Sovyet mirasının öteden beri iki ciddi temsilcisinden biri (öbürü tabi ki Litvanya) olan Rusya, hemen her basketbol organizasyonunda yer almış ve her daim muteber ekolü, tüm basketbol geçmişi, 2007'deki şampiyonluk, 2011 ve 2012'deki bronz madalyalar da hesaba katılınca, wild card için favoriydi. Öyle ki, Çin - Brezilya - Rusya - Yunanistan wild card'ları neredeyse kesindi. Ama, federasyon, son şampiyonadaki eksik takımın üzerine alt jenerasyonlardan taze kan eklemeyi tercih edip Fiba'yı 500 bin Rusya menşeili dolardan mahrum bırakmayı yeğledi. Ülkede Federasyon seçimleri de var ve bildiğimiz kadarıyla çetin bir yarış söz konusu. Kirilenko-Monia-Khryapa ekolünü izlemek için belki de son şansımız, Kirilenko'yu geri dönüşe ikna etmeleri için belki de son şansları 2014'tü. Tercih akıllıca olabilir, ama yeni takımın deneyim kazanması için bu turnuva biçilmiş kaftan da olabilirdi; bunu 2010'da yaptılar, hoop 2011 ve 2012 bronzla doldu taştı. Neticede, Rusya da yok. 2013 takımı bile heyecan verebiliyordu, 2014'te halleri ne olursa olsun yine ritim katarlardı (Shved-Fridzon-Ponkrashov-Vorontsevich-Mozgov var ellerinde), ama, onlar da 2014'te yoklar...


  • İtalya: ülke derin bir mali krizde. Oyuncular bağış kampanyası açıp ellerini ceplerine atarak belki damga vergisini ve masrafları karşılarlardı, ama bu da İtalya'nın itibarını epey zedelerdi. Sürprizlerle dolu bir şampiyona sonunda doğrudan katılım hakkını Ukrayna'ya kaptırmanın bedeli ağır oldu. Gallinari iyileşmeyebilirdi yine o vakte kadar, Bargniani nazlanabilirdi, ama Popovich'in ellerinde yeni bir bahar yaşayan Belinelli, Detroit'te paslanmaya bırakılsa da Avrupa'nın her takımında rakiplere kök söktürecek bir Datome, deli dumrul Gentile, mağrur kaptan Mancinelli gibi nice önemli silahıyla İtalya, turnuvaya renk katmaktan öteye de giderdi. Olmadı. Gentile ve Datome için bir dünya şampiyonası görmek muazzam bir katkı olurdu gelişimlerine, Belinelli de artık o istenilen tarzdaki adam olmaya başlamışken turnuva ilk beşine seçilmeye oynardı muhtemelen, ve fakat, paranın gözü kör olsun, İtalya, onca mazisine karşın, hele de 2013'teki başarısına rağmen, saf dışı kaldı.


  • Makedonya: 2012 olimpiyatlarına katılma şansını doğrudan elde etmiş bir takımdı Makedonya. Bunu onlara sağlayan, umulmadık Eurobasket 2011 başarılarıydı. Yarı final gördüler, bilhassa Rusya maçları ile çok tat kattılar sahalara, velakin 2013'te gördük ki, o başarının üzerine bir şeyler koymaları kolay değil. Nedeni de besbelli: Naumoski'den, Stefanov'dan doğan boşluğu gayet güzel kapatmış kişinin, McCaleb'in artık eski seviyesinde oynamaması, hatta neredeyse tarzını değiştirmesi. Takım bu kadar McCaleb merkezli oynarken, bu husus iyiye işaret olmadı elbette. Geri kalan parçalar da birer sene daha yaşlandı, ekip neredeyse Darülaceze'ye döndü ve içlerinden Cekovski ile Gecevski yakında emekliliklerini isteyecek raddeye gelmişlerken, kadrodan sadece Pero Antic bu sene isminden söz ettirebildi (az da olsa). Ilievski'yi Efes'ten yeterince doğru hatırlıyoruz zaten. Tüm bu durum muvacehesinde, kimsenin yadırgamayacağı bir wild card adayı olamadı Makedonya, ve turnuvada yer almayacak.


  • Kanada: İsrail, Nijerya, Polonya, Karadağ ve Bosna Hersek, bir dünya şampiyonası için Kanada kadar mühim değiller bence (basketbol yönünden tabi ki). Kanada da genelde paspas oldu yıllar boyunca, ama saydığım diğer dört-beş ülkeye kıyasen halen daha iyiler. İsrail silkinip kendini bulsa, Karadağ Pekovic-Vucevic'le gelebilmeyi taahhüt edebilse, kalifiye birer aday olabilirlerdi. Kanada bile kendi klasmanındaki rahatlığa rağmen radara girmeyince, diğer beş-altı ülke de en baştan hoşça kal dedi müsabakaya. Venezuela'dan da bahsetmeye pek gerek kalmıyor dolayısıyla.


  • Katar: parayı bastırmaksa âdet, Katar sağlam konuşurdu. Sadece para değilmiş nazara alınan; damga vergisi sadece son ayırt edici kritermiş. O yüzden, basketbol adına bir şey vaat etmeyen katar da wild card alamadı.


Bir de wild card'ı çerçeveleten ülkelere bakalım:




  • Yunanistan: Bir tedirginlikleri olmuş ki, en favori 4 adaydan biri iken bile, ekonomik kriz falan dinlemeyip, wild card'ı garantileme adına bağış olaylarına girmeyi göze almışlar. Yunanistan son şampiyonadaki sürpriz yenilgileri olmasa zaten buraya kadar düşmezdi, o kadro muhafaza edilirse yine muhakkak bir üst tura çıkacaklardır. Ama bunca katakulli, insanı işkillendiriyor beyim...


  • Brezilya: Gelmeleri çok çok olasıydı, farklı taahhütler ile yerlerini garantilediler: Bakalım sözlerini tutup tüm NBA neferlerini getirecekler mi? Splitter, Varejao, Huertas, Barbosa, Nene gibi muhteremleri seyretmeye her zaman eyvallah denir. Futboldaki dünya kupasında ev sahibi ve favori takımlardan biri durumundalar, lakin bu durum, basketbolu ötekileştirmek için bahane değilmiş. Güzel olacak diye umuyorum.


  • Türkiye: Kuralar çekilmeden evvel de, paranın, lobinin konuştuğunu gördük. 2006'dan sonra ikinci wild card'ımızı elde ettik. Ee, her zaman Sırp ve Yunan lobileri coşacak değil, biraz da biz coşa... Yok, iş bu kadar basit değil. Bariz olan nokta şu (ki, Katar örneğinde de bu durumu canlı canlı görebiliriz); Yunanistan ve Sırbistan, basketbol tarihinin en az yüzde sekseninde hep söz sahibi olmuş, çok başarı kazanmış camialar. Sadece lobi faaliyetiyle bu kadar başarı kazanmaları mümkün olamazdı, iyi basketbol oynadılar, üzerine bir de kapalı kapılar ardında işlerini garantiye aldılar. Katar'ın bir basketbol ülkesi olmadığı aşikar; sadece para ve lobi ile kendini kabul ettiremez. Biz, ucundan bucağından ilginç basketbol mazisi olan, seyre değer oyunlar oynayabilmiş bir ekibiz, lobi ve damga vergisi işini de halletmişiz belli, ama Yunanistan veya Sırbistan kadar iyi oynayabilir miyiz? 2010'daki gibi oynasak, hiçbir lobi önümüzde duramazdı, duramadı da. Amaa... Sadece lobi ile de olmaz işte. Sahaya ne koyacağımız çok önemli. Sacın ayaklarından hepsi sağlam olmadan, başarı gelmez. O zaman biz seyirciler deriz ki, bizim yerimize İtalya, Rusya, Almanya, Çin alınaydı da, icabında parasını yine biz vereydik. Mesele budur bence.


  • Finlandiya: Nasıl oldu, anlamak pek kolay değil. 2013 öncesi esamisi okunmayan bir ülke, Ukrayna'nın aksine doğrudan da katılamıyorlar, Mottola sallantıdayken Kopponen tek başına bu takımla nereye kadar gidebilir kestirmek zor, ama neticede Finlandiya bu bileti kaptı. Başa bela olmaya geliyorlar. Fakat 2013 bir efsunsa sadece, o zaman hayal kırıklığı olmaya geliyorlar. Katar'ın pozisyonunda olmamalarını sadece 2013 başarısı mı, yoksa rahmetli Fiba Avrupa başkanının İskandinav kökeni mi sağladı bilinmez, ama bizim 2006'daki wild card için 2001 gümüşü ve 2002 görmüşlüğümüz, 2003 ve 2005'e katılmışlığımız vardı. Bakalım nasıl olacak...


Kuralara gelince...


A grubu:

Beklediğimiz ölüm grubu. Çok zor maçlar geçecek. İran fırlamalık yapmazsa, zaten ilk dört takım besbelli. Buradan üç tane madalya adayı çıkar. Ama ya sıralama? Çok canlar yanacak, çok... Her şeyin başı, kimin, hangi ekiple geleceği; her şey de olabilir, hiçbir şey de. Tam kadro gelme ihtimalleri ile, bir sıralama yaparsak:

1) İspanya 2) Fransa 3) Sırbistan 4) Brezilya 5) İran 6) Mısır


B grubu:

Finlandiya'nın yaptığının ötesine giden bir Filipinler var, Porto Riko da hiçbir zaman ele avuca sığmaz. Eğer beklendiği gibi geçerse maçlar, sıralamanın şöyle olması muhtemel:

1) Arjantin 2) Yunanistan 3) Hırvatistan 4) Porto Riko 5) Filipinler 6) Senegal


C grubu:

Wild card için paraları dökmek yetmemiş, bence biraz fazla "sipali" sunarak kurada da katakulli yapmışız. Kim ne derse desin, bu kura bence hileli, şaibeli, ya da adı her neyse, işte öyle bir kura. Gelgelelim, asıl tehlike, bu gruba rağmen bir şeyler beceremezsek tefe konup oynatılacağımız gerçeğini görmek. ABD ile yarı finalden evvel eşleşmeyeceğiz, ama geçen turnuvada cehenneme buz tutturan Finlandiya ve Ukrayna, sonunda bir basketbol kültürüne kavuşan Dominik ve eski kulağı kesiklerden Yeni Zelanda, hiçbir zaman hafife almaya gelmez. İşimizi adam gibi yaparsak, Ukrayna hariç hepsini çatır çatır farkla yeneriz, Ukrayna ile de başa baş gider, sonunda kazanırız. Velakin, işte o diğer ihtimal, yani basiretsizmişiz gibi grup beşincisi-altıncısı olma ihtimali, biz böyle sonuç-odaklı giderken, 'yeniden yapılancağız, bize bahis oynamayın' demezken, çok alacakaranlık yaşatabilir bize. Sıralama yapmaktan çekiniyorum, ama:

1) ABD 2) Ukrayna 3) Türkiye 4) Dominik Cumhuriyeti 5) Finlandiya 6) Yeni Zelanda


D grubu:

Balkan harbinden, daha da doğrusu Eurobasket 2011'den bu yana rakiplerin birbirine bu kadar azap çektirebileceği bir gruba rastlanıldı mı bilinmez, ama bu grupta aşırı güçlü baba takım olmamasına rağmen, favori kestirmek de çok zor. Bu takımların hepsi birbirine düğüm atacak meziyette, bir tek Angola'dan sürpriz beklemiyorum. Meksika şampiyon oldu geldi, Litvanya Avrupa ikincisi, Slovenya Bezgin Bekir'lik yapmadan gelecek, Avustralya, uzun süredir yoksun olduğu Bogut ile gelirse her rakibine sıkıntı çıkaracaktır, Güney Kore ise açık kollamaktan fazlasını yapabileceğini Asya'da kanıtladı. Ölüm grubu değil, zulüm grubu. Bahis şirketlerinin de bahisçilerin de tahmincilerin de baş belası. Hey yavrum hey! Sıralama nasıl olur? Böyle olabilir:

1) Litvanya 2) Meksika 3) Slovenya 4) Avustralya 5) Güney Kore 6) Angola


Kadrolar açıklanınca, elbette daha detaylı bir incelemede bulunacağım. Ama Granada ve Gran Canaria'da çok ilginç şeyler olacak bence. En rutin grup ise, tahminim odur ki, Sevilla seyircisiyle buluşacak. Arz ederim.


(12 Mart 2014)




 
 
 

Comments


Öne Çıkan Yazılar
Eski Yazılar
Arşiv
Etiket İle Arama
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square

İLETİŞİM İÇİN:

Başarıyla iletilmiştir!

OLASI TAKİPLER İÇİN

  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • c-youtube

© 2013 by İmlâcı (Orhan E. Özenç) Tüm hakları saklıdır.

bottom of page